İnkarcıların Alaylarına Müslüman Tavrı
Yanı başında İslama açıkça saldırıyorlar!
Kulağının dibinde iftira dolu sözler sarf ediyorlar!
Ama Müslüman sessiz! Olaylara tepkisiz! Tık yok!
Adeta, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan oluyor!
Zavallı Müslümanın gerekçesi de hazır:
Başım belaya girmesin!
İlişkilerim bozulmasın!
Ticaret hayatım zarar görmesin!
Terfiim engellenmesin!
Kariyerim zedelenmesin!
İstikbalimin önü kesilmesin! vs. vs
***
İmanı sahih ve samimi bir Müslümanın tavrı bu değil!
Kesinlikle bu olmamalıdır!
Ama ne yazık ki, bu ve benzeri tavırlar Müslümanları zelil duruma düşürüyor!..
Bundan daha tehlikelisi de; Müslümanı Münafıklar zümresine dahil ediyor!..
Çok iddialı ve tehlikeli bir niteleme değil mi?
Gelin görün ki, Allahın ölçülerine göre maalesef bu böyle!
Peki, böyle bir durumda Müslüman ne yapacak?
Müslümanın tek referans kaynağı olan Kuran ne diyorsa veya Onun pratisyeni olan Hz.Muhammed (a.s) ne yaptıysa onu yapacak, öyle değil mi?
Ne diyor Kuran, bakalım:
Allah vahyinde size şu talimatı indirdi: Ne zaman, Allahın mesajlarının inkar edildiğini ve onların hafife alınıp alay edildiğini duyarsanız, mevzu değişinceye kadar onlarla birlikte oturmayın, yoksa kesinlikle onlar gibi olursunuz. Nitekim Allah, ikiyüzlüleri (münafıkları) ve inkarcıları (kafirleri), hep beraber cehennemde toplayacaktır!(Nisa,140).
***
Buradaki ikiyüzlüler, sadece Rasülullah zamanında yaşayan münafıklar değil elbette!
Bugünküler de dahil, Kıyamete kadar ayın tavrı sergileyen herkes bu kapsam içinde.
Ayetlerin nazil olduğu dönemde Münafıklar, Yahudi din bilginlerinin yanında otururlar, onlardan Kuran aleyhinde sözler işitirlerdi.
İslam ve Müslümanlara yapılan iftira ve hakaretlere karşı bu münafıklar sessiz ve tepkisiz kaldıkları gibi, bu hakaretleri yapanların yanında oturmaktan da hoşlanırlardı.
Allah bu ayetle, Müslümanlara iki türlü eylem yapmayı emrediyor:
Ya, onlara gerekli cevapları verip başka bir söze geçmelerini sağlayacaksın!
Ya da, onlarla birlikte oturmayacaksın!
***
Hz.Peygamber (a.s) efendimiz, Necran Hıristiyanlarının İslama itirazlarını dinledi.
Hem de, Medinede bizzat kendi Mescidinde.
Ancak, onların sözü bitince, itirazlarına tek tek cevap verdi.
Müslümanın da tavrı bu olacaktır, böyle olmalıdır.
Cevap vermeye kudreti olan, aleyhteki konuşmaları dinlemek için susar, bekler, not eder.
En sonunda da, hepsine vahiyden gereken cevapları etraflıca verir.
Bunu yaparken, tabii ki Kuran ifadesiyle ahsen yani en güzel şekliyle icra eder.
Kendini yetersiz ve bilgisiz gören Müslümanın yapacağı şey ise, onların yanından ayrılmak, oturumu terk etmektir.
Aksi halde, sükut ikrardan gelir ifadesi gereği, yapılan hakaret ve iftiraları kabul etmiş konumuna düşer!
Bu da; gayr-ı samimi, ikiyüzlü ve münafıkça bir tavırdır.
***
Allah, bize yol haritamızı çiziyor.
Elinde harita olduğu halde, ona bakmayan ve yolları bilmeyenin mazereti geçerli değildir.
Ya aktif, şuurlu, sorumluluk bilincine sahip, vahiyle etiketli, etken Müslümanlar olacağız!
Ya da, pasif tavırlarla zillete mahkum olarak Münafıklar gibi güdümlü ve edilgen bir hayat yaşayacağız!
Bize yakışan hangisi?!
twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin
[email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.