Mutezile ne zaman Ehl-i sünnet oldu?
Fatihte ahirzaman yaratığı bir ulusalcı İslamcı ile karşılaşmıştık. Benim Şiilere niye karşı olduğumu sordu ve Müslüman İseviler kitabımı aleyhime delil gösterdi. Halbuki, Müslüman İseviler benim değil Bediüzzamanın tabiridir. Bu tabir, ahirzamanda Hıristiyanların İslamiyete geçiş süreçlerini ifade eder.
Yoksa yeni bir inanç manzumesi veya fırkasının adı değildir. Hazreti İsanın nüzulünün işaretlerinden birisi Hıristiyanların Müslüman olmasıdır. Bu geçiş süresindeki Hıristiyanları Bediüzzaman Müslüman İseviler olarak tanımlar. Bu kaynağa atıftır. Asli Müslümanlar bir de Hıristiyanlıktan geçen Müslümanlar olacaktır ve asıllarına atıfla bunlara Müslüman İseviler diyor. Buna rağmen benim böyle bir tabiri kullanmam Şiilerin yayılmacılığına ve Irak ve Suriyede yaptıklarına sessiz kalmamı mı gerektiriyor? Herhalde öyle düşünüyor olmalılar. Yine istismar için İran, Bediüzzamanın Sözler kitabını Farsça olarak neşretmiştir. Bu durumda İran, Mürsinin Raşit halifelerle ilgili tarziyesini (Radiyallahu anhum ifadesi) sansürlerken Bediüzzamanın Muaviye bin Ebi Süfyanla ilgili tarziyesini kabul etmiş mi oluyor? İstismarın da bir sınırı olmalı lakin onlarda yok. Birincisi, ben Bediüzzamanın tanımlamasına katılıyorum. Bu teslise inanan Hıristiyanları İslamiyete nispet etmek değildir. Zira teslis şirktir. Benim böyle bir şey söylediğim yok. Ve Papa 16ıncı Benediktusa en şiddetli cevap verenlerden birisi benim. İslamın Papaya cevabı adlı eserime (Nesil Yayınları) bakılabilir. Kimse, dana altında buzağı aramasın. Şii ulema maalesef nakilde pek güvenilir değil. Ben sadece ispat için Humeyninin el Hükümetül İslamiyesinden küçük bir nakil yapayım. Ehli Sünnete karşı Humeyni, Yaşar Nuri Öztürkle aynı yöntemi paylaşıyor. Şöyle ki Yaşar Nuri Öztürkün fikri referans kitaplarından birisi Mahmut Ebu Reyyenin Şeyhul Müdire Ebu Hureyre kitabıdır. Bu kitap onun hadisleri reddetme referanslarından birisidir.
Şii hocalar, İranda Sünni camisinden geçilmediğini söylüyorlar. Mesele İstanbula karşı Tahranda bir tek Sünni caminin bile olmadığıdır. Ondan ötesi saptırmadır. Osmanlı ile İran arasındaki bu yöndeki ikili anlaşmalara rağmen, Tahranda Sünni cami olmadığı ifade ediliyor. Kimse Belucistan veya İran Kürdistanında veya Türkmenlerin yaşadığı bölgede Sünni camilerin olmadığını söylemiyor ki.
Yağma yok. Hakikatin etrafında dolaşarak hakikate varılmaz. Ayetullah Humeyni, el Hükümetül islamiyye kitabında, sahabelerden Ebu Hureyrenin, Muaviye ve benzerleri adına hadisler uydurduğunu ileri sürer (173-174). Halbuki Mervaniler konusunda en ihtiyatlı olan Ebu Hureyredir. Ebu Hureyre Emevilerin ikinci kolu olan Mervaniler için helaki ümmeti ala yedi gulmetin min Kureyş/Ümmetimin helakı Kureyşli bazı gençlerin elinden olur hadisini rivayet etmiştir (El hilafat es Siyasiyye Beynes sahabe, Muhammed Muhtar Şankiti, s: 208). Ve Suyutinin el Hasais el Kübrasında rivayet edildiğine göre hicri 60 yaşından sonra yaşamak istemediğini, zira devlet çarkının Mervanilerin veya anılan sıfatlı kimselerin eline geçeceğini öngörmüştür. Mesele enine boyuna hadis kitaplarına tartışılmıştır. Ebu Hureyrenin damadı Said ibnul Müseyyeb de Mervanilerden uzak durmuş ve kızını fakir talebesine vermiş ama Emevi hanedanlığına vermemiştir.
Burada asıl üzerinde durmak istediğim nokta şudur: Mahmut Ebu Reyyenin Ebu Hureyre kitabı, Şiilerin referans kitabı olmuş ve Humeyni de Ebu Hureyreyi itibarsızlaştırmak için bu kitabı referans almıştır. Lakin kitabın yazarıyla alakalı olarak el Hukumetül İslamiyye kitabında (elimde bulunan, 2005 tarihli 8. baskı) söz konusu kitap Muhammed Ebu Zehraya (s: 174 dipnot) nispet ediliyor. Halbuki kitap Ebu Reyyenindir. Arapça kaynaklar bölümünde kitap doğru olarak Mahmut Ebu Reyyeye isnat ediliyor. Lakin kitabın içindeki nispet Ebu Zehraya! Hata mı kasıt mı? Ve ilginç olan Ebu Zehranın Mahmut Ebu Reyyeye cevap yazan kitaplara takriz yazmış olmasıdır. Muhammed Ebu Zehra kitabı yazan değil reddeden tarafta yer alıyor. Mahmut Ebu Reyye kitabının dördüncü baskısında (sayfa: 317) bu takrizlerinden dolayı Muhammed Ebu Zehraya paylıyor ve sataşıyor. Kısaca Humeyni yanlış referanslarla Ebu Hureyreyi çürütmeye ve mezhebi noktadan haklı çıkmaya çalışıyor.
Benimle ilgili eleştiriler de aynı yöntemin ürünü.
Peki neden Mahmut Ebu Reyyenin kitabını Ebu Zehraya nispet ediyorlar? Zira Ebu Zehra muhterem ve mutemet bir adam. Böylece hakikate tecenni pahasına da olsa hedeflerine ulaşmak için bir taşla çift veya birçok kuş vurmuş oluyorlar.
Beni eleştirenler, Ehl-i Sünnetin iki kısma ayrıldığını bir kısmının Mutezile diğer kısmının da Eşari olduğunu söylüyorlar. Halbuki, acizane olarak biz daha farklı olarak biliyorduk. Bizim bildiğimize göre Ehl-i sünnet iki kesimden oluşuyor. Birisi Eşariler diğeri ise Maturidiler. Herhalde bana cevapları da bu minval olmalı! Ziya Paşanın vaktiyle dediği gibi: İslam imiş devlete pâ-bend-i terakki. Evvel yoğ idi işbu rivâyet yeni çıktı! Bu Mutezilenin Ehl-i sünnet olması da yeni bir rivayet!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.