Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Taşın altına elini koyanlar…

Taşın altına elini koyanlar…

 

Pazar günü sabah namazından sonra soğuk ve stresli Paris’te Louvre Müzesi’ndeki İslam Sanatları Sergisini görmeye giderken, elinde haritalarla gezen turistlerden başka Avrupa’nın dört bir yanından gelmiş, boynunda puşusu ile gruplar halinde gezen ‘genç Kürtler’i görmek şaşırtmadı beni.
 
 
Meş’um hadisenin, Başbakan Erdoğan’ın ‘ümit verici’ Afrika seyahati sonrası ve Fransa’nın ‘şeytanları kıskandıran’ Mali saldırısı öncesi Türkiye’nin bağrındaki hançerin ucuna biraz daha zehir akıtmak amaçlı olduğu aşikârdı. Bazı yetkililerin Paris seyahati öncesi bizi ikaz etmesi ve güvenlik tedbirlerinin fevkalade olması havayı fazlasıyla gergin hale getirmişti.
 
Bugün ve önümüzdeki günlerde Türkiye’nin gündemini çokça işgal edecek olan bu ‘gergin hava’, sıkı tedbir alınmazsa, bazı marazlı kesimleri şifa kabul etmez bir duruma dûçar edebilir. Daha da tehlikelisi zaten meseleye Fransız kalmayı tercih eden ancak sipariş üzere hareket edebilen kimi âkil adam ve kurumları da girdikleri siperlerine iyice sinmeye sevk edebilir. 
Maalesef, Türkiye’nin değil sadece, bölgenin en mühim meselesi olan ‘Kürt meselesi’ bazen popülist bazen gizli-aşikar ırkçı yaklaşımların esaretinde konuşuldu hep. Meseleye hakikaten nüfuz edebilecek, derdi de devayı da bilen gerçek dava adamları ise Hakk’ın ve halkın hatırını hakkıyla müdafaa ve muhafaza edemediler şimdiye kadar. Beklemeyi, havale etmeyi tercih ettiler çoğunlukla. 
 
Şimdi dindar kesimdeki Kürt meselesine karşı bu atalet ve çaresizlik durumunu şiddetlendiren bir başka bela daha var: ‘Liberal retorik.’ 
Jön Türkler marifetiyle ithal edilen Batı’nın batıl formüllerinin açtığı yaralar yetmiyormuş gibi şimdi de nevzuhur Liberal İslamcı Türkler İslamsız reçeteler yazdırarak jön Kürtleri ikna edeceklerini zannediyorlar! 
 
Bravo!   
 
Eskiden ve şimdi -açıktan olanından sarf-ı nazar- ‘gizli Türkçülük’ belasından çok çektik; şimdi ve yakın gelecekte de -açıkça icra edilenden sarf-ı nazar- liberal maskeli ‘gizli sekülerlik’ illetinden çok çekeceğiz anlaşılan!  
Dövünmektense tedbir alalım, kendi âkil adamlarımızı makul adımlar atmaları için teşvik edip cesaretlendirelim bari! 
 
Söylemesi kolay; zor olan taşın altına elini koymak.  
‘Kardeşlik edebiyatı’ diye damgalayarak İslami kaynaklı çözüm tekliflerini baştan masadan uzaklaştıran karanlık zihniyetler ne kadar tehlikeliyse, taşın altına elini koymadan, fedakârlık yapmadan hatta neredeyse gizli ırkçı veya gizli seküler iddiaların esaretiyle kardeşliği özde değil sözde benimsemek ve kardeşlik hukukuna riayet etmemek de en az onun kadar tehlikeli ve illetlidir. 
Kanın durması çok önemli ama silahların susması, kardeşlik hukukunun tesisi mükellefiyetini bu ülkenin insanının omzundan düşürmez! 
Akıntıya göre rol kesenlere, rüzgâra göre tavır geliştirenlere değil, gerçekten omurgalı, hakikaten âkil ve cesur adamlara ve taşın altına elini koyacak mihver şahsiyet ve müesseselere ihtiyaç var bugün.  
 
Çıkar mı dersiniz?    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi