Lübnanın kimliğini öldürdüler
Şimon Peres, Suriye olaylarıyla alakalı olarak bir Beşşar değerlendirmesi yapmıştı. Söyledikleri doğru idi. O söylediği için doğru değil doğruyu söylediği için doğruydu. Beşşar Esat için hangman ifadesini kullandı. Cellat anlamına geliyor. Beşşar Esatı hangman yani cellat olarak tanımlayan Şimon Peres, Esatın sanılandan da kısa bir zaman içinde çökeceğini öngörüyor. Esatla birlikte olanları da uyararak şunları söylüyor: Cellata dayanarak umutlarınızı heba etmeyin (Dont hang your hopes on a hangman). Şimon Peresin sözleri Şimon Peres söylediği için doğru değil. Lakin doğru söylediği için kayda değer (Peres: Assad will fall sooner than we think By GREER FAY CASHMAN, REUTERS/ 09/10/2012). Öte yandan, 2008 ve 2009 aralığında İsrail Gazzeye saldırdığında veya başka bir münasebette ise Beşşar Esat, İsraili yine muktezayı hale uygun bir biçimde tanımlayacak ve tasvir edecektir. İngiliz basınına yaptığı değerlendirmede İsrail için fireman/kundakçı ifadesini kullanmıştı. Hatta bunun üzerine bir yazı yazmış ve Kuranda da Beni İsrail için fireman yani kundakçı ifadesi kullanıldığını yazmıştım (küllema evkadu naren lil harbi etfaahallah). Şimon Peresin Esat hakkında söyledikleri yerden göğe kadar doğru olmakla birlikte Esatın İsrail hakkında söyledikleri de aynı derecede doğrudur. Hatta her iki rejim de eşdeğer oranda suikastçıdır. Onun ötesinde hem kundakçı hem de cellattır. Bununla birlikte, yine de İsrail bu eylemlerinde Suriye kadar cesur değil. Zira dünya kamuoyunun denetimi ve tepkisi altında. Suriyenin direnişçi rejimi ise Ürdün ve Türkiye gibi ülkelerde en azından halkın yarıya yakını kadar bir kesiminin hoşgörüsüne muhatap. Ve Suriye rejimi bu kredisini halkın tepesinde boza pişirerek tepe tepe kullanıyor.
¥
Türkiyede veya İslam aleminde suskun kalarak Esat rejimini cesaretlendirenler pasif olarak yapılan cinayetlere ve katliamlara ortak sayılırlar. İran ve Hizbullahın fiili ortak olduğunu hatırlatmaya da gerek yok. Burada kamuoyunun gücü negatif bir rol ifa ediyor. Beşşar Esat hâlâ CHPli vekiller ve Aydınlık gazetesi gibi gazeteler üzerinden Türk halkının gönlüne ve zihnine ulaşabiliyor! Dolayısıyla vicdanını kaybetmiş kamuoyu cinayetlere ve katliamlara perde olabiliyor. AKP de Esat rejimi lehine zamanla oluşan kamuoyu katkısından sorumludur. Şimdi Beşşar Esat ve çetesi ve çeteleri Lübnanı yakıyorlar. Türkiye sınırını yakmaya çalıştılar. İmkanları olsaydı, işin mantığı olsaydı Abdulbasıt Sidanın dediği gibi, Türkiye tarafına düşen mermileri de İsrailin üzerine yıkarlardı. Zaten İran hep öyle yapmıyor mu? Birileri İslam ülkeleri arasında savaş çıkarmak istiyor diye ortalığı birbirine katıyor. Irakla 8 yıl savaşırken arkalarında Amerikan silahı mı dayalıydı? Lübnanda her zaman bozgunculuk yapıyorlar. Araplar genellikle Libya kaçığını mecnun-u Libi/Libya manyağı olarak anarlardı. Halkı devirmek isteyince kimileri için pek değerli hale geliverdi. Kaçıklığını ve manyaklığını ve halkına çektirdiklerini unuttular. Kaddafi kaçığı ile birlikte anılan Doktor Beşşar ise Şamın Neronu olarak biliniyor. Habib Salih gibi kendi tayfasından ve Nuseyrilerden gelen muhaliflerinin nazarında da o bir ruh hastasıdır. Maaretun Numan gibi yerlerde halkını yasak salkım bombalarıyla bombalatması, halkının tepesine varil bombası fırlatması bu adamın normal bir adam olmadığını gösterir. Anormal ve hasta ruhlu adamın veya Şamın Neronunun da bilhassa kendini aydın sanan aydın müsveddeleri arasında epey destekçisi var. Adonis ayarında mızıkacılar bulmak zor olmasa gerek.
¥
Doktor Frankenstein veya Şamlı Neron en son Lübnanlı İstihbarat Müdürü Visam Hasanı öldürterek Lübnanın vicdanını katletti. Zira Vissam Hasan zon zamanlarda Şamın Lübnana uzanan kalleşlik kolunu kesmişti. Michel Simahanın Şamın talimatıyla (Beşşar biddi heyk/Beşşar böyle istedi)Beyruta karıştırma planını istihbarat operasyonuyla engellemişti. İşte bunun intikamını fena aldılar ve Visamı öldürdüler Zira onlar güçleri yeten her yeri karıştırmak istiyorlar. Visam Hasanın en büyük özelliği lübnanın vicdanı olması ve kimseden talimat almamasıdır. Hizbullahdan talimat almadığı gibi Tahran ve Şamdan da talimat almamıştır. O talimatını Lübnan halkının esenliğinden ve vicdanından almaktaydı. İşte o vicdanı katlettiler. Haririyi öldürenler onu da öldürdüler. Hatta Tahranın içimizdeki bazı uzantıları da Tayyip Erdoğanı Refik Haririye benzeterek içlerinden geçeni söylüyorlar. Assasin veya Büyük İsrail eksenine tabi olmayanlar onların nazarında öldürülmeyi hak ediyor. Hizbullah, Visam Hasan cinayetinin uluslararası bir soruşturmaya konu olmasını istemiyor. Zira içeride meseleyi istedikleri gibi karartacak ve İsraili üzerine boca edecekler. Her zaman yaptıkları gibi. Lübnanda silahın gölgesinde kurulan hükümet onların rehinesi durumunda. Zira onlar Lübnanın ali kıran baş kesenidirler. Zorbalıkla Visam Hasanı öldürdükleri gibi zorbalıkla soruşturmayı da gölgeleyecek, örtbas edeceklerdir. Böyle yaparak Refik Hariri cinayetini sulandırmadılar mı? Bu gibi cinayetleri İsraile havale etseler de sonuçları örtbas etmek için İsraille bile anlaşmaktan çekinmezler. Zira Esat rejimi İsrailin kirveliğinde doğmuş bir rejimdir. Size göre dokunulmazlığı buradan gelmiyor mu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.