Faruk Çakır

Faruk Çakır

Kemer sıkan, keyif çatan!

Kemer sıkan, keyif çatan!

Aslında bütün dünyayı ekonomik olarak krize sürükleyen şey, “Sen çalış ben yiyeyim” şeklinde özetlenebilecek anlayıştır. Meydanları dolduran ve ‘kemer sıkma’ya karşı çıkan insanlar da bu anlayışa itiraz etmiş oluyor.
Yüzlerce örneği olan bu hadise, son günlerde İspanya’nın da başında. İspanya’da ekonomik krize karşı hükümetin aldığı tedbirleri protesto eden binlerce İspanyol, Madrid’deki Meclis binasına yürümüş ve tepkilerini dile getirmiş. Kriz bulutları bir o ülkeye, bir bu ülkeye gidip bütün dünyayı dolaşıyor. Her ne kadar bu krizden çok etkilenmemiş görünsek de, Türkiye için de fırtınanın yaklaştığını söyleyen uzmanlar var. Bakanların da karıştığı “Frene basma, gaza bas!” kavgası boşuna değil. Türkiye’yi idare edenler sadece ‘iyi rakamlar’a baksa da; ekonomik göstergeler önümüzdeki günlerin daha da sıkıntılı olacağını hatırlatıyor. Tedbirli olmakta fayda var. Yoksa, gerçekleri görmeyip, “Bize birşey olmaz” demeye devam edersek ödeyeceğimiz faturanın miktarı artabilir.
Temel yanlışlardan biri, gelir dağılımındaki uçurumun farkına varmamaktır. Rakamlar, toplamda zenginleştiğimizi gösterse bile; bu zenginliği adaletli bir şekilde paylaşmadıktan sonra bir işe yarar mı? 3 ya da 5 bin ailenin kontrol ettiği bir ‘zenginlik’ten 70 milyon insan istifade edebilir mi?
Bakınız, krizle boğuşan İspanya’da meydanları dolduran vatandaş, başbakan Rajoy’a tepki gösterirken ne demiş: “Biz kemer sıkarken sen puro içerek keyif çatamazsın!” (Haberturk g., 29 Eylül 2012) Meselenin özü burada. Ülkeleri yönetenler milletten kemer sıkmalarını isterken kendileri lüks ve israf içinde yüzemez, yüzmemeli.
Aynı dert ülkemizde de yok mu? Türkiye’yi idare edenler israf içinde yüzerken, vatandaş ay başını nasıl getireceğinin hesabını yapıyor. Oysa sıkıntılar da paylaşılarak azaltılabilir. Zaman zaman bazı yabancı devlet yöneticilerinin maaşlarının azaltılmasını istediklerini duyuyoruz. Bir cumhurbaşkanı ya da başbakanın maaşını azaltmasını istemesi elbette o devletin bütçesini bataktan kurtarmaz, ama bu adım bir iyi niyet beyanıdır. “Ben iktisat ediyorum, ben tedbir alıyorum, ben kemerimi sıkıyorum. Ey milletim, siz de kemerinizi sıkınız!” anlamına gelir ve tesirli olur. Yoksa bir yandan israf batağında yüzüp, öte yandan da “Aman israf etmeyelim, ayağımızı yorganımıza göre uzatalım” demek fayda vermez. Bu prensip devletler için de, firmalar için de, aileler için de aynı ölçüde geçerlidir. Refah da paylaşılmalı, sıkıntılar da... Zaten, “Biri yer biri bakar. Kıyamet bundan kopar” diyen ata sözümüz de bunu ifade etmiş olmuyor mu?
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumla ilgili olumlu değerlendirmeler yapan iktisatçılar, “Mevcut rakamlar Avrupa’nın en iyisi” görüşündeler. (Prof. Dr. Deniz Gökçe, Akşam, 30 Eylül 2012) Rakamların endişe verici olduğunu düşünenler ise, “Direksiyonda bakanlar değil, yabancı sermaye oturuyor” diyor. (Prof. Dr. Erinç Yeldan, Akşam, 30 Eylül 2012)
Keşke rakamlar, göstergeler iyi olsa. Ama ya “Ekonomi inişte... Fren, gaz tartışması anlamsız” diyenler haklı çıkarsa? Ortaya çıkacak faturayı kim ve nasıl ödeyecek? Daha doğrusu faturayı ödeyecek olan belli de, nasıl ödeneceği biraz şüpheli. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de krizlerin faturasını vatandaş ödeyecek. “Kaymak tabaka” da belli ölçüde fatura öder, ama o fatura o tabakayı sarsmaz. Vatandaşın ödeyeceği fatura ise yıkımlara, iflâslara ve enkazlara sebep olabilir.
Nasıl ki aç adamların karşısında keyif çatarak yemek yenmez, aynı şekilde kemer sıkan milyonların karşısında israf denizinde yüzmek de olmaz. Türkiye’yi idare edenler iktisat ipine sarılıp millete güzel örnek olsalar krizleri daha az yara alarak savmak mümkün olur. Bunca sıkıntıya rağmen hâlâ kaldırım taşlarını değiştirme yarışına girilmesi, önümüzdeki yolun hep ‘düz’lük olduğunun düşünülmesi çok yanlış.
Yolumuzun yokuş olduğunu hesaplayıp ona göre plan yapsak ve yolumuz düz çıksa ne kaybederiz ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Faruk Çakır Arşivi