Korkaklaştırılmış bir halk yığını
Türk halkını bu acıklı duruma düşürenler utansın..Kimler sokmuşsa sokmuş korku çemberine.. Bir türlü çıkamıyorlar ve çıkmaya da niyetleri yok..
Akademisyenlerdeki korkaklığı görünce tüylerim diken diken oluyor.
Eee, akademisyenler korkaksa, yargı mensupları da, askerler de, basın temsilcileri de korkaklaşır haliyle..
Benim kavgaya niyetim yok..
Sabredeceksiniz.. Tıpkı her baskıya, her zulme sabrettiğiniz gibi.. Tabii ben de iddialarımı isbatlayacağım..
Korkuların en yoğunu darbelerle geldi..
Darbecileri sevmeyenler bile “Aman başımıza bir kaza gelmesin” diye yalakalığı meslek edindiler..
Balçık misali methiyeler..
Kanı beş para etmez herifler hakkında akıl almaz övgüler ve çirkin şakşakçılıklar yapıldı..
Kimsenin daha önce adını bile duymadığı sıradan bir general darbe lideri yapıldı, bilahare Cumhurbaşkanı adayı oldu, halkımızın tamamına yakınından oy aldı..
Yalan mı bu iddia?
Cemal Ağa hakkında yazılan makaleler, şiirler, film senaryoları bir tsunami dalgası gibi her tarafı kaplamadı mı?
General Kenan Evren darbe yaptı, silahlar sustu, halk kan kustu ve sıra Cumhurbaşkanlığına geldi..
Zorbalık altında seçim yapıldı ve Kenan general ezici bir oy oranı ile Cumhurbaşkanı seçildi..
Anayasa'yı kökten bertaraf etti, kendi anayasasını kakaladı..
Sağcısı/solcusu, orta yolcusu çocuklarına önce Gürsel, sonra Kenan ismi vermediler mi?
Neden?
Tabii ki korku denilen hastalıktan dolayı..
Silahla-sopayla gelenler, ilkeler, umdeler adı altında psikolojik baskı mekanizmalarını Anayasa’ya, diğer kanunlara sokuşturdular..
Köprüler tutulmuştu..
Kahraman(!) halk, hepsini sineye çekti..
Mesut Yılmaz gibi bir kişi Başbakan atandığında ses çıkaran oldu mu?
Mühtedi bir dedenin ve ninenin torunu, kendi burnunu kırdırmak için uçakla Avrupa'ya giden Mesut bey, halkın değerlerine mutabık mı kaldı, ağır hakaretler mi dillendirdi?
Ah bir anlasak diyorum amma, hata bir başkasında odaklanacak..
Gelelim akademisyenlerimize:
YöK icat oldu, mertlik bozuldu..
Rektör olmak, dekan olmak için yerlere serilen akademisyenler tanıdık.
Adamlar atama yapacakların önünde halka gibi oluyorlardı..
Ve YöK adaleti ile A.Necdet Sezer adaleti birleşince, seçimde kaybedenler Köşk iradesiyle rektör oldular..
üniversite çevrelerine korku öyle sindi ki, hiçbir temizlik malzemesi o korkuyu silemez..
Prof. (A) % 90 oy aldı seçilemedi, Prof. (B) yüzde 4 oy aldı rektör seçilmedi mi?
Hadi normal sayalım..
Ya şimdi ne oldu?
Dün sadece % 4 oy alarak Köşk tarafından seçilen, ayrılıkçı ihtimama tabi tutulan zat, rektörlüğünü sürdürdü, yeni seçime geçildi, bu sefer de oyların % 70'ine yakınını almasın mı?
Ne oluyor lan yiğitler?.
Siz görev başındakilere bu derecede bendelik yapmaya utanmıyor musunuz? Dün beğendikleriniz ne hata yaptılar ki sallayıp attınız?
Rektör olmak kral olmak mıdır?
Kendi seçilme hakkı olmayan rektörlerin karılarını tercih etmenin mana ve önemi ne ola ki?
Böyle bir akademisyen topluluğundan Türkiye'ye hayır gelir mi?
Bence gelmez..
Baksanıza, binde 7 oy alabilen bir siyasi parti çevresinde toplanmış akademik kahramanlar.. O parti lideri ise müebbetten yargılanacak..
Kim inanır Y.Güngör özden'in, Vural Savaş'ın, Sabih Kanadoğlu'nun adaletine? Kim inanırsa, şahsiyetinden bir şeyler kaybetmez mi?
Ne diyordunuz?
------------------
çekindikleri bir zat pervasız konuşunca
Ya kafa salladılar, ya kulak salladılar.
Menfaatler cıvıyıp, paçalar tutuşunca
Ya Atatürk posteri, ya bayrak salladılar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.