PKKyı Bitirmenin Üçüncü Aşaması (1)
Daha önceki yazılarımızda, artık giderek Kürt meselesi olmaktan çıkıp PKK meselesine dönüşen bu mücadelede, PKK’yı bitirmek için atılacak adımların ilk iki aşamasından söz etmiş ve bunları;
1.Öncelikle, neye mal olursa olsun, anayasa ve ilgili yasa değişikliklerini yapmak,
2. Gelecek yıl yapılacak yerel seçimlerde Kürt halkının desteğini almak, böylece bu ayrılıkçı hareketi tabansız kılmak, anafikirleri altında sunmuştum.
Bu arada sosyal politikaların da ihmal edilmemesini; bütün bunlara rağmen hala silahını bırakmayan unsurlar varsa, yine ve neye mal olursa olsun, var güçle bertaraf edilmelerini, sivil ilintilerinin de mümkün olduğunca etkisiz kılınması gerektiğini dile getirmiştik. Bu makalemizde ise PKK’yı bitirmenin üçüncü aşamasından söz edeceğiz: Bu da terörün finansmanının önlenmesidir.
3. Terörün finansmanının önlenmesi.
Bu aşama, belki de terör ve PKK meselesinin en az işlenen ve hatta neredeyse üzerinde hiç durulmayan çok önemli bir boyutudur. Zira bu dünyada, beslenmesi yeterli olmayan hiçbir canlı organizmanın yaşama şansı olmadığı gibi hiçbir organizasyonun da ayakta kalma ihtimali yoktur.
İki hafta önceki bir yazımda da belirttiğim gibi ülkemizde terörün finansmanı konusuna dair yazılan ilk ve tek kitaptan (Terörün Finansmanının Önlenmesi, Dr. Zeki Yıldırım, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012) yola çıkarak meselenin bu yönünü işleyeceğimi söylemiştim. İşte tam da bu sıralarda PKK’nın para kaynakları başlığı altında bir rapor yayımlandı gazetelerde. Derhal ilgimi çekti tabii.
Maliye Bakanlığı'na bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından hazırlanmış olan bir rapor bu. Habere göre, MASAK iki yıl süren bir çalışmanın ardından, Avrupa'daki bazı vakıflardan (Chest Vakfı, Ashoka General ve Global Fund Children) Diyarbakır'daki, PKK'ya yakınlığıyla bilinen “Umut Işığı Kadın Kooperatifi” adlı kuruluşa yüklü miktarda para aktarıldığını tespit etmiş. Özellikle kadın ve çocuklara yardım etmek için kurulduğu öne sürülen bu kooperatife(!) üç yıl içinde gönderilen para 760 bin İsveç Kronu, 100 bin Amerikan Doları ve 125 bin Türk lirası. MASAK uzmanları bu paranın PKK'ya aktarıldığını iddia ediyor.
Gazete haberine göre, hazırlanan bu rapor Milli İstihbarat Teşkilatı’na, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na da gönderilmiş.
Derin plan, kamuflaj…
Elbette bu rakamlar beş on bin kişiyi dağlarda tutan bir örgüt için önemli değil. Bunlar sadece MASAK’ın tespit ettikleri veya tespit ettiklerinden açıklanması uygun görülenler muhtemelen. Raporda benim dikkatimi çeken noktalar başka. Bunlardan en önemlisi, yardım edilen(!) bu kuruluşun bir dernek değil de kooperatif olması, daha doğrusu kooperatif adını kullanması… Terörün finansmanında ne tür yöntemler kullanılarak nasıl kamuflaj sağlandığını ortaya koyması açısından gerçekten ilginç bir durum bu.
Dernek yerine kooperatif?!..
MASAK, bu kuruluşun “neden dernek değil de kooperatif olarak kurulduğu” hususuna getirdiği açıklama şöyle: “Bunun sebebi derneklerin faaliyetlerinin içeriğine dair tabi olduğu denetimlerden kaçınmak olabileceği…”
Ve buna bağlı olarak bir uyarıda bulunuyor: “…Bu nedenle özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan bu tür kooperatiflerin tespit edilerek faaliyetlerinin yakından takip edilmesi, kanuna aykırı hareket ettiği anlaşılanların faaliyetlerine son verilmesi amacıyla başkanlığımızca genel analiz çalışması yaptırılmasında fayda bulunmaktadır.”
MASAK Raporunda, ayrıca; Stocholm Kürt Kültür Derneğinin de içinde bulunduğu bazı oluşumların yasal kılıf adı altında PKK'ya militan temin ettiğini, buraların aynı zamanda militanların buluşma noktası olduğunu, Türk ve Kürt iş adamlarını tehdit ederek çok miktarda nakit temin ettiklerini, bürolarından uyuşturucu ticaretini ve organize fuhuşu yönettiklerini, İsveç hükümetinin PKK'yı terör örgütü olarak tanımakla birlikte bu tür paravan kuruluşlara müsamahakar davrandığını belirtmekte.
Yardım sağlayan dernekler de ilginç!..
Mesela, Chrest Vakfı (İyi niyet Vakfı), 1999’da Amerika Birleşik Devletlerinde, “sağlık sigortası, telekomünikasyon ve aile bağlantılı diğer yatırımlardan elde edilecek kaynakların bir kısmını başkalarıyla paylaşmak” amacıyla kurulmuş bir vakıf; ASHOKA General ise dünyanın ilk ve en geniş sosyal girişimci ağı olup “günümüzün acil toplumsal sorunlarına sistematik ve kalıcı çözümler getirmek” amacıyla kurulmuş ve toplumsal değişimin katalizörü olarak gördüğü insanlara maddi- manevi destek vererek potansiyellerini gerçekleştirmelerini sağlıyor!.
Evet, sadece bu rapor bile terörün finansmanının ne kadar çok boyutlu ve kapsamlı bir konu olduğunu ortaya koyuyor sanıyorum:
- Adı kooperatifle kamufle edilmiş şer destek kuruluşları,
- Yurtiçi ve yurt dışı bağlantılar,
- Dünyanın saygın görünen dernek ve kuruluşlarının yardımları
- “İyilik, insani yardım, toplumsal değişim, paylaşmak” gibi sükseli kelimeler adı altında saklanan süfli amaçlar,
- Güneydoğu’daki kooperatiflerin gerçekte ne olup olmadığı,
- Örgütün uyuşturucu ticareti ve fuhuş sektöründeki rolü.
Sonuç
Aslında bütün bunlar başlı başına konular ve ayrı ayrı işlenmeleri gerekiyor. Hepsi devletin pek çok birimini ve tabii ki her nerede yaşarsa yaşasın milletimizin tümünü ilgilendiriyor. Ve özetle; terörle mücadelenin ne denli çetin olduğunu, özellikle terörün finansmanının önlenmesini de içeren ne kadar çeşitli alanlarda yürütülmesi gerektiğini çok somut bir şekilde ortaya koyuyor.
Haftaya, biraz daha akademik olmak kaydıyla, bu konuya devam edeceğiz inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.