Serdar Arseven

Serdar Arseven

Akşam doğru söylüyor; bizdeki kafaya bak!..

Akşam doğru söylüyor; bizdeki kafaya bak!..

Bir ay kadar önce…
Durun bir saniye; tam tarihini de vereyim;
28 Haziran 2008’de “Böyle gazete sevilir mi?..” başlığı altında yazmıştık.
O yazıda, Vakit’i “sevilmez” kılan gelişmelerden biri yer alıyordu…
özetlemek gerekirse; Fikret Köse adlı bir emekli Binbaşı, “Akşam” gazetesinin de sahibi olan Karamehmetler’e ait TURKCELL’in, vatandaşı “fazladan ücretlendirdiğini” tespit etmiş…
Ve bu tür vaziyetlerden sorumlu olan Telekomünikasyon Kurumu’na başvurarak, “inceleme başlatılması” talebinde bulunmuş.
Kurum müfettişleri de, yaptıkları inceleme neticesinde vatandaşın gerçekten de “fazladan faturalandırıldığını” tesbit etmiş…
Bundan sonrası kurumdaki “kurul”, müfettiş raporları ışığında meseleyi görüşecek…
Ve artık ceza mı verecek, af mı edecek, ne yapacaksa yapıp işi bitirecek!..
Bitirecek de… Ne zaman?..
Şikâyetin üzerinden 1.5 yıl geçmiş… Ne ses vaaar, ne seda!.. Hani, bir ceza kesilse… TURKCELL de suçluluğu nihai merci kararıyla tescil edilene kadar masum; o da itirazda bulunsa… Süreç tıkır tıkır işlese, iyi de… Ne yazık ki tıkanmış bir yerde… Ve o tıkandığı yere de…
Hadi bakalım, Vakit pompası!..
Ankara Haber Müdürümüz Fatih Akkaya sağolsun, sıkı takipçidir…
Gecikmeyle ilgilenmiş… Telefonlar açmış, mahalline gitmiş…
“Hani ceza?..
Yok mu Karamehmet’lere ceza!..” demiş…
Şifahi başvurular sonuç vermeyince de, bir yazı döşenmiş..
Soruyor işte:
1) Bu soruşturmanın aradan 1.5 yıl geçtiği halde sonuçlandırılmamış olmasının sebebi nedir?..
2) Müfettişlerin 350 trilyonluk ceza istediği doğru mudur?..
3) Peki ya; bu 350 trilyonun indirilmesi için birtakım görüşmeler yapıldığı doğru mudur?..
Bak bak…
Şu bizim Fatih’in yaptığına bak;
Kurcalıyor!.. Ya, sana ne?..
Böyle uğraşacağına; mahalline gidip ilân istesene!.. Filan!..
Efendim; Fatih böyle hem yazılı, hem de sözlü olarak kurcalayınca… Kurum ilgisiz kalamamış, sağolsun… Bir yazı göndermiş;
“Sayın Fatih Akkaya:
Başvurunuz incelenmiştir… Konuyla ilgili olarak bugünlerde karar verilecektir” şeklinde!..
Kurum kamuoyuna “daha fazla uzatmayacağım” sözünü vermiş böylece…
Ve gerçekten de… çakmış kararını!..
Fatih’in üzerinde durduğu gibi 350’lik ceza değil ama… Bereket versin; 32 trilyon işte!..
Vakit’e bak…
Kendi çıkarını düşünmek varken;
“TURKCELL’e ceza kesilmesi için” gayret etmekte!..
Bu nasıl bir zihniyettir?..
Şu hale bak!... Karamehmet’lere ait AKŞAM gazetesinin manşetinden haykırdığı gibi:
“Kafaya Bak!..”
-
Evveeeet… O manşet!.. “Kafaya Bak!..”
Kimin kafasına?.. Kimin olacak, Vakit’in…
Eee, mantıklı tabiî… Bu ortamın gazeteleri ve gazetecileri yukarıda anlattığımız türden sakıncalı mevzularla uğraşmazlar…
“Yararlı” işlerle uğraşırlar…
“Vatandaş” için değilse de, kendileri için “yararlı olan” işlerle uğraşırlar!..
İşte ben, o gün, o yazıda;
Vakit’in TURKCELL’e ceza kestirmekteki gayretinin bedelini ödeyeceğini belirtmiştim…
Ve nitekim, başladılar saldırmaya!..
Karamehmetler'in “Akşam”cıları…
“Kafaya Bak” manşetiyle Vakit’i hedef almış…
Mevzu ne?..
Efendim;
Vakit’in bulmacası, ABD Konsolosluğu'na saldırıda 3 polis memurumuzun şehit düşmesine ilişkin bir ifadeye yer vermiş de… Fatih Uğurlu ağabeyimizin hazırladığı bulmacanın çözümünden “Gâvurlar için değer miydi?” mesajı çıkıyormuş da… Bunun için kızmışlar.
Oku da inanma!..
Hatırlarsınız, ABD’li Konsolosluk yetkilileri kendilerini “kahramanca” savunurken kurşunlara hedef olan ve kanlar içinde “sığınma” talep eden polis memurumuzu içeri almamışlardı..
“Etrafa kan bulaştıracaksın, temizlemesi zor oluyor sonra” diye mi ne!..
Vakit’in bulmacasından yansıyan, bu çirkin tavra tepki…
Akşam’ın Vakit’e saldırısı da, “Karamehmet’lere ceza”da ısrarın bedeli!.
Ya da… Vakit’in “artık çok olduğunun” açık delili!..
Diyorum ben arkadaşlara;
Bu tür “boş” işlerle uğraşacağımıza; eski dostlarımız gibi köşeyi mi dönsek ne!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi