Ahmet Varol

Ahmet Varol

Siyonistin Kan Nöbeti

Siyonistin Kan Nöbeti

Uluslararası emperyalizm ve onun başını çeken ABD, işgalci siyonistin Gazze’ye yönelik vahşi saldırılarını geçmişte olduğu gibi “nefsi müdafaa” olarak nitelendirdi.


Oysa olaylara vicdan penceresinden bakılırsa, vatanlarının işgal edilmiş olması, bugün hâlâ tapularını ellerinde bulundurdukları evlerinden ve topraklarından çıkarılmış olmaları sebebiyle işgalciye karşı savaş hakkına sahipken sürekli tehdit altında bulunduklarından nefsi müdafaa konumunda olanların da onlar olduğu görülür. Buna rağmen işgalci siyonistlerin geçtiğimiz Ekim ayının ikinci haftasında yoğunlaştırmaya başladıkları saldırılarına karşı sadece cevap niteliğinde saldırılar gerçekleştiren direnişçilerin Mısır’ın ara buluculuğu ile ateşkesi kabul ettikleri, sonrasında bozan tarafın yine siyonist işgal olduğu biliniyor. Ama siyonist işgalcinin sürekli arkasında duran ve onu her yönden destekleyen emperyalizmin olaylara vicdan penceresinden bakmasını beklemek de fazla iyimserlik olur.

Filistin tarafının ateşkese riayet etmesine ve mevcut şartlarda tansiyonu yükseltmenin sadece Filistinliler değil siyonist işgalciler açısından da ağır bir maliyeti olacağının tahmin edilmesine rağmen işgalcinin yine de şiddeti tırmandırmasının ve direnişçiler tarafından önemli bir komutan ile yardımcısını hedef alarak zirveye çıkarmasının sebebi ise onun adeta bir uyuşturucu bağımlısı gibi kan nöbetine girmesidir. Çünkü emperyalizmin İslâm coğrafyasının stratejik bölgesine yerleştirdiği siyonist işgalci sürekli “öldürmezsen ölürsün” anlayışıyla yaşamakta ve bu yüzden belli aralıklarla kan nöbetine girmektedir. Onun bu bağımlılığı ise Filistin topraklarında varlığını sürdürmesinin bölgede istikrar ve güvenin sağlanmasının önünde sürekli engel oluşturacağını gösterir.

Son dönemde yeniden kan nöbetine girmesinin muhtelif sebepleri var. Ancak bunlardan ikisi özellikle zikre değer, belirgin sebeplerdir.

Birincisi erken seçim kararı alınmasıdır ki biz, Netanyahu yönetiminin Ekim ayı başlarında böyle bir karar alması üzerine “İşgalcide Seçim Filistin’de Felaket” başlıklı bir yazı yazarak alınan kararın Filistin halkı bilhassa Gazze açısından oluşturduğu riske dikkat çekmiştik. Zira siyonist işgalcinin seçim kampanyasında kullandığı malzeme Filistinlinin kanıdır. Bu da Filistin toprakları üzerinde oluşturulmuş olan siyonist toplumunun askeriyle siviliyle nasıl bir kimliğe sahip olduğunu ortaya koyması açısından düşündürücüdür.

İkinci önemli sebep Arap dünyasındaki halk devrimleri, bilhassa Mısır’da işgalci siyonistin kapı bekçiliği yapan Hüsnü Mübarek rejiminin devrilmesi sonrasında bu ülkeye hâkim olan anlayışın Gazze’ye uygulanan ambargoyu etkisiz hale getirme amaçlı önemli adımlar atmasından işgalcinin duyduğu rahatsızlıktır. Atılan bu olumlu adımlar neticesinde Katar’ın Gazze’nin yeniden imarı projesini devreye sokması ve gerekli inşaat malzemelerinin bölgeye sokulması konusunda Mısır’la ittifak sağlanması, bilvesile Katar Emirinin ilk kez bir devlet başkanı düzeyinde ambargoyu yararak Gazze’yi ziyaret etmesi ambargonun artık etkisini kaybetmeye başladığı mesajları veriyordu. Bu arada 29 Kasım’da Filistin’in üyeliğinin BM’de tartışılacağı sırada Gazzeliler de Gazze’de uluslararası bir sempozyum düzenlemeyi ve dünyanın değişik ülkelerinden etkin şahsiyetleri bu sempozyum vesilesiyle orada bir araya getirmeyi planlıyorlardı. Ayrıca işgalcilerin dışarıdan yardım gemilerinin sokulmasını engelleme saldırılarına karşı ambargoyu içeriden kırma amacıyla Gazze limanından dışarıya gemi çıkarılması için çalışmalar başlatılmıştı.

Bu yüzden işgalci siyonist, uyguladığı insanlık dışı ambargonun kırmızı çizgisini yeniden çizebilmek için yine insan kanına ihtiyaç duydu. Çünkü bu çizgileri hep insan kanıyla çiziyor. Ondan dolayı tekrar kan nöbetine girdi ve artık gözü hiç bir şeyi görmedi. Yapacağı saldırıların, akıtacağı kanın kendisine de ağır maliyeti olacağını hesaba katmadı. Zira gözünün önünü bir “bulut sütûnu” kapatmıştı ve o sütûnun arkasına takılarak ihtiyaç duyduğu kanı temin etmek amacıyla Gazzelilerin üzerine ateş yağmuru yağdırmaya başladı.

Şehit edilen fedakâr komutan Ahmed el-Ca’beri hakkında ayrıntılı bilgi verebilmek için müstakil bir yazıya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
Ahmet Varol Arşivi