İki Türlü Ticaret
Müslüman için iki türlü ticaret vardır: Birincisi bildiğimiz dünya ticareti... İkincisi Allah ile yapılan kalıcı büyük ticaret. Bu ikisinin hangisi üstün ve kıymetlidir? Elbette ikincisi.
Dünya ticaretinin kârı dünyada kalır. Müslüman, dünya ticaretinden kazandığının ne kadarını zekât, sadaka, hayır hasenat için ihlasla dağıtırsa ancak o kadar kalıcı ve hayırlı ticaret yapmış olur.
Zekatlarını vermeyenlerin kazançları ateştir ateş!
Hayır hasenat yapıyor ama Allah rızası için değil, firmasının cemaatinin veya şahsının reklamı için... Onunkisi Allah ile ticaret değildir.
Hayırlı kazançların en büyüğü, bir kimsenin hidayetine vesile olmaktır. Hidayet ve iman veren Allahtır, kullar vesile olabilir. İşte bu vesile bile, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan hayırlıdır.
Somut bir örnek vereyim: Akıllı bir Müslüman tacir, muhterem bir hocaya 16 sayfalık çok güzel, çok etkili dinî bir broşür hazırlatıyor. Bu küçük broşür için hoca telif ücreti falan istemez. Gerçek bir hocaysa Allah rızası için hazırlar. Küçücük bir risale için telif ücreti isteyen hoca değildir, canavardır. Sonra bizim akıllı Müslüman tacir bu yazıyı güzel ve sanatlı bir dizaynla 100 bin adet bastırıp dağıtıyor. Bu 100 bin nüshayı okuyanlardan sadece biri hidayete gelse, yahut kendini ıslah etse, bu hayrı yapan kişi ne büyük bir mânevî ticaret yapmış olur.
Peki böyle iş kaça çıkar? Kaba bir hesap ile on bin ile yirmi bin lira kadar bir paraya.
Bizde böyle İslamî hizmetler niçin yapılmıyor?
Böyle bir broşür elbette cemaat veya Hoca reklamı yapmayacaktır.
İman, İslam, Kur'an, Resulullah, Sünnet, fıkıh, Şeriat, ahlak konularını işleyecektir.
Şu hususu da arz edeyim: Böyle hayırlı ve nurlu yayınlar rasgele hazırlanmaz.
Bunların lisan ve edebiyat redaktörlüğünü yapacak kimsenin merhum Ahmed Cevdet Paşa gibi harika bir Türkçesi olması gerekir.
İçindeki bilgilerin aşka toplanıp yazılmış olması gerekir.
Müellifi ve musannifi yazarken ağlayacak ki, okuyanların bir kısmı da ağlayabilsin.
Evet tekrar soruyorum: Türkiye Müslümanları niçin böyle hayırlı ve etkili broşürler yayınlamıyor?
Yahova Şahitleri dininin aylık dergisi 188 dilde, 42 milyon nüsha olarak basılıp dağıtılıyor...
Türkiye Müslümanları niçin iman, İslam, Kur'an, Sünnet, Şeriat, İmamet, Ümmet, ahlak konusunda; topyekun bir propaganda, yayın, irşad, tebliğ, davet, ıslah kampanyası başlatmıyor?
Niçin böyle hayırlı ticaretler yapamıyoruz?
Kültürümüz mü yeterli değil, vicdanımız da mı noksanlık var?
* (İkinci yazı)
Okullarımızın Seviyesi
Şişli Belediyesi bir site kurmuş, başlığı şöyle: "Şişli'de okullar Avrupa Standartlarında". Açıp bakmadım ama böyle bir şeye inanmak mümkün değil. Türkiye'nin hiçbir yerinde, bu arada Şişli'de okullar Avrupa standartlarında olamaz. Çünkü bizim okullarımızda doğru dürüst Türkçe bile okutulamıyor.
Bu iddiamın ispatı çok kolaydır. İsterseniz önce Şişli'de bir liseye gidelim, edebiyat dersi yapılan bir sınıfa girelim. Diyelim otuz öğrenci var. Edebiyat öğretmenine soralım: "Edebiyatı en kuvvetli öğrenciniz kimdir?" Bize o çalışkan çocuğumuzu göstersin, eline 1927'de basılmış Türkçe bir roman verelim. Delikanlı veya genç kız aval aval bakacak, okuyamayacaktır.
Yavrum bu kitap Türkçe, okusana...
Okuyamam efendim, bu eski Türkçe...
Türk dili, edebiyatı, tarihi, hafızası eski dediğin bu alfabe ile kaç sene boyunca yazılmış?... Bin seneden fazla... Peki anadilleri Türkçe olan Türkiyeli çocuklara bu yazıyı okuyup öğretemeyen bir eğitim nasıl bir eğitimdir?... Cahillik eğitimidir, cahilleştirme eğitimidir, karanlık bir eğitimdir.
Fransanın hangi lisesinde, öğrenciler 1928'den önce yayınlanmış Fransızca kitapları okuyamaz?
İngiltere'nin bir kolejinde öğrenciler 1928'den önce basılmış İngilizce kitapları okuyamazlarsa o kolej yuhalarla, yuf olsunlarla, böyle okul mu olurmuş yahu protestolarıyla kapatılır.
Bizim okullarımızın, bilhassa liselerimizin Avrupa standartlarında olabilmesi için öğrencilerinin bin yıllık millî yazımızla okuyup yazabilmeleri gerekir. Gerisi laf u güzaftır.
Eski yazıyla okumak Kemalizme aykırıymış. Pöfff!.. . M. Kemal, Sultan Abdülhamid okullarında bu yazıyla okuyup yetişmişti.