Basın sitelerine düşen haber aynen şöyle: ‘Öznur Çalık, Malatya Fikir Adamları Derneği’ni ziyaretinde yaptığı açıklamada, AK Parti hükümetleri döneminde eğitimden sağlık alanına, spordan sanata birçok alanda ülkeye önemli hizmetler yapıldığını belirtti. 10 yılda daha önce hayal bile edilemeyen projelerin gerçeğe dönüştüğünü vurgulayan Çalık, hizmetlerin yanı sıra darbelerle mücadele edildiğini, demokratikleşme konusunda önemli iyileştirmeler yaptığını söyledi.

Hafta içinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Malatya’yı gezdiğini anımsatan Çalık, ana muhalefet partisi liderinin Malatya’da oyların çoğunu alma hedefini rüya olarak nitelendirdi. Çalık, şöyle devam etti: “Kılıçdaroğlu diyor ki, ‘Malatya CHP’nin kalesiydi. Biz onu almaya geldik.’ Biz hiç kimsenin hayal kurma özgürlüğünü kısıtlayamayız. Onlar bol miktarda hayal, bol miktarda rüya görebilirler. Ama bu millet artık uyandı. Bu millet kimin ne için çalıştığını çok iyi biliyor. 40-50 yılın başında gelip de ‘Ya Malatyalılar nasılsınız-’ demekle bu iş olmuyor. Bu iş milletin kendi yoğurduğu hamurun neticesidir. Millet artık ne yaptığınıza bakıyor ve en iyi kimse ona destek veriyor. Allah’a hamdolsun, bugün anketlerde partimizin Malatya’daki oyu yüzde 70’lere dayanmış durumda.’’’

Ben sayın vekilin bundan sonraki açıklamalarını daha da önemsiyorum:

“BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINI KALDIRMAK
BOYNUMUZUN BORCU”

Üniversitelerde başörtüsü serbestisine de değinen Çalık, “Binlerce kere şükürler olsun, artık üniversitelerde kızlarımızın başörtüsüyle derse girmelerinin önündeki tüm engelleri kaldırmış vaziyetteyiz. Yeni YÖK Yasası çıkacak. İnanıyorum ki onunla da bu iş pekiştirilecek. Ama sadece üniversitede mi kızlarımız başörtüsüyle dolaşabilmeli- Hayır. Biz, ‘kadına şiddete hayır’ diyoruz. En önemli şiddetlerden bir tanesi, başını örten kadına ‘başını aç’ denmesidir. Bunun ortadan kaldırılması da bizim boynumuzun borcudur’’ diye konuştu.

Başı açık kadınlar hangi hakka sahipse başı örtülülerin de aynı hakka sahip olması gerektiğine vurgu yapan Çalık, ‘’Anadan doğduğumuz andan itibaren var olan hakları hiçbir insanın elimizden alma hakkı da haddi de yok. Kadın siyasette de ekonomide de belediyede de kamuda da Meclis’te de olmalı. Başı örtülü kadın da aynen her yerde olmalı. Demokrasinin gereği de budur. Benim seçme ve seçilme hürriyetim varsa, başı kapalı kardeşimin de bu hakka sahip olması gerekiyor. Bunun için yıllardır mücadele veriyoruz, vermeye devam edeceğiz.’’ ifadelerini kullandı.

Bugünkü demokratizasyon atmosferi ve o bağlamda gelişen Anayasa değişiklikleri kapsamında başörtüsü konusunda epeyidir bu denli açık ifadelerle konuşan, durumu izah eden ve belki de daha önemlisi ileriye dönük umut veren bir iktidar mensubu olmadı. Sayın Başbakanın haftasonu Şanlıurfa’da konu ile ilgili yaptığı açıklamalarla da birleştirince insanın aklına gelmiyor değil: başörtüsü yasağının kalkmasında yolun sonuna mı gelmekteyiz. Umarım öyledir. Her zaman ifade edildiği üzere, son on senede öyle veya böyle hemen hemen her alanda bir miktar açılım oldu. Başörtülü kadınlar listenin en sonunda beklemek mecburiyetinde kaldı. Kapatma davasının getirdiği öteleme meşrulaştırması ile başörtülüler boynu bükük şekilde bekledi de bekledi. Duamız odur ki bu özverili bekleyişleri yasağın tüm alanlarda kaldırılması ve bunun Anayasal güvence altına alınarak yapılması sağlansın. Biz başörtülü kadınlar olarak bizim sesimizi duyan var mı?