Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Saldırı yabancı sayılmaz

Saldırı yabancı sayılmaz

 

Eski filmler...İttihatçılara bakın, mart kedisi gibi hem üste çıkarlar,  hem de Osmanlı’dan yana tavır koyanları İngiliz işbirlikçisi olarak suçlarlar...

 
Tarihi yöntem bu, yine de bu...
Şimdi de Kemalizmin arkasına sığınarak aynı yöntemi kullanan sözde bazı cemaatler var.
Nereden bildin, şuradan bildim.
Fethiye’de Vallabh Aghera adındaki bir İngiliz’in yabancılardan fakir çocuklar için topladığı 300 TL’yı Fethiye Belediye Başkanı’na takdim etmesini Akit gazetesi haber olarak yayınladı ya.
İşte al sana İngiliz işbirlikçiliği iftirası. 
Bu da yetmeyince bir başka iftira.
Habervaktim İngiltere gönüllü muhabiri İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in organize etmiş olduğu 8 bin kişilik Bahçe Partisine iştirak etmiş...
 Vay canına, gazeteci toplantıya iştirak etmiş de ne olmuş?
İngiliz mi olmuş, işbirlikçi mi olmuş?
Olmuş işte...
 
Bu haince iftiraları atan bombayı da çoktan atar.
Ayrıca bu yöntemde tarihi belgeler var önümüzde.
Sözde Mustafa Kemal’i İngilizler kıskaca alınca çürük bir tekne ile Samsun’a kadar kaçıp gizlenmek zorunda kalmış. Onlar kovaladılar o kaçtı!..
Ben demiyorum, resmi tarih öyle söylüyor.
Sonra ne görelim, külliyen yalan.
Çürük vapur da yalan, kaçmak da yalan.
İngiliz de yalan.
 
Elinde Ferman’ı Hümayun, cebinde milletin paraları, yanında aşçıları, yaverleri...
Dört dörtlük bir seyahat, bir görevlendirme...
Sultan Hamid iktidarda iken “şeriat isteriz”diye bağıran akılsızlar yok muydu?
İşte o akılsızların, şimdi de aynıları var.
Başında bere elinde tespih olduğu halde Kemalizm’in arkasına sığınmış bir şeyler çeviriyor.
 
Hem bunlar samimi Müslümansa Allah’a sığınmak yerine kula neden sığınırlar?
Açın köşe yazılarını bakın.
Ergenekoncuları göğe çıkarıyorlar.
Asker diyorlar.
Mustafa Kemal diyorlar.
İtalyan yapımı şapkayı eleştirdiği için darağacına çekilen şehit İskilipli Atıf Efendi’ye çamur atıyorlar. Bediüzzaman gibi bir şahsiyete dil uzatıyorlar. Merhum Erbakan Hocayı yeren yere çalıyorlar. İşte bunlar, bu gibiler...
Akit’e neden bomba atmasınlar?
Onun için dedim, bu tetikçiler yabancı değil.
Gözüm bunları bir yerden ısırıyor.
Velev ki arkalarında kimler var?
Topal Osman’ın arkasında kim vardı?
 
Topal Osman gibi bir tetikçiye önce Şükrü Bey ile Deli Halid’i öldürttüler, sonra sıra kendine geldi. Şimdi de aynı oyunlar... Muhalefeti görmüyor musunuz?
Sandıkta sonuç alamayınca yargıdan iktidara yükleniyor.
Barış olacak diye Silivri’ye koşuyorlar.
Senin görüştüğün terörist başı varsa, benim de darbecilerim var...
O nedenlerle “İktidar yargısı”, “Satılmış yargı”!
“Paket kararlar...”
“Kurgular...”
Bunlar yenilir yutulur cinsinden değil, ama olsun karalama, çamur at da tutmazsa izi kalır.
 
Şimdi de Adalet Mitinglerine soyunuyorlar.
Maksat, hakim ve savcılara gözdağı vermek... 
Akıllarınca Akit’i susturmak...
Danıştay cinayetinde katilin cebine yerleştirdiği Vakit gazetesi yalanı tutmadı, şimdi de karanlık senaryoların peşine düştüler. Müslümanı Müslümana kırdırtmak senaryosu. Siyonizmin kara peçeli oyunu...
Tutmaz, boşa kürek çekmeyin Akit de susmaz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi