İnsan bilmediğine düşman olur
Okullar başta olmak üzere ihtiyaç duyulan her yerde mescitler açılması gerektiği ifade edilince bazıları bu taleplerden rahatsız olmuş.
Elbette herkesin bu taleplere destek vermesini beklemiyoruz, ama karşı çıkanların bir değil iki defa daha düşünmesini istemek de hakkımız.
Mescit açılmasını isteyenler bu taleplerini dile getirdiğinde başkalarına bir zarar vermiyorlar ki buna karşı çıkılsın? Meselâ, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinden bir kısım kişiler, fakültenin bir bölümünde açılması planlanan mescide karşı çıkmışlar. Öğretim Elemanları Derneği üyeleri ile bazı öğrenciler eylem yapmış, eyleme bazı öğretim üyeleri de destek vermiş.
Öğretim Elemanları Derneği üyeleri adına açıklama yapan temsilci, üniversitelerin aydınlanma ürünü olduğunu ve dinî yönetime karşı mücadele sembolü olduğunu iddia etmiş. Mescit açılmasına itiraz edenlerin temsilcisi, din toplumu oluşturulmak istendiğini ve bütün bölümlerin içerisine mescit açılacağını da ileri sürmüş. Yetmemiş, Tıp Fakültesinin temel bilimler binasında mescit yerine laboratuvarlar, kütüphaneler, bilgisayar salonları, bilimsel çalışmalar için toplantı salonları ve ilgili öğretim üyeleri odalarının bulunması gerektiğini de söylemiş ve özellikle temel bilimler binasına mescit açılmaya çalışılmasının üniversite kavramı ile çeliştiğini öne sürmüş. (http://www.bugun.com.tr, 27 Aralık 2012)
Mescit açılmasına itiraz ederken laboratuvarlar, kütüphaneler, bilgisayar salonları, bilimsel çalışmalar için toplantı salonları talep etmenin ne anlamı var? Yani mescit açılması laboratuvar, kütüphane veya bilgisayar salonu açılmasına mani mi? Biri diğerine engel mi olur? Mescit açılmasını isteyenler bu taleplerini dile getirir, laboratuvar açılmasını isteyenler de kendi taleplerini dillendirir. Mescit açılmasını isteyenler, Laboratuvarı kapatın, yine mescit açın mı dedi?
Mescit açılmasına itiraz edenlerin sözcüsü çok yanlış başka benzetmeler de yapıp şöyle demiş: Üniversite evrensel değerlerle eğitim verir ve bu değerler inanç sistemi gerekçe gösterilerek yok edilmez. Bir süre sonra birileri karşı cinsten hastalara bakmayacağını, ders saatlerinin namaz saatlerine göre ayarlanmasını isterse ya da öyle yapılmaya kalkılırsa ne olacak?
Hemen ifade edelim, hiçbir şey olmayacak! Bir defa mescit açılması herhangi bir üniversitenin evrensel değerlerden ayrılmasını icap ettirmez. Tam aksine gerçek anlamda bir evrensel değerden bahsedilmesi için okullara mescit açılması icap eder. Bilmiyor musunuz ki evrensel değerleri yaşattığını ilân ettiğiniz dünyanın en meşhur üniversitelerinde mescitler vardır. Olmasa bile talep edildiğinde hemen açılıyor ya da açılabilir. Peki, dünyaca meşhur üniversitelerde mescit açılması evrensel değerlerle çatışmıyorsa niçin Türkiyedeki üniversitelerde mescit açılmasına itiraz edilir? Sonra mescit açılması talebi ile bir süre sonra birilerinin karşı cinsten hastalara bakmayacağını ileri sürmek örtüşür mü?
Bütün bu itirazlar İslâmı doğru bir şekilde tanımamaktan kaynaklanıyor olsa gerek. Bilenler bilir, bilmeyenler müftülere sorsun: Fıkıh der ki: Bir tabip, doktorluk noktasında, bir nâmahremin en nâmahrem uzvuna bakar ve zaruret olduğu vakit ona gösterilir, hilâf-ı edep denilmez. Belki, edeb-i tıp öyle iktiza eder denilir. (Lemalar, On Birinci Lema, s. 59) O halde bu iddialar nereden çıkıyor? Hangi doktor böyle bir tavır sergilemiş? Sergilememesi icap eder, çünkü fıtrat dini olan İslâm bir doktorun doktorluk noktasında bir nâmahremin en nâmahrem uzvuna bakar diyor.
Mescit bahanesiyle dile getirilen itirazlar fıtrat dini olan İslâmı gereği gibi tanımamaktan kaynaklanıyor. Elbette bunun bir sorumlusu da doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ortaya koyamayan Müslümanlardır... O halde bunun için çalışalım ve doğru İslâmiyete lâyık olalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.