Amacı ve hedefi olan kazanır
Eski tarihler bize insanların genel olarak ikiye ayrıldığını gösteriyor
Amacı ve hedefi olanlar;
Amaçsız ve hedefsiz insanlar.
Aynı zamanda tarihin şekillenmesinde kişisel insiyatifin çok önemli olduğunu da görüyoruz
Bu açıdan Osmanlı tarihine baktığımızda, karşımıza çıkan ilk etkili ismin Ertuğrul Gazi olduğunu görüyoruz
Uzun soluklu bir göçten sonra, Van taraflarından Anadoluya giren Kayı Aşiretini yöneten Gündüz Bey ölünce, Ertuğrul Gazi, aşirete bey seçilmeyip, diyelim ki onun yerine ağabeylerinden biri (Gündoğdu Bey, ya da Sungur Tekin) seçilseydi, Osmanlı Devleti tarih sahnesine hiç çıkamayabilirdi.
Osmanlı Devleti tarih sahnesine çıkamasaydı, dünya örneği bir düzen kurulamaz, Doğu Roma fethedilemez, Selimiye ve Süleymaniye gibi tarihe şan veren ebedî âbideler inşa edilemezdi.
Merhaba Söğüt (Nesil Yayınları, 0212 551 32 25) isimli kitabımda uzun uzun anlatıldığı üzere, Ertuğrul Gazinin ağabeyleri Gündoğdu Beyle Sungur Tekin Bey, eski topraklarına dönmek istiyorlardı
Yıllar süren göçten bıkkındılar
Kafalarında geleceğe ilişkin bir projeleri olmadığı için, umutları da yoktu. Kısacası, çoğumuz gibi hedefsiz ve günübirlik yaşıyorlardı.
Anneleri Hayme Hatunun başkanlık ettiği Ak Saçlılar Kurulu, Bey olursanız bizi nereye götüreceksiniz? diye sorduklarında, ikisi de ayrı ayrı aynı cevabı verdiler:
Geri döneceğiz. Moğollar eski topraklarımızı çoktan terk etmiş olmalı. Yaban ellerde yitip gitmeyelim. Geri döner, atalarımızın topraklarını eker, biçer, geçinir gideriz.
Bereket versin bu teklif Ak Saçlılar Kurulunu tatmin etmedi. Yetişkin son erkek evlât olan Ertuğrulu çağırdılar ve aynı soruyu sordular: Bey olursan bizi nereye götüreceksin?
İleriye dedi Ertuğrul, deryayı (denizi=boğazı) geçeceğiz ve inşallah devlet olacağız!
Takriben onyedi yaşlarındaydı, ama küçüklüğünden beri Doğu Romayı fethe kilitlenmişti. Bunun için denizi geçmesi gerekiyorsa, geçecek, savaşması gerekiyorsa, savaşacaktı.
Eminim Konstantiniyenin fethine ilişkin Peygamber müjdesi yürek pusulasına dönüşüp Ertuğrul Gaziye yol gösteriyordu: O da aşiretine fetih yolunu gösterecekti.
Ertuğrulun ufkunda büyük bir hedef vardı: Devlet olmak istiyordu. Bu uğurda her türlü zorluğa ve meşakkate katlanmaya da gönüllüydü ve tüm arkadaşlarını bu çerçevede motive ediyor, onları her fırsatta yüreklendiriyor, aynı hedefe kilitlenmelerini sağlıyordu.
Tam bu sırada ummadığı bir zorluğa tosladı: Emellerinin önünü ağabeyleri kesti: Biz dönüyoruz dediler.
Aşiretin yarıdan fazlasını alıp döndüler. Ertuğrul da geriye kalanları aldı ve Söğüt ile Domaniç taraflarına yerleştirdi.
Hiç bir tarih geri dönen ağabeylerinden ve yanındakilerden bahsetmiyor. Muhtemelen Moğol çapaçullarının saldırısına uğrayıp şehit oldular.
Ama Doğu Romanın Anadoludaki en güçlü ayağı Bursa istikametine gidenlerden (Ertuğrul ve arkadaşlarından) tüm dünya tarihi bahsediyor. Tarih, onları, Osmanlı Devletinin kurucuları olarak saygıyla selamlıyor.
Unutmayın: Hedefi olmayanı hiçbir yol hedefine götürmez!
Risk almadan ne devlet yönetilebilir, ne de başarı sağlanabilir. Sayın Başbakanı Suriye meselesinde gözü karalıkla suçlayanlar, biraz tarih karıştırsınlar.
İbret tablosuna daha sonra devam ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.