Beşşar hangi imparatorluğa çalışıyor?
Beşşarın Osmanlı alerjisi son günlerde yeniden depreşti. Ama bu son meselesi de değil. Henüz halk hareketi başlamadan Şamın Ankara ile ilişkileri iyi günlerde olduğu sırada bile Beşşar Esat bazen Batı basınına yaptığı konuşmalarda Türk Hükümetinin Osmanlı eğilimlerinden şikayet etmiştir. Zira onu Ankara ile ortak yapan şey pragmatik kaygılardır.
Yoksa Türkiye ile bir eksen içinde buluşması eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Sünni çoğunluğa mensup halkı ile köprü kurmak ve Batı ile ilişkilerini daha da geliştirmek ve tecridini kırmak için Ankaranın ipine sarılmıştır. Çelişkileri tetikleyen halk hareketi olmasaydı bile Suriye rejimi güçlendiğinde Türkiye ile ilişkilerini geri vitese alacaktı. Ankara ile ilişkileri iyi olduğu günlerde de Türkiyenin içinde her kesimle bağlantı noktaları kurmaya ve geliştirmeye çalışıyordu. Herkese ayrı bir dille yaklaşıyordu. İslamcılara İslami dille sola solcu dille ve yani kişiye ve eğilime veya nabza göre şerbet veriyordu. Halk ile rejim arasında açılan mesafe ile AnkaraŞam ilişkileri bozulmaya başlayınca bu defa Osmanlı aleyhtarlığını ideolojik bir kart ve ajitasyon haline getirdi. Kendisi içeride azınlıklara dayanarak ve Sünni düşmanlığı yaparak ayakta kalmaya çalışırken Türkiyedeki Esat yanlıları Türkiyenin mezhepçilik yapmaması gerektiğini telkin ediyor.
*
Beşşar Esad, The Russia Today Kanalına yaptığı konuşmasında üç mesaj vermiştir. Bunlardan birisi laikliğin son kalesi olduklarıdır. Bu mesaj Batıya yeniden güven mektubu takdimidir. İkincisi, Kaddafinin son konuşmalarına benzeyen konuşmasında Suriyede öleceğini söylemiştir. Böylece kendisini bekleyen akıbeti de açık etmiş oldu. Üçüncüsü de, Başbakan Erdoğanın kendisini halife zannettiğidir. Beni Batı icat etmedi derken bu konuşmasıyla tamamen Batıya hitap etmiş ve mesaj vermiştir. Laikliğin son kalesi olmasıyla Rusya ve İran ilgilenmeyeceğine göre bunu Batıya hitaben yapmıştır. Osmanlı mesaj ise herkese yöneliktir. Bu mesajdan önce de Hamasa ait büroları mühürleyerek ve Halit Meşalin ikametgahına el koyarak Batıya ve İsraile sizinleyim mesajını vermiştir. Bunun yararını da görmekte ve İsrail, Kunaytıra bölgesinde kıstırılan görünmez ortağı Esat güçlerini kurtarmak için muhaliflere füze atmıştır. Şarkul Avsat yazarlarından Tarık Hummeyyed konuyla ilgili Erdoğan: Yeni Osmanlı Sultanı başlıklı yazısında Esatın geçmiş ilişkilerinde samimi olmadığını sadece Türkiyeyi kullanmaya çalıştığını ifade etmiştir. Esasında Türkiye, İsrail ile Esat rejimi arasında arabuluculuk yaparken bile aslında Esatın İsrail ile görünmez ilişkileri Türkiyenin ilişkilerinden daha sağlamdır. Kredisi daha yüksektir.
¥
Tarık Humeyyed hatırlatıyor. Erdoğan Davosda Perese one minute derken en fazla bundan Esat gocunmuş ve Türkiyenin bütün taraflarla iyi ilişkiler kurmasının çıkarına olduğunu söylemiştir. Yani Türkiye-İsrail ilişkilerinin metaneti Türklerden ziyade Beşşarı ilgilendirmekteydi (*).
Osmanlıya karşı bu kadar alerjisi olan Beşşar pekala hangi imparatorluğun yelkenlerini şişiriyor. Beşşar rejimi, Osmanlı da olmak üzere bütün imparatorluk modellerine eşit mesafede olsa hak verebilirsiniz. Bununla birlikte Osmanlı aleyhinde konuşurken Velayet-i fakih doktrini etrafında şekillenen Yeni Safavilerden hiç bahsetmiyor ve rahatsız olmuyor. Bu konuda ağzını bıçak açmıyor. İkinci olarak, rafizi ittifakının ikinci ayağı olan yeni Çar Putin ile alakalı olarak da hiçbir rahatsızlık duymuyor. Aksine, Osmanlıya karşı Yeni Çarlık projesi içinde yer alıyor. Bunu nereden çıkardığımız sorulabilir. Görünen köy kılavuz istemez. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Tabii delillerin yanında elbette somut deliller de var. İran ekseninin parçası ve Beşşar Esatın ortaklarından ve hatta Visam Hasan kendini öldürttü diyen Michael Aoun Kanadada yaptığı değerlenmede Rusya liderliğinde yeni bir Şarkın doğmakta olduğunu söylemiş. Peki bu şark nerede? İran ekseninin bulunduğu yerde. Demek ki tek başına İran ekseni de yetmiyor. Bunlara bir de Rusya dayanağı ve şemsiyesi lazım. Bu ifadeleri kullanan sadece Michael Aoun değil aynı zamanda Aounun damadı olan bakan Cübran Basil de aynı ifadeleri kullanıyor (Bak: Maşrık bibezaaameti Rusya, Semir Atallah, 2 Kasım 2012, Eş Şark el Avsat). Bu söylem turnusol kağıdı gibi Beşşar rejiminin yalanlarını ortaya çıkartıyor. Semir Atallahı ifadesiyle, bu söylem Suriye rejiminin Arube ve Arapçılık iddialarını da silip süpürüyor. Yani Beşşar sadece Türklere veya yeni Osmanlıcılığına değil aynı zamanda fiiliyatta Baas Partisinin resmi tezi olan Arapçılığa da karşı. Herkese karşı nifakla iş görüyor. Dün ayakta kalmak için Ankaraya dayanmaya çalışıyordu. Bugün ise Rusyaya. Tek kutsalı, egosu.
Semir Atallah bugünkü Suriyenin 1957 model Suriyeye benzediğini ifade ediyor. Katılmıyorum. Yaşar Yakış da bazı tahlillerinde Rusyanın Ortadoğuda yeni bir zemin yakaladığını söylüyor. Bu doğru ama kaygan bir zemin ve Beşşarın gitmesiyle birlikte Rusya bölgede hamle gücünü kaybedeceği gibi kıvılcım yeniden Kafkaslara sıçrayacaktır. Rusyaya Napolyon ve Hitlerin yapamadığını Müslümanlar yapacak ve 500 yıllık Rusyanın ilerlemesi ve yayılmacılığı geri tepecek ve belki Moskovayı bile koruyamayacaklardır. Yaşayan görür. Lakin ne yaşar ne yakışır tekerlemesinde olduğu gibi Yakışın sözleri tahlilden öte telkine benziyor. Ruslar adına rüya görüyor. Bu da ona yakışmadı.
*http://www. aawsat.com// leader.asp?section=3&article=703863&issueno=12403).
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.