Çağdaş Borulu Gramofon
İslam'ın hiçbir hükmü çağ dışı değildir. Çünkü İslam'ın hükümleri evrenseldir, her çağda geçerlidir, Kıyamet'e dek çağlar üstüdür.
Kötülüklerden, suçlardan, ahlaksızlıklardan, zulümden, güvensizlikten kurtulup huzurlu olmak için İslam'ın hükümlerinin tatbik edilmesi gerekir.
Somut örnekler vereyim:
Hırsızlık suçtur ama çağdaş hukuk ve kanunlar bu suçu önleyemiyor. Hırsızlığı ancak İslam önleyebilir.
Zina büyük günahtır, suçtur ama çağdaş hukuk zinayı suç saymıyor. Zinayı ancak İslam önleyebilir ve hakkıyla cezalandırır.
Kadınlar ve kızlar tâciz ediliyor, tecâvüze uğruyor. Bu kötülüğü çağdaş zihniyet değil, İslam kaldırabilir.
Çağdaş hukuk, zinayı suç saymadığı gibi, birtakım kadınların TC vesikalarıyla seks köleliği yapmasına da izin veriyor. İslam bu izni vermiyor. Seks köleliğini ancak İslam kaldırır.
Çağdaş dünyada ne kadar kötülük, çarpıklık, zulüm varsa, bunların hepsini İslam kaldırabilir.
Çağdaş hukuk, çağdaşlık nedir? Değişken bir şeydir. Bundan yüz yıl kadar önce taş plak çalan borulu gramofonlar pek çağdaştı. Şimdi antika oldular. Artık kimse borulu gramofon çalmıyor.
Çağdaş hukuk da borulu gramofon gibidir. Bugün çağdaş, bir asır sonra demode ve antika.
Çağdaş hukuk hırsızlığı azaltabiliyor mu? Azaltamıyor, aksine çoğaltıyor.
Bugün Türkiye'nin en büyük yarası lüks tutkunluğu, israf, sefahat, aşırı tüketim, aşırı konfordur. Bunu çağdaşlık mı önler, İslam mı?
İslam derken İslamcıların İslam yorumlarını kasd etmiyorum. Gerçek İslam'ı kasd ediyorum.
İslamcılara ve reformculara bırakırsanız, çağdaşlardan da beter ederler. Nitekim görüyoruz.
Çağdaşlık bilgiymiş, aydınlıkmış, kültürmüş... Bırakın bu martavalları!.. Anadili Türkçe olan vatandaş 1927'de yayınlanmış Türkçe kitapları, atalarının mezar taşlarındaki kitabeleri okuyamıyor ve siz bana aydınlıktan, bilgi nurlarından bahs ediyorsunuz. Deli misiniz siz? Bizi aptal ve sersem mi sanıyorsunuz?
Bizdeki çağdaşlık cehalettir, bilgisizliktir, okuma yazma bilmezliktir, fetişizmdir, özentidir.
Ben hırsızsız bir toplum istiyorum... Kadın ve kızların rahatsız edilmediği, seks aleti olarak görülmediği bir toplum istiyorum... Rüşvet istemiyorum... Kirli, kara, haram, necis paralar ve servetler istemiyorum... Boş adliye binaları ve hapishaneler istiyorum... Maddeten ve mânen temiz bir Türkiye istiyorum... Siz bana bunları o mâlum ve mâhut çağdaşlığınızla veremezseniz elbette başka yollar, çareler çözümler arayacağım.
Çağdaşlık zırvalarınız sizin olsun; ben adalet, güven, barış, huzur, saadet içinde yaşayacağım bir ülke istiyorum.
(İslamcılar, reformcular, haram yiyiciler, aykırılar, münafıklar, yiyiciler İslam'ı ve Ümmeti temsil etmez. Yeryüzünde gerçek İslam'ı vasıflı, ahlaklı, faziletli, bilge, taqvalı, mürüvvetli, zâhid Müslümanlar kurabilir.)
* (İkinci yazı)
Hocacılık Cemaatçilik
Filân Muhterem Hazretleri çok mübârek bir zatmış, çok yüksekmiş, uçarmış, onu çok övmek lazımmış, onu çok sevmek, onun çok reklamını yapmak gerekirmiş...
Feşmekân cemaat çok muhterem, çok mükemmel, çok mübarekmiş. Onun reklamı yapılmalıymış. Bütün ilgiler ve imkanlar ona kanalize edilmeliymiş.
Böyle reklamlar, söylemler, propagandalar İslam'ın ruhuna ve esaslarına uymaz.
İslam'ın sekiz ana değeri vardır: İman, İslam, Kur'an, Sünnet, Şeriat, Ümmet, Hilafet, İslam ahlakı.
Bunların altındaki şahıslar ve kurumlar bu sekiz değere hizmet için vardırlar.
Altkimlikleri üst kimlik haline getirmek yanlıştır.
Nakşî tarikatı niçin vardır?
Risale-i Nur cereyanı niçin vardır?
Şu veya bu dinî cemaat niçin vardır?
İmana, İslama, Kur'ana, Sünnete, Şeriata, Ümmete, Hilafete, Ahlak-ı İslamiyeye hizmet için vardır.
Kur'an, birtakım ruhbanların erbab haline getirilip putlaştırılmasını kötülüyor.
Birtakım şahıs ve cemaatlerin ana gaye haline getirilmesi yanlıştır.
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının müşterek/ortak değerleri vardır. Bütün ulema, fukaha, meşayih, seçkinler; bütün cemaatler, tarikatlar, gruplar elbirliği ile onlara hizmet etmekle mükelleftir.
Bu değerler hangileridir?.. Sahih bir itikad... Her Müslümanın ilmihalini doğru şekilde ve kendisine yetecek kadar öğrenmesi ve bu bilgileri hayata uygulaması... Yeterli sayıda vasıflı, güçlü, üstün Müslümanlar yetiştirilmesi... Beş vakit namaz kılmak... Erkeklerin farz namazları cemaatle kılması... Ramazanda oruç tutulması ve gündüzleri alenen nakz-ı siyam edilmemesi ... Zekatın Kur'ana, Sünnete, fıkha, Şeriata uygun şekilde verilmesi... Müslümanların tek bir Ümmet olması... Bu Ümmetin başında kendisine biat ve itaat edilen ehliyetli ve liyakatli bir Halife bulunması... Ümmet fertlerinin İslam ahlakına bağlı olması... Büyük ve küçük cihad yapılması... Kadın ve kızların tesettüre girmesi ve iffetlerinin korunması... Müslümanların sâlih, âdil, ehliyetli, liyakatli, muhlis, gerçekten mütedeyyin, muktedir, müdebbir, afif, zâhid, bilge kişiler tarafından idare edilmesi... Vs...
Bütün bunları bırakıp da şahısları ve cemaatleri övmek, hep onların edebiyatını yapmak, hep onların hizmeti için çalışıp çırpınmak doğru mudur?
İşte gördük, görüyoruz: Amerika'da İslam aleyhine iğrenç bir film yapıldı. Türkiye'deki protestolar çok zayıf... Niçin?.. Cemaatçilikten başımıza kaşıyamıyoruz ki, İslam'ı savunalım.
Belli bir cemaatin, belli bir hocanın aleyhinde bir film yapılmış olsaydı o cemaatin, o hocanın taraftarları yeri göğü birbirine katarlar, müthiş tepki gösterirlerdi.
İmana, İslama, Kur'ana, Sünnete, Şeriata ve diğer temel kavram ve değerlere hizmet edenlerin reklama, övgüye, propagandaya ihtiyaçları yoktur. Onların mükafatları ve ücretleri Rabbülâlemîne aittir. Yaratıklardan ücret ve pohpoh istemezler.
Müslümanlar akıllarına başlarına toplasalar da tek bir Ümmet olarak ana değerlere hizmet etseler.
İslam'a hizmet eden bütün hocaları, efendileri ve onların cemaat ve tarikatlarını destekliyorum ama hocacılığa, tarikatçılığa, cemaatçiliğe karşıyım. Bin holigan ellerine binerlik tesbihler alarak bir yerde toplansalar ve her biri bin kere, hepsi yekun olarak bir milyon kere ey Hazret ey Hazret ey Hazret deseler ne olacak?