Ahmet Türk

Ahmet Türk

Sırada Siz Varsınız!

Sırada Siz Varsınız!

Hatırlarsınız 12 Temmuz - 14 Ağustos 2006 tarihleri arasında, Hizbullah'ın askeri kanadı ile İsrail arasında Lübnan toprakları ve İsrail'in kuzeyinde bir savaş yaşanmıştı. O süreçte İsrail saldırılarının 1.000'in üzerinde sivil Lübnanlıyı öldürmüş olması ve sayısız insanlık suçu işlemesi dünya kamuoyunda ciddi duyarlılıklara neden olmuş 10 aylık “Mavi Emzikli Bebek” Abbas o zulmün simgesi olmuştu.

İşte o günlerde yani 2006 yılının Ağustos ayında merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve bir grup partili, İsrail-Lübnan savaşında Lübnan halkının yanında olduğunu göstermek ve İslam ülkelerinin ve BM’nin meydana gelen bombalamalarla ilgili olarak gösterdiği tepkilerin yetersiz olduğunu belirtmek amacıyla bölgeye gitmişti. Ben o seyahate iştirak edememiştim. O seyahate iştirak eden BBP MKYK üyesi kıymetli Tuncay Özfidan ağabeyim hatırlattı: O seyahat sırasında Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, aynı zamanda 17. yüzyıl büyük Türk bestekârı Buhurizade Mustafa Itri’nin torunu olan Suriye başbakanı Muhammed Naci Itri ile görüşmüştü. O görüşmede Suriye Başbakanı Itri merhum Yazıcıoğlu’na şöyle demişti. “Ortadoğu’nun yüz yıl sonra yeniden şekillendirilmesi amacıyla hayata geçirilen BOP projesi Irak’la başladı; sonra sıra bize gelecek, bizden sonra İran’a daha sonra sıra size gelecek!”

‘Sıra kimde’ tartışmalarının sadece Suriye meselesinin yoğunlaştığı bugünlerde ortaya çıkmadığını belirtmek için anlatmadım bu anekdotu. Birileri eğer bir sıralama yapıyorsa, mutlaka bu oyunun bir oyun kurucusu vardır. Bu oyun kurucunun devre dışı bırakılarak tahlil yapmanın anlamsızlığını ve bu oyun kurucunun benzer süreçleri nasıl yürüttüğünü anlatmak amacım…

Kamuoyunda 'Karanlıklar Prensi' ismiyle ün yapan ünlü Siyonist lobici ve CIA ajanı Richard Perle gazetecilere verdiği bir röportajda ne demişti: “Ortadoğu’da ki diğer muhalif rejimlere gözdağı verebiliriz. Kısa ve öz bir mesaj yeterli olacaktır: Sırada siz varsınız!”

Evet… Asıl oyun kurucunun İsrail olduğunu herkes bilir. Buna rağmen aleni bir şekilde piyasada neşv ü nema etmektense her taşın altından çıkan olmak stratejisini çok iyi uyguladıklarını ve ABD’nin gölgesinde her istediğini yaptıran şımarık çocuk rolünü çok iyi oynadıklarını da herkes bilir. “ABD’nin güvenliğinin ve çıkarlarının İsrail’in güvenliği ve çıkarlarının korunmasına bağlıdır” kelamını Obama’nın dillendirmesine şaşıranlara şaşmak lazım. Hani “yav etmeyin eylemeyin her taşın altında İsrail aramayın. Bu İsrail o kadarda güçlü devlet değil. Komplo teorileri ve güçlü İsrail yorumlarıyla cüceyi dev yapıyorsunuz” diyenlere sadece gülüyorum.

İsrail'in en eski günlük gazetesi sayılan, İbranice ve İngilizce olarak basılan Haaretz (vatan) gazetesi Ortadoğu'da İsrail'in gücü ve çağı ile alakalı olarak şöyle bir yorum yapmış " “İsrail büyük resme bakıldığında çok küçük bir oyuncu fakat kimse oyunun gidişatını değiştirecek güçte olduğundan şüphe etmesin” yorumunu yapmıştı.

Irak savaşı Ortadoğu’yu bastan yaratma kampanyasının ilk adımı idi... Sahi Ortadoğu’nun şekillendirilmesinin ilk ayağı sayılan Irak’ın parçalanması ve enerji kaynaklarının gaspı, nasıl start almıştı? Nasıl oldu da 11 Eylül’ün faturasını Afganistan’a kesmek için hazırlanan ABD yönetimi kendisini Irak’ta savaşın içinde buldu?

Başta Scooter Libby, Paul Wolfowitz, ve tarihçi Bernard Lewis gibiler olmak üzere İsrail Lobisi içindeki neo-muhafazakarlar Başkan ve yardımcısının savaş konusunda ikna edilmesinde çok önemli roller üstlendiğini herkes biliyor. Hatırlarsınız Amerikan gizli servisi CIA’e birçok ziyarette bulunarak savaşa gerekçe olarak gösterilebilecek, Irak’la savaşmayı meşru kılacak deliller! bulmak için olağanüstü gayret sarf etmişlerdi.

Peki, Suriye meselesini dünya gündemine sokan ve bugünkü konjonktürün müsebbibi kim? Yine İsrail… Hem de Irak savaşı Bağdat'ın düşmesiyle neticelendiği anda Suriye’yi gündeme taşıyıp, Şam'ın hedef alınmasıyla alakalı ciddi baskılarda bulunmaya başladı. Paul Wolfowitz “Suriye’de rejim değişikliği kaçınılmazdır” açıklamalarını yapmaya başladı... Bir grup aklı başında ABD'li "iyi de bizim Esed’in Suriye’si ile alakalı ciddi bir sorunumuz yok. ABD’yi kendini Arap ülkelerini hırpalamaya adamış bir zorba olarak gösterecek politikalara itibar etmeyelim" diye düşünüyordu. İsrailli yetkililerin İsrail yanlısı güçlü lobilerin etkisi altındaki kongre ve medya aklıselim düşünen ABD'lilerin çelişkilerini ve çekincelerini ortadan kaldıracak hamleler attılar. Suriye için Irak'ta yaşanan tezgâh işletildi. Lübnan’dan çekilmeyen, kitle imha silahlarını teslim etmeyen ve terörü desteklemeye devam eden Suriye, İsrail için tehdit addedildi. Bunlar ne zaman yaşandı? Taa 2003'te... Yani Suriye oyunu o yıllarda başladı. 2012’nin sonlarına yaklaştık neticede Suriye ‘sıraya’ sokuldu.

Ama Rusya ve Çin desteği ile güçlü hava savunma sistemi ile ABD ve İsrail’i ihtiyatlı davranmaya iten Suriye yaşadığı iç savaş ile Irak gibi 4’e parçalanacağı günü bekliyor.

Sıradaki diğer kurban İran… İran, bir başka tafsilatlı yazımızın konusu. Sadece ‘büyük lokma’ olma özelliğini koruduğundan, ilk etapta İsrail ve ABD’nin karışmayacağı ama zamanında kendisine musallat edilen Irak misali, ‘kukla düşmanını’ bekliyor diyelim bu konuyu kapatalım!

Türkiye ne mi yapıyor?

Şu anda üzerine herhangi bir tehdidi kondurmuyor. Muhaliflere destek olup iç savaşta Esed’in ortadan kaldırılması sonrası ortaya konulacak bir tepsi baklavadan birkaç dilim kendisine kalacağı ümidiyle icra-i faaliyette bulunuyor. Gerçi süreç ‘ulan kimin eli kimin cebinde belli değil ne umduk ne bulduk kim itti bizi buraya’ nedametini dillendirmeye doğru gidiyor ya neyse… Nasıl olsa, nedametler silsilesinin yerine koyacağımız bahaneler paketi hazırlama konusunda kimse bizimkilerin eline su dökemez!

Kendi siyasi ve güvenlik çıkarlarımız açısından Suriye bir tehdit değil. Asıl tehdit K.Irak… Suriye iç savaşında aktif rol oynuyoruz ama K.Irak kaynaklı terörü yok etmek için ciddi bir irade ortaya koyamıyoruz. Dedik ya, oyun kurucu değiliz. Uluslararası ilişkilerde haklılık ve haksızlığın bir parametre olmadığını hala öğrenemedik. Bunu bilerek farklı politikalar üretemediğimizi neticede yalnız kaldığımızı itiraf edemiyoruz. Aha işte! Bizim Kürecik’te konuşlanan radarın bir tanesinden İsrail’e ve bir eşini de Katar’a kurdular. Bir taraftan İsrail ile kavga ediyoruz, bir taraftan da “bu zaman dek İsrail’i terk etmedik bundan sonrada etmeyiz diyen Obama ve Romney gibi İsrail’in güvenliğine katkı sağlamaya devam ediyoruz!

Azcık zıplayalım diyoruz olmuyor. Suriye’nin kuzeyinde On bine yakın askeri güç ile tehdit halini alan PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD için “sıcak takip yaparız” diyen Sayın Başbakanın ABD tarafından nasıl uyarıldığı malum. Bugün bakıyoruz PYD ile ÖSO (özgür Suriye Ordusu) uzlaşmaya başladı.

Hülasa,

Biz kendimiz hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Neticede her topluluk layık olduğu gibi idare olunuyor. Allah, servet ve iktidarları, devirler, ülkeler ve halklar arasında evirip çeviriyor..

Ortadoğu’da asıl oyun kurucu ve bölgesel güç İsrail. Küresel güç Amerika, bölgede İsrail’in çıkarlarına yaramayacak hiç bir hamleye girişmiyor. Biz şu anda üzerimize herhangi bir tehdidi kondurmuyoruz. Belki sıraya girmemek ve ömrümüzü uzatmak için mecburen oynuyoruz bu satrancı…

Biz hele bir 150 milyon olalım siz o zaman görün bizi !.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Ahmet Türk Arşivi