Darbeyi Önleme Yarışında İştahı Kabaranlar
Başarısız kalan darbe teşebbüsünü hiç kimse sahiplenmek istemediği gibi akamete uğraması için azımsanamayacak kadar kişi ve çevrenin maharetlerini sergilediğini duyar olduk şimdilerde. Tabii ki Balyoz darbe planını engelleme şerefinden hâsıl olacak sevabı TSK bünyesinden tek başına Hilmi Özkök’e yedirmeye niyetli olmadığı düşüncesini belli eden Aytaç Yalman’dan bahsediyoruz.
KKK olarak Yalman neden şimdilerde, Genelkurmay Başkanı Özkök’e nazaran darbeyi engelleme kabiliyetine daha fazlasıyla sahip olduğunu ve gereğini yerine getirdiğine kamuoyunu ikna etmeye girişti? Yalman’ın şimdiye kadar suskun kalmasının sebebi (gazetecilere ifade ettiği gibi) “Erken öten horozun kafasını keserler; zamanı gelince konuşurum. Bizim de kafamız gitmesin” kaygısı mıydı acaba?
Hezimet Sahipsiz, Daima Öksüz ve Yetimdir!
Balyoz Davası’nın iki yıldan az bir zamanda sonuçlanması ve kimi emekli kimi muvazzaf 325 subayın 13-20 yıl arasında hapisle cezalandırılması denge ve hesapları kökünden sarstı.
Devlet’in sahibi, Cumhuriyet’in muhafızı, siyaset ve toplumun biricik rehberi TSK sahip olduğu buyurganlık makamından aşağı doğru hızla yuvarlanmaya başladı. Üstelik de bu yuvarlanış daha düne kadar MGK toplantılarında hizaya çektiği Hükümet ve brifinglerle terbiye ettiği yargı marifetiyle başladı ve tescillendi.
Siyasetin/Hükümetin ve toplumsal taleplerin bu davanın şekillenmesindeki etkisini azaltma, daraltma ve değersizleştirme yönünde geliştirilen değerlendirmeler gerçeği izah etmekte değil buharlaştırmak sadedinde bir rol oynuyor. Balyoz ve Ergenekon cuntalarının tasfiyesinde kimler, hangi kurum ve örgütler veya devletler belirleyici olmuştur?
Başta darbe davalarında sanık olanlar ve yakınları olmak üzere Kemalist, ulusalcı, sol-sosyalist çevrelere göre en temel mesele ABD’nin laik-bağımsız Türkiye’yi tasfiye planından ibaret. İşin içine İsrail başta olmak üzere İngiltere, Fransa, Almanya vd. birçok ülke istihbarat örgütlerini katmak artık strateji uzmanlarının hayal gücüne kalmış. Tabii ki ‘cemaat’in hemen her yere yüksek takıyye yetenekleri sayesinde sızmış kadrolarına da gizemli birtakım marifetler yakıştırarak yapılan izahlar daha çok tercihe şayan.
Darbe süreçlerine karşı görevde bunduğu dört yıl boyunca kararlılıkla karşı duran ve bu sebeple kendisine ‘demokrat paşa’ unvanı uygun görülen Hilmi Özkök’ü de unutmamak gerek. Fakat ancak şimdilerde süreçte nasıl bir rol oynadığını öğrendiğimiz Aytaç Yalman’ı da yabana atmamak gerekir.
Yalman’ın şu sözleri ‘demokrat paşa’ unvanını Hilmi Paşa’ya bırakmayacağına kuvvetli bir delil sayılabilir: “O demokrasi kahramanıysa, biz demokrasi düşmanı mıyız? Ömrümüz boyunca devleti, vatanı korumak için canla başla uğraştık. Hem Cumhuriyeti korumaya çalıştık hem de demokrasiyi... Bizim için ikisi de önemliydi.”
Peki, Balyoz cuntasını deşifre edip darbeyi kim engelledi? Mehmet Baransu ve Taraf Gazetesi mi yoksa?
Muhtıra Öyle Değil, Böyle Verilir!
Bu meselede atlanan en temel husus iktidar olmanın sağladığı güç, imkân ve zarurettir. Defalarca partileri kapatılmış, yasaklı hale getirilmiş, darbe süreçlerine bizzat tanıklık etmiş siyasi kadrolardan müteşekkil AK Parti Hükümeti’nin darbeyi deşifre etme ve engelleme imkân ve potansiyeli neden diğerlerden daha az ve önemsiz sayılsın?
Mesela Başbakan Erdoğan, Balyoz Davası’nda mahkemenin verdiği kararın ardından Özkök ve Yalman arasında darbeyi kimin engellediği üzerinden kahramanlık destanı yazmaya kalkıştıkları bir dönemde şunları söylüyordu: “Eğer kendi içlerinde böyle bir darbeyi önleme mahareti olduysa, biz onlara teşekkür ederiz.”
Başbakan’ın ironik ve şartlı bir cümle kurduğu gözden kaçırılmasın. Darbeyi önleme mahareti olduysa, teşekkür var. Böyle bir ‘maharet’ TSK kadrolarında söz konusu mu peki? Cevap aslında hemen arkadan gelen cümlede saklı: “Bu konuda mevcut sivil iktidarın kararlılığı her şeyin önüne geçmiştir. Bu sivil iktidar kararlılığıyla, duruşuyla bu tür şeylere hiçbir zaman fırsat vermemiştir. 27 Nisan olayına da muhtıra diyenler oldu. Tam aksine biz muhtırayı hemen ertesi sabah verdik. ‘Yerinizi bilin’ dedik onlara.”
Balyoz davası siyaset ve toplumun askeri cuntalara, devlet çetelerine ve onların sağladığı imkânlarla semirtilen iktidar sınıflarına karşı en kapsamlı hesap sorma girişiminin önemli bir adımıdır. Devamının geleceğinden kimse kuşku duymasın.
Darbecilerden hesap sormamak, cesaretle üzerine gidememek demek askeri vesayete razı olmaktır. Resmi ideolojinin merkezinde yer aldığı otoriter ve totaliter teamüllerden başına her ne gelirse katlanmak demektir.
Kimse böyle bir tercih yapar mı?
Barzani: Kürtler Erdoğan’a destek olmalı
Irak’ın kuzeyindeki Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani, “Sayın Erdoğan’a çok teşekkür ediyorum ki Diyarbakır’a gittiği zaman orada yaptığı konuşmayla Kürt sorununun gerçekten çözüleceğini dile getirdi, daha sonra aynı duyguyla Erbil’i ziyaret etti. Bu politikaya karşılık tüm Kürtlerin bu süreci desteklemesi gerektiğine inanıyorum” dedi. Barzani, AK Parti 4. Olağan Büyük Kongresi’nde yaptığı konuşmada, kongreye davet ettikleri için başta AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere parti yetkililerine teşekkür etti.
AK Parti iktidarıyla Türkiye’nin adım adım daha ileriye, daha aydınlık bir geleceğe yol alarak yükseldiğini ifade eden Barzani, Türkiye’nin hem bölgesinde hem de uluslararası düzeyde üstlendiği rolle öne çıktığını söyledi. Barzani, şöyle devam etti: “Bizim için gerçekten çok büyük bir acıdır, herhangi bir gencin, Türk ya da Kürt, bir başkasının hayatını kaybetmesi bizi gerçekten acıtıyor. Bu bölgede yaşayan halklar olarak birbirimize el uzatmalıyız, gerçekten çok yazıktır birbirimizin kanını dökecek duruma geliyorsak. Partinizin ve Sayın liderinizin politikasını gerçekten önü açık ve doğru yolda olduğunu görüyoruz. Burada özellikle Sayın Erdoğan’a çok teşekkür ediyorum; ki Diyarbakır’a gittiği zaman orada yaptığı konuşmayla Kürt sorununun gerçekten çözüleceğini dile getirdi, daha sonra aynı duyguyla Erbil’i ziyaret etti. Bu politikaya karşılık tüm Kürtlerin bu süreci desteklemesi gerektiğine inanıyorum. Hiçbir sorun şiddetle çözülemez, bunu görmek gerekiyor.” Barzani, “Kan dökülmesinin son bulması için elimizden gelen ne varsa Sayın Erdoğan’a yardımcı olmaya hazırız, inşallah bu konuda her ne lazımsa yapılacaktır” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.