İçim kan ağlasa da; barış!
Bismillahirrahmanirrahıım
Allah’ın (cc) elçilikle şereflendirdiği Peygamber efendilerimiz, devrinin zalim krallarının zorla dikte ettikleri şirk ve küfür rejimlerini sohbetle, sözün gücüyle ve barışla yıkan kahramanlardır. Asrımızın müstekbirleri ise, en son ve sonsuza dek hükmü geçerli olacak İslâm nizamını yürürlükten kaldırarak, insanlığın barışına darbe vurmuş, milyonlarca insanın kanına girmiş hain ve katillerdir. Bu sebeple halkı Müslüman ülkelerde en büyük ihanet, cinayet ve en büyük terör saldırıları, İslâm dininin ilkelerine yapılmıştır.
“Kendinden yalan bir söz uydurup onu Allah’a isnat eden ve O’nun adına yalan uydurandan veya âyetlerini (emir ve yasaklarını) yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Doğrusu böyle yaparak günaha gömülüp giden kimseler kurtuluşa asla erişemeyeceklerdir” (Yunus Sûresi, 17) ilahi mesajlarının haber verdiği acı gerçek tam iki yüz yıldır yaşanmaktadır. İslâm’a isyan ülkelerinin başındaki kukla gardiyan lider ve yöneticiler eliyle bu ihanetler işlenmeye devam ediyor. Şiddet, baskı ve zulümlerine dini alet ederek fetvalarla destek veren bel’am tipli âlimler ise; “Allah’ın mescitlerinde Allah’ın adının anılmasını (İslâm düzeninin anlatılmasını) engelleyip oraların ıssız (cemaatsiz) ve harabe haline gelmesine çalışanlardan daha zalim kim olabilir?.. (Bakara Sûresi, 114)” ilahi ihtarının muhatabı olmaya devam ediyor.
Asırlarca tüm insanlığın huzuru ve barışı için İslâmî nöbetlerini şerefle tutan Osmanlı Cihan Devleti’ni çökerten, bu siyasi ve ilmi kadroların gaflet veya ihaneti değil miydi? Cihan Devleti’ni en zor şartlarda 33 yıl yönetmeyi başaran Cennet Mekân Sultan Abdulhamid (r.a)’in eline kelepçe takıp Selanik’e sürgüne mahkûm eden bu dönme ihanet şebekeleri değil miydi?
Milletimiz son vatan sathını düşmana çiğnetmemek için cephelerde savaşırken, milletin meclisinde çeşitli entrikalarla Osmanlı Devleti’ni ve Hilafet makamını yıkarak Müslümanları paramparça eden bu hainler değil miydi? Allah’ın yardımıyla kazanılan İstiklâl Savaşı’nın başarılı komutanlarını ödüllendireceğine, İstiklâl Mahkemeleri’nde yargılayıp idama mahkûm ettiren bu mason hainler değil miydi?
Osman Gazi’nin torunları son Osmanlı ailesini bir gecede zorla Fransa’ya gönderip orada dilenmeye mahkûm ettiren bu zalimler değil miydi?
Milletimiz cahil kalıp dininden uzaklaşsın diye bir gecede alfabemizin harflerini ve ticari, siyasi, sosyal ve medeni İslâm hukuk sistemini kaldıran ve âlimlerimizden on binlercesini darağaçlarında sallandıran bu zalimler değil miydi?
Bin yıl Bizans’ın yapamadığı ihanet dolu entrikaları başaranları putlaştırıp kahramanlaştıranlar, şimdi iktidarın tüm oyunları bozacak barış projesini sabote etmeye çalışıyorlar.
Çünkü onlar için milletimizin sivil, asker ve polis evlatlarının teröre kurban edilmesi bir kazançtır!
Ergenekon Terör Örgütü’nün kurucularından, dönme dedeleri Enver ve Talat paşaların Sarıkamış’ta tam yüz bin askerimizi donarak öldürtmeleriyle, Özel Harp Dairesi’ne bağlı PKK yoluyla Türk ve Kürt’ü birbirine düşman ederek öldürtenler arasında ne fark vardır?
Başbağlar’da masum insanları cami avlusunda şehit ettiren ve Sivas’ta Madımak Oteli’ni alçakça, şerefsizce ve hunharca yaktırtanlar da aynı ihanet şebekeleridir.
Merhum Özal’ın hayata geçirmek istediği bu af ve barış projesini malum derin odaklar, o ay yüzlerce askerimizi PKK’ya ihaleyle öldürterek sabote ettiler.
Şimdi Türkiyemizi yeniden maddi ve manevi sahada ayağa kaldırıp süper güç yapmak istiyorsak derhal barışı sağlamalıyız. Milyarlarca lirayı terörü önlemek için dağlara, ovalara saçıp savurmaktan vazgeçmeliyiz.
Tarih boyunca haçlı devletlerini güçlendirmek adına ülkemizi hep arkadan vurmuş İran, dün savaştığı PKK ile bugün kol kola girerek ülkemizi zafıylatmaya çalışmıyor mu? Bu oyunları bozmak isteyen iktidarın barış projesine destek vermek her vatanseverin en mühim vicdanî görevidir.
Ölçümüz, ilkemiz İslâm hukukuna göre; fertlere karşı işlenen gasp, tecavüz, hırsızlık, yaralama ve öldürme gibi şahsi suçlar asla af kapsamı içine sokulamaz. Onları affetmek sadece mazlum ve mağdur kişilerin yetkisindedir. Ama devlete karşı işlenen siyasi ve terör suçlarının ceza veya af yetkisi sadece devlete aittir. Güvenlik kuvvetlerimize karşı işlenen suçlar da, devlete karşı işlenen suçlar kapsamındadır. Devlet mekanizması, umumun menfaatini gözeterek karar verir; hapis cezası, idam cezası veya eğer daha büyük zararlara mani olacağı kanaati hasıl olursa şartlı bir “af” ilan ederek barışa bir fırsat tanımalıyız.
Nitekim o günkü Ergenekon’un Sultan Abdulhamid’i öldürmek makasadıyla makam arabasına koydurttuğu bombayla onlarca Osmanlı askerimizi şehid eden Ermeni teröristini, Koca Sultan affederek yıllarca ülkemiz adına Fransa’da istihbarat elemanı olarak kullanmayı başarmıştı.
İktidarımız ve muhalefetin içindeki akıl ve vicdan sahipleri ve sivil toplum örgütleri el ele vererek bu barış projesini süretle gerçekleştirmelidir. Zira şartlı salıvermeye dayanan siyasi bir af geciktirilirse, barış projesini sabote etmek isteyen ülkemizin iç ve dış düşmanlarının ekmeğine yağ sürülecektir.
Başta oyuna getirilerek cezaevlerinde yıllardır yatmakta olan “Hizbullah” ve “Madımak Oteli” olayıyla hiçbir ilgileri ve alakaları bulunmayan, Sivas davası mağduru mahkûm kardeşlerimiz olmak üzere şartlı bir af ilan edilmelidir. Silivri ve Sincan Cezaevi’ndeki ihtilâl ve darbe plancıları da dahil barışa katkıda bulunmak isteyen herkese, pişman olma fırsatı tanınmalıdır. Çünkü ülkemize ve milletimize karşı yapılan ihanetlerde koçluk kurban seçilen çetelerin ve tüm ihtilâllerin bir numarası, başpatronları hâlâ dışarıda ticaretlerine ve entrikalarına devam ediyorlar.
Bu yazıların sahibi kardeşiniz olarak bu siyonizmin içimizdeki maşası zalimlerin mağdurlarından biriyim. Tam yedi yıl ailemden uzak vatan hasretiyle hicreti tattırdılar. Nefis ve kinime uysaydım derhal asılmalarını isterdim. Ama bu güzel ülkeyi ve her şeye hayat veren İslâm nizamını canımdan çok sevdiğimden, içim kan ağlasa da şartlı salıvermeyle sağlanacak bir barışın basiret, feraset ve hikmete daha uygun olduğuna inanmaktayım.
Başbakan kardeşimizi basiret ve ferasetiyle başlattığı barış projesinden dolayı tebrik ediyorum. Allah (c.c) yanlış yaptırmasın. Zulme ve zalime alet ettirmesin. Barış yolunda hepimizin yar ve yardımcısı olsun.