Bari Dünyanızda Hür ve Mert Olun
Kerbela çölünde sadece insan değil, yeryüzündeki bütün canlıları feryat ettiren katliam devam ederken, Hz. Hüseyin efendimiz (r.a.) nın da şöyle feryat ettiği rivayet edilir:-Yazıklar olsun size ey Ebu Süfyan soyunun yandaşları!
Dininiz yoksa ve ahiret azabından da korkmuyorsanız, bari dünyanızda mert ve hür tıynetli olun! Sizin savaşınız benimle, çocuklardan ve kadınlardan ne istiyorsunuz?
*
Hz. Hüseyin efendimiz (r.a.) ın bu sözünü okuyunca ilk aklıma gelen, İsrailin Filistin ve diğer dünya ülkelerinde uyguladığı, sıcak ve soğuk savaşları aklıma geldi.
Yaklaşık 35 yıldır Türkiyenin insani ve ekonomik değerlerini dağlarda harcattıran; çocuk, kadın demeden katliamlar yapan PKK terörü ve onların yandaşları geldi.
Yezidi ve Süfyani ateşin yanmaya bütün hızıyla devam ettiği Suriye katliamı ve destekçisi olan büyük tehlike İran geldi.
Şimdi bunların yaptığı ile Kerbela arasında ne fark var?
Afedersiniz bir fark var elbet. Kerbelada Müslüman Müslümanı kırmıştı.
Burada İsrail ve Esed Müslüman değil. İsraili ve Suriyeyi, Müslümanım diyen kimse zaten desteklemez. PKK derseniz Zerdüşt dininden.
O zaman soru şu:
-İsrail, Suriye ve PKKyı destekleyenler, İslam ve Müslüman düşmanı oldukları için mi destekliyorlar?
Geçelim.
Peki; ellerinden, dillerinden, köşelerinden, ekranlarından, sermayelerinden, iki de bir mezhep tartışmasına, ayrışmasına ve kaosuna yol açanları, Hz. Hüseyin (r.a.) efendimizin bu sözünün neresine koyacağız?
Neyse; söz insanın ziynetidir, ziynet te akıl ve idraktir diyerek, Hz. Hüseyin efendimizin bir başka sözüne müracaat edelim.
Hz. Hüseyin efendimiz (r.a.) diyor ki;
-Namazdan sonra amellerin en hayırlısı, günah olmayan bir şekilde müminleri sevindirmek ve neşelendirmektir.
İşte tam şimdi taş var, gedik var ama yerine koymayıp kendime söyleyeceğim.
Şahsen benim böyle Müslümanlara pek ihtiyacım var. Camiye giderken bile Müslümanlar birbirlerine selam vermiyorlar.
Camiden çıkınca; Allah kabul etsin diye musafahayı bile çok görüp, suratlarını ekşiterek geçip gidiyorlar.
Müslümanı Müslümana mirasçı sayacak kadar insan haklarına önem veren bir dine mensubuz ama aynı apartmanda oturan Müslümanlar birbirleriyle iletişim kurmuyorlar.
Ben de dahil olmak kaydıyla, Efendiler Efendisi (s.a.v.) ve Ehli Beytini ne kadar anladığımız ortada değil mi?
Ya şu durumu ne yapacağız?
Diyelim ki ben bir mübarek zata bağlıyım. Başka bir mübareke zata bağlı olanlara işim düşüyor ve bir ihtiyacımın giderilmesini istiyorum.
Bana hissetirilmediği zannedilen soru şu:
-Bu kardeş bizden mi değil mi? Hem kardeş diyor, hem Bizden mi diye soruyor. Efendimiz (s.a.v.) e ümmet olmam yetmiyor mu?
Artık zihnimizdeki kasırgalara son verelim ve kardeşliği yaşayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.