Kimler Niçin Yaptılar?
Evet, yukarıdan beri yazdık ve sonunda sorduk: Olacak şey midir bu Allah aşkına?!
Değildi ama neylersin ki oldu işte.
Her şey gözümüzün önünde oldu bitti. Kolay olmadı ama sonunda oldu işte.
Kimler, niçin, nasıl yaptılar bunu?
Aramızdan çıkan bazı insanlar, Müslüman olduklarını söyledikleri halde, her nedense Müslümanlığın gereğini bırakarak, bu kafirlerin sözlerine inandılar ve dinin devlet ve siyasetten uzaklaştırılması, toplumsal hayattan dışlanması gereğini söylediler. İşte bu büyük bir sorundur.
Bunlara fikir hayatımızda Batıcılar denmektedir. Arkalarına güçlü devletleri alarak Osmanlı yönetiminde söz sahibi oldular. Padişahlara bile yer yer kan kusturdular. İttihat ve Terakki hükümetleri ile Yahudiler, hıristiyanlar, dönmeler, laikler, ırkçılar söz sahibi oldular. Zavallılar kime maşa olduklarını bile bilmiyorlardı
Derken devleti yok yere savaşa sokarak mağlup ettiler ve koca Osmanlının parçalanmasına sebep oldular.
Bundan daha kötüsü, daha korkuncu da oldu. Ümmetin zayıf düştüğü bir zamanda Mustafa Kemal ve arkadaşları onların eksik bıraktıklarını tamamladılar. Yani Batılıların bu çağrısına kulak vererek onlara uydular. Uymakla da kalmayıp, bunu devlet yönetimine taşıdılar. Devlet ve millet yönetiminde Kuran-ı Kerîmin ayetlerini, hükümlerini, kanunlarını, helal ve haramını atarak, onun yerine İsviçreden, İtalyadan, Fransadan vs. kanunlar, ilkeler aldılar. Üstelik bütün Müslümanları da kendileri gibi olmaya zorladılar
Esas sorun şu; nasıl oldu da Müslümanlar'ın arasından İslam Şeriatını bırakıp da Batılıların sözünü tutarak onların şeriatını alan insanlar çıktı? Bunlar uzaydan gelmediler. Bu toplumun içinden çıktılar. Nasıl oldu da aramızdan böyle insanlar çıktılar?
Bu üzerinde durup düşünülmesi gereken çok büyük bir problemdir. Çünkü bu aynı zamanda dinden çıkma, irtidat etme sorunudur. Müslüman bir toplum için ise bu bir ölüm kalım meselesidir.
Evet, bu ülkede laik batıcılar, ırkçılar, pozitivist insanlar güç kuvvet kazanarak devleti ele geçirdiler ve düşüncelerini resmen ve cepren uyguladılar. Halkın kabul etmemesine rağmen, dayatarak, direterek, cezalandırarak, zorla da olsa uyguladılar.
Şimdi biz bundan daha büyük bir problemle karşı karşıyayız. O da halkın içinden büyük bir kesimin, özellikle de laik ve pozitivist Milli Eğitimin tezgahından geçenlerin zaman içinde onlara hak vermesi ve fikren onları benimseyip desteklemesidir. Bunun din açısından ne getirip ne götürdüğünü bilmeden batıcı laiklere destek vermesidir.
Şimdi bu ülkede var olan en büyük sorun işte budur. Diğer bütün sorunların anası da budur. Mustafa Kemal ve arkadaşları, İslam tarihinde hiç görülmemiş işte böyle bir durumu ilk defa Müslümanlara uygulamıştır. Onların çoğunun olanca muhalefetine rağmen resmen ve cepren uygulamıştır.
Altını tekrar çizelim, bu tarihte Müslümanlar arasında yaşanan bir ilktir. Daha önce iyi kötü çok idareci gelip geçmiştir ama İslam Şeriatını yönetiminden bütün bütün dışlayan ve onu halka dahi yasaklayan bir yönetici hiç çıkmamıştır.
Şimdi yaşadığımız bütün sorunların kaynağı burasıdır. Sorun sistem sorunudur. Çünkü bu vaziyet devlet ile milletin arasını açmıştır. Yöneticiler ile yönetilenleri çatışan güçler haline getirmiştir. Güçlülerin haklı çıkmak için derinde nice faili malum veya meçhul cinayetler işlemesine sebep olmuştur. Anarşinin, terörün ve siyasi, hukuki, idari, iktisadi, ahlaki bütün kaosun kaynağı işte bu durumdur.
Neden mi?
Çünkü millet dinden, yönetim laiklik ve batıcılıktan vaz geçmiyor.
Bakalım bu savaşın galibi kim olacaktır?