İslam Hukukunun Genel Çerçevesi
İslâm inanç ve amelle ilgili hükümleri, yani ilke, yasa, kanun, emir ve yasakları içerir. İnanç ahkamı, akaid ve kelam ilmi içinde incelenir. Uygulamaya dönük amelî hükümler ise fıkıh kitaplarımızda üç başlık altında incelenir: “ibâdetler”, “muâmeleler” ve “ukûbât”. Bunları kısaca görmekte, İslam hakkında kapsamlı ve kuşatıcı bir bilgi ve şuur edinme için faydalar vardır.
A-İbâdetler:
Taharet, teyemmüm, mesh, hayız, nifas, necasetler, namaz, zekât, fıtır sadakası, oruç, itikâf, hac,
B-Muâmeleler:
Alış-verişler.
İkâle: Karşılıklı rıza ile akdi bozma.
Riba: Faiz konusu.
Selem: Para peşin misli mal veresiye satış
Sarf: Altın, gümüş ve döviz satışı
Rehin: Borca karşı teminat sayılan para veya eşya
Hacr: Kısıtlılık ve hükümleri.
İkrar: İtiraf ve iddiayı kabul etme.
İcâre: Kiralama işlamleri.
Şüfa: Önalım, öncelikli alımlar.
Şirket: İki veya daha fazla kişilerin emek veya sermayelerini birleştirerek kurdukları birlik.
Vekâlet: Hukuken birisini temsil etme ve işlerini yürütme.
Kefâlet: Kefil olma, birisinin borcunu ödemeye güvence ve söz verme.
Havale: Bir alacağı başkasına devretme
Sulh: Bir ihtilafı tarafların anlaşarak sona erdirmesi.
Hibe: Karşılıksız bağış.
Vakf: Bir malı Allah için toplum yararına terk ve tahsis etme.
Gasb: Zorla alma ve yağmalama hükümleri.
Vedîa: Emanet bırakılan şey
Âriyet: İğreti verilen
Lakît: Sokağa bırakılmış buluntu çocuk
Lukâta: Buluntu eşya.
Mefkud: Kayıp kişi
Ölü toprağın ihyası:
Me’zun: İzinli kılma:
Müzaraa: Ziraat ortakçılığı
Müsâkat: Bağ-bahçe ortaklığı
Nikâh: Evlenme hükümleri.
Talak: Boşanma hükümleri.
Ric’a: Boşandığı eşine dönme
İ’lâ: Eşine yaklaşmama yemini
Hul’: Bedel karşılığında boşanma
Zihar: Eşini bir yakınına benzetme yolu ile haram kılma
Lian: Zina ithamı ile yeminleşme
Nafaka: Temel ihtiyaçlarını karşıla sorumluluğu.
Hıdâne: Çocuğun bakım ve terbiyesi
İstilâd: Bir erkeğin, eşinden çocuk istemesi, çocuğun nesebinin belirlenmesi
C-Ukûbât:
Cezalar: Kanunları çiğneyenlere verilen ve uygulanan, para vermeden ölüme kadar giden yaptırım.
Diyetler: Öldürme ve yaralamalarda ödenen maddi değer. Kan veya organ bedeli.
Kasâme: Yeminleşme. Katili bilinmeyen bir ölünün bir yerde bulunması halinde o yerde oturan elli erkeğin yemine çekilmesi hükümleri.
Hadler: Şürb/İçki içene; Kazf/namuslu insana zina iftira edene ; Sirkat/ hırsızlık yapana verilen belli cezalar.
Avcılık ve hayvan kesimi.
Kurban.
Yeminler:
Dava: Hakkını aramak için devlet mahkemelerine başvurma.
Şehadet: Bir olay hakkında gördüğüne, bildiğine tanıklık yapma.
Kısmet: Malların paylaştırılıp bölüştürülmesi.
İkrah: Birisini istemediği bir işe korkutarak zorlama.
Siyer: Devletler hukuku.
Buğat: Yasal düzene başkaldıranlar.
Hazer ve ibâha: Sakıncalı ve mübah olan şeyler.
Vasiyetler: Ölüme bağlı olarak yapılan tek taraflı işlemler, tasarruflar.
Ferâiz: İslâm miras hukuku.
Günümüz İslâm hukuku araştırmalarında muamelat; medeni hukuku ve borçlar hukukunu kapsamaktadır. Bundan başka ahkam-ı sultaniyye veya siyaset-i şeriyye adı ile “anayasa, idare ve kısmen ceza hukuku”; siyer adı ile de “devletler umumi veya hususi hukuku” ile ilgili hükümler incelenmektedir. (*)
Bir başka ifadeyle yukarıda genel kapsamını yaptığımız İslam hukuku, günümüzdeki yaygın kullanımıyla “kamu hukuku, özel ve borçlar hukuku” olarak da işlenebilir. Nitekim Hayrettin Karaman, çağımızda laik hukukla yetişenlerin şeriatı anlamalarına kolaylık sağlaması için, “Mukayeseli İslam Hukuku” isimli eserinde bu yolu takip etmiştir.
Bu kavramlar İslam fıkıh ve hukukunun, bir başka deyişle Şeriatının konu başlıklarıdır. Ne anlama geldiklerini görüldüğü gibi kısaca yazdık, detaylarına girmedik. Çünkü ayrıntılara girmek, kısa bir fıkıh kitabı yazmak demektir. Oysa bizim amacımız bu değildir. Fakat bu vesile ile tahdis-i nimet kabilinden söyleyelim ki bizim bu konuda da yazılmış muhtasar bir kitabımız vardır ama henüz basılmamıştır. Dualarınız vesile olur da o da basılır inşallah. Her halükarda konuyla ilgilenecek olanlar bu bilgileri kitaplardan zaten öğrenmek zorundadır. Bizim buradaki söyleyeceğimiz bir şey varsa o da şudur.
Görülüyor ki fıkıh, bir başka ifadeyle İslam Hukuku, o meşhur adıyla şeriat, hayatın her alanını kapsamaktadır. Asla bir boşluk bırakmamaktadır. Bu yüzden başka bir hukuka ihtiyacı da yoktur. Öyleyse bir Müslüman için laiklik, inanç bazında bırakın kabul edilmeyi, asla düşünülemez bile. Çünkü onun hayatında laikliğin dolduracağı bir boşluk, bir gereklilik, bir ihtiyaç yoktur. Kaldı ki insan İslam Şeriatını bütünüyle atmadan ve İslam’ı inkar edip dinden çıkmadan asla laik olamaz. Onu attığı zaman da zaten Müslüman kalamaz.
Ancak İslam’ın bazı kanunlarını inkar etmeden, kalbinden onun İslamî olduğunu tasdik ettiği halde, mesela bir menfaat, dünyevî bir çıkar uğruna bile bile terketse, dinden çıkmaz. Fakat günahkar, asi, fasık bir Müslüman olur. Tıpkı haram olduğunu inkar etmeden içki içen, zina eden bir hayırsız Müslüman gibi. Bu gibiler derhal tövbe ederek bu günahtan kurtulmalıdırlar.
Maalesef bu asırda anlaşılmayan bir konu vardır, o da insan tamamen dinsiz, tanrı tanımaz olmadan laik olamaz.
(*)Hamdi Döndüren, “Delilleriyle İslam İlmihali, 2. Baskı, s. 811 de Fıkıh kitaplarımızın ilklerinden sayılan Kuduri’yi asıl alarak daha geniş bir tasnif yapmıştır. Aslında bütün fıkıh kitaplarının “içindekiler” fihristi aynı vazifeyi görür. Biz burada konuları biraz daha azaltarak verdik.