Hırs, sebeb-i hasarettir
İnsanın yaratılışına konulmuş hırs denilen bir duygu vardır. Bu duyguyla insan mal ve makam, şan ve şöhret sevdalısı olur, dünyaya şiddetle bağlanır. Oysa bu duygunun belli kullanılış yerleri vardır. Onlar bilinse ve ona göre kullanılsa faydalı hâle gelir.
Dünyayla doymayan hırs, aslında bu fânî hayat için değil, bâkî bir hayatı kazanmak için verilmiştir. Dünyanın geçiçi, fânî mal-mülküne, mevki ve şöhretine karşı gösterilen hırs, bu duygunun fiyatına değmez. Dolayısıyla insan zarar etmiş olur.
Şan ve şöhret için yapılan hırs da yatırım yapılacak değerde değildir. Çoğunlukla, insan onlara kavuşamaz. Bütün emekleri boşa gider. Kavuştuğunda da elinde durmaz kaçar. Çünkü ya onun ömrü kısadır, ya kendinin ömrü kısadır.
Makam ve mevkileri baskı aracı yapmak için istemek ise felâkettir. Kişinin mânevî hayatını mahveder. Bunlar ancak hizmet için istenebilir.
İlâhî rahmeti de suçlama mânâsı taşıyan hırs, yerinde kullanılmazsa birçok zararlara sebep olur. Kezzap gibi kalbi deler; riyakârlığa, sefâlete sevk eder.
Hırs israfa götürür, şükürsüzlüğe iter, zillete atar.
Helâl rızık, insanlığa faydalı olmak için istenilen makam ve mevkiler, hırs ile değil, tevekkülvârî talep ve çalışma ile elde edilmelidir.
Hırsı bu mânâ ve göz ile değerlendiren Müslümanlar, azamî derecede hırslarını yönlendirmeye çalışırlar. Kurânın şu ayeti akıllarından çıkmaz:
Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan Allahtır. (Zariyat Suresi, 58.) Ankebut Suresinin 60. âyetinde de, bu hakikat şöyle ifade edilir: Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir...
Hırs, insanı sefalet ve rezalete atar. Bunun en tipik örneği İsrailoğullarıdır. Mal ve makama karşı öylesine haristirler ki, faiz ile insanlığı sömürüp sermaye biriktirirler. Ama bir türlü rahat yüzü göremez, huzursuzluk ve sıkıntıdan kurtulamazlar. Hırslarının cezası olarak, yeryüzünde 2500 sene vatansız oradan oraya dolaştıkları halde, bugün de gasbettikleri Filistin topraklarında rahat değiller. Her an savaş, her an gerginlik, her an düşman korkusu, her an sıkıntı ile kıvranmaktadırlar.
Hırsın bu kötü sonuçları diğer insanlarda da az çok görülmektedir. Çünkü, bugünkü medeniyet, insanları israfa teşvik ederken korku damarını da işletmekte, hırsın kapılarını ardına kadar açmaktadır. Bu da iktisat ve kanaatin esasını bozmakta, insanları uçuruma yuvarlamaktadır.
Hırsın zararlarından kurtulmanın çaresi ise, İslâm'ın bakış açısıyla bakıp onu faydalı işlerde, hizmetlerde istihdam etmeye çalışmaktır. Çünkü bu duygu insana, Allah katında mânevî dereceler ve ahireti kazanmak için verilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.