Geneleve Yedi Yıl teşvik Verilmiş!
Aşağıdaki haberi yayınlayan Radikal gazetesini ve muhabir Hacer Boyacıoğlu'nu tebrik ediyorum.
Konu: Aydın'da Organize Sanayi Bölgesinde bir genelev 7 yıl boyunca sanayi teşviki almış!.. Evet tam yedi yıl... Organize Sanayi Bölgesindeki işletmeler gibi genelev de elektriği ve suyu ucuza almış, Hazine teşviklerin keyfini sürmüş.
Aydınlı sanayiciler yıllardır bu çirkin teşviki durdurmak için mücadele vermişler.
Sanayicilerin girişimi netice vermiş, uzun çabalardan sonra genelevin OSB kapsamında olmadığı kararına varılmış. Lakin fizikî varlık olarak genelev, yine aynı yerde, sanayi bölgesinde, KDV'li ve gelir vergili seks hizmetlerine, kadın köleliği faaliyetlerine devam ediyormuş.
Genelev 7 yıl boyunca şu teşviklerden ve muafiyetlerden yararlanmış: Çevre temizlik vergisi ödememiş... Atık su bedeli ödememiş... Enerji giderinin yüzde 20'si hazineden ödenmiş... Sigorta priminin yüzde yüzü hazineden... Tevhid ve ifraz işlem harcı ödememiş...
Kadın hakları konusunda sözde pek hassas olan cazgır çağdaşlar ve laikler nedense yasal seks köleliğine hiç mi hiç seslerini çıkartmazlar.
Türkiye, devlet olarak uluslararası kadın hakları sözleşmelerine imza koymuş, kadınlara resmi fahişelik belgesi verip, yasal genelevlerde çalıştırmayacağına dair kesin taahhütte bulunmuştur. Maalesef uygulamada bu vaatlerini yerine getirmemektedir.
Şu anda ülkemizdeki yasal genelevler faaliyetlerine ve 'seks hizmetlerine' kolluk kuvvetlerinin himayesinde devam etmektedir. Bu seks köleliği kurumlarından toplanan KDV'ler ve diğer vergiler genel bütçeye katılmaktadır. Böylece beytülmale haram, uğursuz, necis, pis, iğrenç, çökertici gelir ilaveleri yapılmaktadır.
Sadece genelev paraları değil, laik sistem kumar paralarını da hazineye katmaktadır.
Laik rejimi samimi, doğru, dürüst, açık olmaya çağırıyorum.
Avrupa devletleri, Türkiye'ye baskı yaparak, yasal genelev uygulamasını protesto etmelidir.
Kadın hakları savunucuları İslam'a saldırmayı bıraksınlar da, kendi büyük ayıplarına baksınlar.
Yasal, KDV'li, korumalı genelevler devede kulaktır. Onların yanında belki de yüz misli sözde gizli, gerçekte çok açık ve göz yumulan genel ve yoğun bir fuhuş sektörü vardır.
Ceza kanunundan zina suçunun çıkartılması, fuhşu ve ahlaksızlığı dörtnala şaha kaldırmıştır.
Laikleri ve çağdaşları iğneleyip tenkid ettik... Ya Müslümanlara ve İslamcılara ne demeli?..
İslam dini 'haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır' diyor.
Ülkemizde on binlerce kadın, köleliklerin en ağırı ve iğrenci olan seks kölesi olarak çalıştırılmaktadır. Bu bataklığa düşenlerin pişman olma hakları ve şansları yoktur. Çeteler, mafyalar, Madam Manokyan'lar onlara bu hakkı tanımaz.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda harekete geçmelidir. Başkanlık, elbette benim üslubumla mücadele edemez ama mutlaka bir şeyler yapmalıdır.
Laik sistem kadın hakları hürriyetleri, haysiyeti konusunda samimi ise yasal seks köleliğine bir çare ve çözüm bulmalıdır.
Başörtüsü konusunda aslan kesilen laikçiler, Kemalistler, Dönmeler, Kriptolar, TC başlıklı fahişelik vesikaları karşısında niçin susuyorlar?
Resmî törenlerle genelevler patroniçesi Madam'a ödül verilmesini protesto etmeyenlerin, kadın hak ve haysiyetlerinden bahsetmeye hakları yoktur.
* (İkinci yazı)
Arap Câmiinde Sabah Namazı
Pazar sabahı namazı Perşembe Pazarı'ndaki Arap Camiinde kıldım. Bu cami, İstanbul'da benzeri olmayan bir mimarlık ve sanat abidesidir. Önünü binaların kapatması, denizden görülememesi büyük bir ayıp ve kayıptır. Keşke bu binalar yıkılsa, yerlerine yer altı çarşısı yapılsa ve Arap Camii denizden karşıdan bütün güzelliği ile görülebilse.
Camide çok az cemaat vardı, onların bir kısmı da başka mahallelerden gelen kimseler. Namazdan sonra muhterem imam efendiyi de alarak Fatih İskender Paşa camii karşısındaki lokantada çorba içtik, oradan Fatih Sultan Mehmed'in türbesi civarında bir kahvede çay...
Bermutad Kasımpaşa Dolapdere bitpazarına gittim. Birkaç parça eşya aldım, yağmur başlamıştı, pazarın tamamını gezemeden dönmek zorunda kaldım.
Arap Camii yakınlarda çok güzel restore edildi. Avluda camiin karşısında, mimarîsi berbat bir Kur'an kursu binası var. Başbakan görmüş, beğenmemiş, yıkılsın, mimarî haysiyeti olan yeni bir bina yapılsın demiş. Tebrikler...
Mihrabın sağ tarafında yerde yuvarlak büyük bir tepsi cesametinde berbat, ucuz bir saat duruyordu. İnşaallah duvara asarak o güzelim mabedi çirkinleştirmezler.
Avluda camiye bitişik, Tabiînden Mesleme Hazretleri'nin kabr-i şerifi bulunuyor. Eski Müslümanlar ne kadar gayretli ve himmetli imişler. Ta Medine'den kalkmışlar, cihad etmek için aylarca yolculuk yapmışlar, bin sıkıntı çekmişler... Biz zamane Müslümanları sabahleyin sıcak yataklarımızdan kalkıp, abdest alıp, giyinip, lüks otomobillerimizle sabah namazına gidemiyoruz. Sonra da biz Fatih Sultan Mehmet torunları edebiyatı yapıyoruz. Zehi gaflet!
Fatih'te çay içerken sohbet esnasında şu konu gündeme geldi: Acaba, hiç olmazsa haftada bir gün pazar sabahları çeşitli camiilerde cemaat toplayabilir miyiz?
Bu konuda bir güvenlik sıkıntısı olabilir mi?
Filan camide toplanalım desek 250 kişi gelse, bu kadar kalabalığa bir yerde çorba içiremeyiz, kahvaltı veremeyiz... Bendeniz küçük fakat çok güzel, çok faydalı broşürler bastırıp her gelene bir adet hediye edilmesini teklif ettim. Teklif etmek söylemek kolay da bunlar nasıl hazırlanacak?.. 16 sayfalık bir broşür imlâ, noktalama, üslup, bilgi bakımından en ufak bir noksanı bile kabul etmez. Böyle broşürler yazdırmak için bir Ahmed Cevdet Paşa bulmak gerekir.
Vakit ve fırsat bulabilirsem haddim olmayarak böyle dört broşür hazırlayacağım, biner adet basılacak, 4 renkli olacak, içlerinde son derece zarurî, lüzumlu, faydalı bilgiler yer alacak...
Hiç söylemeye lüzum yok, siyasetle ilgili bir harf bile yazılmayacak.
İster misiniz böyle broşürler hazırlansın, namazdan sonra dağıtırken birileri çıkıp yasaktır, cami kapısında broşür dağıtamazsınız desin.
Bu broşürlerinden birini eski Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmen hocaefendinin kitaplarından faydalı cümleler ve paragraflar alarak hazırlamak gerekir. Kendisi icazetli âlim, fakih ve dersiamdır. Mezhepsizlere, reformculara ve İslamcılara göre onun en büyük kusuru ehlisünnet mezhebinden olmasıdır.
Arap Camiinde müeddep bir genç gördüm, muhterem pederi ile birlikte namaza gelmiş. Üniversitede mühendislik tahsili yapıyormuş. Önce izin aldım, verdi, ben de sordum: 1928'den önceki bin yıllık yazımızla Türkçe okumak biliyor musunuz? Bilmiyormuş. Hemen öğrenmeye başlasanız iyi olur dedim.
O sabah dostlarımızdan bir zat, yanına genç kızını da alarak camiye gelmişti. Ortaokula, liseye, üniversiteye giden oğullarını da yanlarına alarak, Müslümanlar haftada hiç olmazsa bir gün sabah namazlarına gelmelidir. Lüks otomobillerine binerek... Onlarla namaza gidiş, bir tür mecazî mânada otomobilin zekatı sayılabilir