Papazın Müslüman Oluşu
Bulgaristan'da 20 yıl boyunca papazlık yapan Atanas Mihaylov Müslüman olmuş. Sofya müftüsü Mustafa Efendi geçtiğimiz 27 Kasım'da papazın Müslüman olup Abdullah adını aldığını cemaate tantana ile ilan etmiş. Bununla da kalmamış, müftülüğün internet sitesine eski Mihaylov'un yeni Abdullah'ın resmini koymuş, çoğunluktaki Hıristiyanları öfkelendirecek, rencide edecek, üzecek beyanlarda bulunmuş. Bunun üzerine Bulgar Ortodoks kilisesi tepki göstermiş, müftülüğün beyanlarının Hıristiyanlara hakaret içerdiğini iddia etmiş. Bu tepkiler üzerine müftülük geri adım atmış ama tansiyon yine düşmemiş. Muharrem ayı aşure gününde Vidin şehrinde bulunan Pazmantoğlu Camiinde Müslümanlar ile Hıristiyanlar 200 seneden beri toplanır, aşure yerlermiş, bu sene Hıristiyanlar bu aşure barışına katılmamışlar... Bu konudaki görüşlerimi arz ediyorum:
1. Bendeniz bir Müslüman olarak 20 yıllık papazın Müslüman olmasını memnuniyetle karşılarım... Bir Müslüman Hıristiyanlığı seçmiş olsaydı Hıristiyanlar sevinirlerdi.
2. Müftülüğün, papazın Müslüman oluşunu, Hıristiyan çoğunluğu üzecek ve rencide edecek şekilde, tantana ile ilan etmesi hatalıdır.
3. Bu hidayet hadisesi gizli tutulmalı idi. Gizli tutulamayacaksa, Hıristiyanları üzecek şekilde ilan edilmemeliydi.
4. İslamiyet hikmet dinidir. Böyle konularda hikmet ve siyaset-i islamiye neyi gerektiriyorsa öyle hareket edilmeli idi.
5. Resullullah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz zamanında Habeşistan hükümdarı Müslüman olmuş, lakin onun İslamı kabul ettiği ülkesinde gizli tutulmuştu çünkü halkı bunu kabul ve hazm edemezdi.
6. Bundan birkaç yıl önce Müslüman olan bir Fransız papazının bir yazısını tercüme ettirtip, 16 sayfalık bir broşür halinde yayınlamıştım. Müslüman olmuş ama bunu ilan etmemiş. Emekli olduktan sonra Fas'a göç etmiş ve orada açıklamış.
7. Merhum şeyh Muzaffer Ozak efendi hazretleri anlatırdı, 19'uncu asrın ortalarında Fener'deki bazı papazlar, zamanın kutbu Kuşadalı İbrahim Efendinin nazarı ve himmeti ile biiznillah Müslüman olmuşlar ama bu ihtidalarını ilan etmeyip, gündüzleri kiliseye, geceleri şeyhin meclisine devam ederlermiş. (Bir insan hem Müslüman, hem papaz olamaz. Bu anlattığım, istisnâî ve geçici bir durumdur...)
8. Müslümanlar azınlıkta oldukları ülkelerde, çoğunluğu rencide edecek söz söylemekten, iş yapmaktan geri durmalıdır.
Bulgaristan'da Yunanistan'da İslama, Osmanlılara, Türklere karşı düşmanlık vardır. Biz Müslümanlar elimizden geldiği kadar bu düşmanlığı azaltmaya çalışmalıyız.
Neler yapabiliriz? Kur'anı Kerimde Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) hadîslerinde İsa aleyhisselam, annesi Hazret-i Meryem hakkında çok güzel, çok övücü ayetler, ifadeler bulunmaktadır. Bu konuda Bulgarca ve Elen dili ile kitapçıklar yayınlanabilir. Hazreti İsa'ya iman etmek, onu sevmek, Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında bir köprüdür. Bu köprüden Müslümanlar Hıristiyanlık tarafına geçemezler ama Hıristiyanlar İslama geçebilir. Biz niçin Hıristiyanlığa geçemeyiz? Çünkü Müslümanlar bir tekini dışlamamak şartıyla BÜTÜN Peygamberlere (aleyhimüsselam) iman ederler; Hıristiyanlar son Peygamber Hazret-i Muhammed Mustafa'ya iman etmezler. Yahudiler de Hz. İsa'ya iman etmez.
Bulgaristan müftülüğü, öfkeli Hıristiyanları sakinleştirecek beyanlarda bulunmalıdır.
* (İkinci yazı)
Türkiye Müslümanlarının İslam eğitim sistemine ve Müslüman okullara çok büyük ihtiyacı vardır... Din dışı, dine karşı, laik, Kemalist, Dönme eğitimine ve okullarına ihtiyacı yoktur.
İslam okullarında hem İslam öğretilir, hem genel kültür verilir, hem de İslam ahlakı ve karakteri terbiyesi...
İslam okullarının birinci özelliği şudur: Yatılı okulsa beş vakitte, gündüzlü okulsa okulun eğitim verdiği saatlerde beş vakit namaz bütün öğrenciler, öğretmenler, idareciler, hizmetliler tarafından okul camiinde, okul imamının arkasında cemaatle kılınır (okulun güvenlik memurları, kapılardaki vazifeliler cemaate katılmazlar bilahare kılarlar...)
İkincisi: Anaokulundan lise son sınıfa kadar sabahları icazetli ulema ve fukaha tarafından bir saat din ve Kur'an dersi okutulur.
Üçüncüsü: Türkiye bir ehlisünnet ülkesi olduğu için din öğretimi, ahlak ve karakter terbiyesi ehlisünnete göre verilir. (Alevilere, Şiîlere kendi okullarını kurma hususunda hürriyet ve serbestlik verilir...)
İslam eğitiminin ve okullarının dördüncü özelliği, bu okulların gerek Türkiye içindeki, gerekse bütün dünyadaki okullardan üstün ve güçlü olmasıdır. Bu özellik sağlanamazsa emekler boşa gider.
Çok önemli bir husus: Türkiye İslam okullarında cemaatçilik, hizipçilik, tarikatçılık holiganlığı, militanlığı yapılamaz. Bu okullarda sadece ehlisünnet Müslümanı yetiştirilir... Bu okulların kapısından içeriye sekter zihniyetler ve fanatizmler giremez. Okulun müdürü Mevlevî olabilir, yardımcılarından biri Nakşî diğeri Risale-i Nur talebesi... İdareciler ve öğretmeler arasında farklılıklar olabilir ama sekt ve cemaat fanatizmi olamaz.
Bu eğitim sistemine Tevhid Eğitimi diyebiliriz. Bu okullarda yazılı, edebî zengin Türkçe mükemmel seviyede öğretilir.
Bu okullarda Arapça ve İngilizce, konuşup ve yazacak seviyede öğretilir.
Müslümanlar İslam eğitimi ve İslam okulları meselesini gündeme almalı, müzakere etmeli ve olumlu şekilde tartışmalıdır.
Bendeniz bir teklifle geliyorum. Bu teklifim, iyi niyetle incelenmelidir.
Tevhid'e karşı olan bugünkü Tevhid-i Tedrisat sistemi ile köy olmaz kasaba olmaz.
İslamî Tevhid eğitim sistemini kurup, Müslüman okulları açamazsak bizim için izzet, necat, şer'î hürriyet yoktur.
16.12.2012