Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Eleştirdin mi yandın!

Eleştirdin mi yandın!

Tabular asrımızın mayın tarlası gibidir, bilmem hangi mezhepçinin, veya ırkçının tarlasından geçmeye kalkışırsan yandın. Tapulu araziyi işgal ediyormuşsun gibi topa tutarlar adamı...


3,5 atan İsrail’i görmüyor musunuz?

İşgal yağma yetmedi, şimdi de Filistin halkının vergilerine cebren el koydu...

İsrail canavarı kudurdu.

Ne var ki bu üç buçuğun karşısında susan İslam alemi var...

Bir fıkradır ama olsun benziyor.

Recep alkolü fazlaca kaçırınca yumruklar hem boşa gidiyormuş, hem de yerlere seriliyormuş.

Arkadaşı bağırmış:

“Ula Recep vursana neden yere düşüyorsun?”


“Vuracağum ama, görmüyor musun dik duramayorum..”

İslam alemi ne hikmetse bu üç buçuğun karşısında dik duramıyor... Petrol fazla geldi, yer altı zenginlikleriyle mal mülk saltanatı sarhoşluğunda yıkılıyoruz...


Ne işimiz var İsrail’de... Bağlantıları kurduk, ortak hedefleri projeleştirdik, uzlaştık, anlaştık. O yüzden zalim Esed diyenler zalim İsrail diyemiyor... Dese bağlantılar...

Buraya bir ünlem işareti koyun...

Geçen haftaki yazımda aşurenin aşırı gittiğinden bahsedeyim derken bazı kesimlerin hışmına uğradım, adeta aforoz edildim. “Sen bizim sütlacımıza nasıl karışırsın?”..

Kimsenin etine sütüne karışmak gibi bir niyetim yok, vurgulamak istediğimi anlayan anlamıştır. Yapmamız gereken işler varken neden nafilelere takılıp kalırız?

Zincirler az geliyor, bıçaklarla doğrayın vücutlarınızı desek miydik?..

Baksanıza, İslam alemi küfrün zulmüne karşı ortak tavır alacağı yerde oturmuş Hz. Hüseyin’in şahadetine yas tutuyor... Oysa ki O, şehit oldu, sen otur da kendi haline ağla.


Ebussut Efendi, Sultan Süleyman’ın sandığındaki fetvaları görünce öyle demişti:

“Süleyman, anladım ki sen ötelerde kendini kurtardın, bizim halimiz ne olacak?”

İşte o bakış... Nefsimize dönsek ve sorsak, bizim halimiz ne olacak?

Bu Suriye’nin, bu Mısır’ın, bu Gazze’nin, bu Afganistan’ın hali ne olacak?..


Adamlar her akşam gözümüzün içine baka baka Sultan Süleyman gibi bir şahsiyeti “Muhteşem Rezalet” adı altında seks sahnelerine konu ediyor da kimselerden çıt çıkmıyor.

Sanatmış, öyle sanatın içine etmek lazım...

Osmanlı sarayı sanki fuhuş yuvası...

Aslında oynanan oyun kendi yaşantıları.

Allahaşkına, bu kadınların hangisi Osmanlı kadınının tırnağı olabilir?

Şekilleri, tavırları hiç benziyor mu?

Alakası var mı?

Bir avuç kıblesiz tarihimize alenen küfrediyor...

RTÜK ortalarda yok, iktidar kış uykusunda, halkın adeta dili tutulmuş.

Yarın sabah “ey aleviler sizin ... “ diyerekten bir cümle kurmaya kalkış da gör, Kızılay gibi bir meydana kaç kişinin toplandığını...

Bu kesim tepkili ya, ben de helal olsun derim.

Ama şimdi tepkisizlere haram olsun diyorum...

Bekliyoruz mahallenin kabadayısı Başbakan konuşacak da gazımızı alacak.

Hani senin örgütlerin?

Hani senin ortak tavrın, tepkin?

Bu Mehdicikler ne yapar, ne yer ne içer?

Her şeyi iktidardan bekliyoruz... Son bir buçuk asırdır hürriyetlerin bu kadar serbest bırakıldığını ve de Türkiye’nin belli bir aşamaya geldiğini görmeyen göz arızalı demektir.

Hürriyet şüphesiz bir lütuf ama hakkını sen değil, liberaller veriyor...

Ne var ki senin bir talebin yok, sadece kurusundan suçlama...

İşte okulların çoğunda örtü serbest, kaç kişi örtünüyor?

Yani açılanlar gerisin geri örtündüler mi?

Başbakanın hanımı kapalı, diğeri vali oldum diye hanımını açıyor...

Kimse kimseyi kandırmasın, çoğunluk öyle istiyoruz, Allah(cc) da görür dağını verir fırtınasını... Bilemem, bir başka fırtına kapıda mı?...



Not: Bir önceki yazımda Hz İsa’nın(as) çarmıha gerilişini yanlış anlaşılmaya sebebiyet verecek şekilde ifade ettim. İsa peygamber görünüşte çarmıha gerildi ama Kur’an, “halbuki onu ne öldürdüler, ne çarmıha gerdiler” ayeti ile bizi uyarıyor, düzeltirim.

İkaz edenlere de teşekkür ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi