Firavun mu yoksa Zülkarneyn mi?
Mısırda Cumhurbaşkanı Mürsinin almış olduğu kararlardan sonra devrim cenahlarında büyük bir ayrışma ve kapışma gözleniyor. Devrim dalgasına binen darbeciler Mürsinin kararlarını geri aldırmaya ve eski düzeni yeni bir vetire içinde yaşatmaya çalışıyorlar. Bu ayrışmanın bir tarafında Müslüman Kardeşler ve İslamcılar var.
Diğer tarafında ise zoraki olarak devrim dalgasına binen darbeciler var. Bunlar her sınıf ve cinsten. Ortak kaygıları İslami değerlerinin hakim olması. Bunu engellemeye çalışıyorlar. Kısaca devrime inanan İslamcılarla darbeye inanan eski düzenin kalıntıları arasında kılıçlar çekildi. Bu saflaşma ve ayrışmada Müslüman Kardeşler Genel Mürşidi Muhammed Bedii şaka ile karışık bir biçimde Mürsi için Zülkarneyn yakıştırmasında bulundu. Muhammed Bediinin Zülkarneyn yakıştırmasını alaya ve istihzaya alan epeyce bir kesim var. Bununla birlikte kimin adamı olduğunu pek belli olmayan ama Mısırın ve Mısırlıların ve İslam dünyasının adamı olmadığı açık olan Muhammed Ali Baradey bu olaylarda gerçek yüzünü gösterdi. Mürsi için firavun tabirini kullandı. Fatih Altaylı nadir anlarından birinde ihkak-ı hakta bulundu ve Mürsi şimdilik haklı diye yazdı. Gerçekten de durumu parlak bir biçimde özetliyor. Kendi vurgularımızla birlikte yazısının bazı bölümleri şöyle: Mısır Cumhurbaşkanı Mürsiye firavun yakıştırması yapanlar pek de haklı değiller. Çünkü bunların hatırlamadığı, Mısırda bir devrim olduğudur. Kansız çatışmasız da olsa Mısırda bir devrim oldu. Evet, yeni rejim ve Başkanı Mürsi Mısırın geçmişine sahip çıktı ama Mısırda bir değişim yaşanacağını da söylediler. Mürsi şimdi Anayasa Mahkemesinin yetkilerini yeni anayasa yazılıncaya kadar askıya alınca sanki (kıyamet koptu) yeni bir Mübarek gelmiş gibi bir algı oluşturuluyor. Ama işin aslı bu değil.
¥
Altaylı şöyle devam ediyor: Mürsinin yapmaya çalıştığı, yeni rejimin üzerindeki her türlü vesayeti ve eski rejim artıklarının devrimi sekteye uğratma ihtimalini ortadan kaldırmak. Yeni bir ülke teşkil etmek için yola çıkan Mürsinin tamamı Mübarek tarafından atanmış ve çok bol yetkilerle donatılmış bir Anayasa Mahkemesinin kendisini ve yeni rejimi engellemesini kabul etmesi beklenemezdi zaten. Bu yüzden Mürsiye yeni firavun yakıştırması yapmak doğru değil. Ama yeni anayasa yazıldıktan sonra bu pozisyonunu korumak isterse o ayrı
Eski rejimin adamları daha ziyade, devlet organları içinde yargıda kümelenmiş bulunuyorlar ve Mürsi ve yeni rejime eski siperlerinden ateş açıyorlar. Dolayısıyla eski cephenin siperlerini de dağıtmak gerekiyor. Mürsi Anayasa Mahkemesine önleyici bir darbe indirmiştir. Bunu Neoconların önleyici darbesine benzetmek ise doğru değil. Mübarekin kalıntısı bürokrasi ve Jüritokrasi darbe atmak isterken darbe yemiştir. Anayasa Mahkemesi, Müslüman Kardeşler ağırlıklı olan Şura Meclisini dağıtmak, yeni anayasayı hazırlamakla görevli Kurucu Cemiyeti ve Mürsinin kararlarını ve Tamamlayıcı Anayasasını feshetmek istemiştir. Mürsiyi istihvaz yani bütün yetkileri kendinde toplamakla suçlayanlar onun bütün yetkilerini budamak istiyorlar. Mürsi de yetkilerini korumak ve konsolide etmek isteyince kendisini diktatör ve firavun ilan ediyorlar.
¥
Yargı erki direniyor. Hatta saldırıyor. Adeta Muhammed Mürsi Mısırda bir 28 Şubat süreci ile karşı karşıya. Başsavcı Abdulmecid Mahmut görevinden alındı ve direndi. Vatikana elçi olarak atanmıştı. Yeni görev yerine gitmemişti. Şimdi de yine Mürsinin kendisini görevden alma yetkisinin bulunmadığını ve bu kararının idari bir karar olduğunu ve hiç mesabesinde bulunduğunu söylüyor. Ahmet Zend gibi nüfuzlu yargıçlar da onunla birlikte hareket ediyorlar. Kısaca Mübarekin kalıntıları jüritokratik bir sistem kurmak istiyorlar. Eski rejimden devreden şişman kediler ve güç merkezleri de onlarla birlikte hareket ediyor. Bunlardan birisi Kıpti İşadamı Necip Savires. Hem Partisi (Tekettül) hem de gazetelerini (al Misri el Yom) harekete geçiriyor. Saviresin otelleri de darbe ortamını hazırlamakla meşgul. Orduyu harekete geçmeye çağıran broşürler dağıtıyor. Savires yeni rejime dört koldan saldırıyor. Amerikan vatandaşı Ahmet Behçet Futuh da Savires ile aynı kulvarda hareket eden başka bir işadamı. Ala ve Cemal Mübarekin eski ortağı. Mürsinin yolsuzluğa karşı mücadele kampanyası da fazlasıyla kendilerini rahatsız ediyor. Benzerleri her yerde var. Tunuslu işadamı ve Bin Alinin sırdaşlarından kemal Latif de Tunusu karıştırmak isteyen eski dönemin şişman kedilerinden.
Yargıçlar, işadamlarına mümasil Mürsi karşısına nal toplayan siyasetçiler de bu yeni istemezük güruhunun ortakları. Hamdin Sabahi, Amr Musa ve Muhammed Baradey en azılıları arasında bulunuyor. Mısır basını Kadima Partisi eski Başkanı ve bal tuzağı eski casus Tzipi Livninin Amr Musayı avucunun içine aldığını ve Mürsiye karşı yönlendirdiğini yazıyor. İslami kesimler ise Muhammed Mürsinin arkasında kenetlenmiş bulunuyorlar. Hazım Ebu İsmail, Yusuf Karadavi, Abdullah Eşal ve Hafız Selame ve Selefiler Mürsiden dik durmasını istiyorlar. Bununla birlikte, Mürsi aleyhinde soğuk savaş devam ediyor. Muhammed Selim Avva gibi danışmanlarının diktatörlük eğiliminden sonra istifa ettiklerini söylüyor ve yazıyorlar. Halbuki, Avva kendisinin danışman olmadığı için istifasının da söz konusu olmadığını açıkladı. Mısırda son kapışmada darbecilerle bütünleşen liberal ve sol kesimler İslamcılara karşı birleşti. Lakin en üzücü olan Safinaz Kazımın kızı Nuvara Necmin Mürsinin bazı müstehcen siteleri kapatmasınıa karşı çıkarak aleyhte tutum takınması. Bazıları demek ki özgürlüğü, ibahiye yani sınırsız serbestlik olarak algılıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.