Ankara’yı korku sardı
çorap söküğü gibi çektikçe çözülüyor..
Adını yanlış koymuşlar..
Hergenekon olacağına, Ergenekon demişler..
Taraf gazetesi hayırlı bir görevi bihakkın yerine getiriyor..
Başka gazetelere bilgi akışı yapılmadığı herkesin malumu.. Mesela bizim VAKİT gazetemiz Taraf’ta yayınlanan yazıları yayınlamış olsaydı, savcılar 2000-5000 yıl ceza isterlerdi ve mahkemelerin hükmedeceği tazminat miktarı ABD bütçesini geçerdi..
İyi ki Taraf varmış..
Sayın Aydın Doğan’ın baş yazarlarını, kıç yazarlarını panikletti.
çünkü söküğün ucunda kimbilir kimler var..
Sabah gazetesinde enteresan bir haber gözüme çarpmıştı.. Haberi kesip sakladım ve bugün yorumlayacağım..
Ecevit’in koruma müdürü Recai Birgün bir olay anlatıyor.. Cumhurbaşkanlığı’nda bir resepsiyon verilecek ve önceden programlı değil, amma o resepsiyondan Ecevit kaçırılacak.. Ecevit’i kaçırıp 24 saat saklamışlar.. Resepsiyonu veren Necdet Sezer ne demiş, ne yapmış keşke onu da bir öğrenebilsek.. Amma Ecevit hükümetini devirme planından bahsediyor Recai Birgün..
Karışık ve tehlikeli gidişlerin başlama tarihi çok eskilere dayanıyor..
Sinsi sinsi..
Son günlerde adından sıkça söz edilen ve yazdığı kitaplarda Mustafa Kemal’e ağır hakaretler ettiği söylenen Yalçın Küçük isimli şovmen, Ergenekon içinde iması verilmektedir..
Küçük, acayip bir Yahudiperesttir.. Amma kendini akıllı zannederek herkesi istisnasız “sabetaist” göstermeyi vazife bilmiştir.. Böylece Siyonizmi gözde büyütüp korku salacak yüreklere.. APO için “sevgili kardeşim” ifadesi kullanan bu kılık/kıyafet nümunesi adam, nihayet deşifre oluyor..
Her gizli toplantıların gedikli misafiri Emin Şirin, Turhan çömez, tesadüflerin birleştirdikleri, tesadüflerin çankaya misafiri olmaları için mesai harcandığı kişiler mi? A.L. Şener’in davete mazhar olduğunu bilmiyorum.. Unutmuşlarsa ayıp etmişler..
Taraf gazetesinin 17 Temmuz tarihli nüshasını okuyanların bence dudakları uçuklamıştır.. Zira orada verilen bilgileri CHP ve Aydın Doğan medyası ne kadar inkar etseler de gerçeklik payı yenilir/yutulur gibi değil..
Vaktiyle generallerin (muvazzaf-emekli) Ecevit’e istifa baskısı yaptıkları, bunu da A.N. Sezer’in tertiplediği toplantıda dile getirmeleri çok dikkat çekici..
Ergenekon mu, Hergenekon mu ne ise, adı anılan çetenin meccanî avukatı Baykal ve meccanî basın savunucuları /Aydın Doğan medyasından/ iri iri yazarlar inkar etseler de açağa çıkmıştır..
Hiçbirisi, “Hayır, o toplantılar olmadı, o kişiler söz konusu konuşmaları yapmadılar” diyemiyor..
Sadece klişe bir cümle:
“Saygın kişiler yıpratılmak isteniyor!”
Vallahi bu mantığa ancak ayakkabı çıkartılır..
Başkaları söz konusu olursa, “Yargıya güvenmiyor musunuz” şamatası koparacaksınız, ucu sizin yandaşlarınıza dayanınca yargı mensuplarını isyana çağıracaksınız..
Böyle saçmalığı Yalçın Küçük yapar ancak..
Bir de Ulusal Kanal dedikleri TV’nin programlarında bazı emekli paşalar yaparlar..
Ergenekon kepazeliği ayyuka çıkmış, İP Başkanı Perinçek ve 7/8 yandaşı içeri tıkılmış, ağır suçla itham ediliyorlar, kanalda Y. Müjdeci isimli paşa ve üç/beş tadminsiz siyaset sevdalısı ahkam kesiyorlar..
Amma hepsi korkudan kaynaklanıyor..
İlerde neler çözülecek, işin ucu nerelere dayanacak belli değil ise de korku dağları sarmış.. Bugün devletin, daha doğrusu yargının sorguladığı zanlılara canla/başla sahip çıkanlar, aynı duruma düşme korkusu çekiyor sanırım..
Belki de haklıdırlar..
Mahut ve meşhur toplantılara katılanların tamamı sorguya çekilmez ise, bu soruşturma nafile zahmet sayılır..
Birinci adam kim mi?
Hayır, Demirel değil kesinlikle... çünkü ona güvenen kalmadı.. Siz başka zatlara dikkat eyleyin..
---------------
Gülnar’da güller açar, Kağızman’a kar yağar
Elif kız inek sağar, Aydın bey adam sağar
Ebedi mahkum kalmaz mazlumların güneşi
Bugün doğmasa dahi, yarın mutlaka doğar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.