Ahmet Türk

Ahmet Türk

İdris Naim Şahin

İdris Naim Şahin

 

Geçtiğimiz hafta hükümette sınırlı bir revizyona gidildi. Kabineden ayrılan dört isim içerisinde en çok İdris Naim Şahin değişikliği ses getirdi… 
 
İdris Naim Beyin bu kabine revizyonundan ve kendisi hakkında verilen karardan haber alış şekli “kardeşim bu memlekette revizyon işlerinin devlet adabına uygun bir usulü ve üslubu yok mu?” dedirten cinstendi… Düşünsenize bir memleketin bakanı hem de en önemli icracı bakanlıklarından birinin başındaki bakanı, eline kâğıt tutuşturulmak suretiyle görevinden alındığını öğreniyorsa burada ciddi bir sorun var demektir. Bakan Bey kendisi ile alakalı bir kararı, TV altyazılarından haber alan koruması aracılığı ile en son duyanlardan oluyor! Bu lakayt davranışın devlet terbiyesi, teamül ve ciddiyet ile münasebetini kuran varsa beri gelsin!
 
Bu önemsediğim ve hatta kınanmaya muhtaç işleyişi tenkit ettikten sonra konumuza devam edelim:
 
Bundan dört ay evvel hatırı sayılır bir iktidar partisi yöneticilerinden biriyle yaptığımız sohbette konu dönüp dolaşıp kabinede bir revizyon yapılacağı mevzusunda takılmıştı. Ak Partili bu üst düzey yönetici ağabeyimiz, İdris Naim Şahin’in bakanlık görevinden alınacağı hatta yerine Ömer Çelik'in getirileceğini kesin ve iddialı ifadeler kullanarak anlatmıştı. Güvenlikçi politikaları başarı ile uygulayan neticede arkasında “kendisini sevmeyen ve düşmanlık besleyen’ bir güruh biriktiren bir içişleri bakanının yerine olsa olsa konjonktürün mana ve ehemmiyetine münasip düşen birinin geleceği beklentisinden midir nedir bilinmez, iktidar partisi kulislerinde Ömer Çelik’in isminin geçmesini yadırgamamıştım…
 
Camianın önde gelen kozmopolitanlarından olan ve bir gerçeği ifade ediyormuş gibi gözükürken sanki başka bir gerçeği saklıyormuş intibaını uyandıran Ömer Çelik, Kültür ve Turizm Bakanlığına değil de İçişleri bakanlığına getirilseydi, bu değişiklik başka yorumlara muhtaç hale gelecekti! 
 
Neticede İdris Naim Şahin görevden alındı. Yerine Muammer Güler geld. Bu değişiklik yılın en büyük mukayese konusu olur mu bilmem. Lakin nice yaman dilbaz kalemşor ve laf ebeleri bu müşkülü çözmek için epeyi kalori harcayacaklar gibi!
İdris Naim Şahin’in iyi ve icracı bakan olduğu konusunda gönlüm mutmain... Lakin iyi bir bürokrat olmadığı konusunda aklıselim tenkit sahiplerinin tespitlerinde katıldığım çok husus var… Ama hakkında söylenen ve terbiye sınırlarını zorlayan kem kelam ve yazı sahibi kişilere karşı O’nu desteklemek vacip oldu!
 
Kimler neler demedi ki… Solcusu, PKK’cısı, Kürtçüsü, Kürtçülük modasına uyup kendilerine mevzi kazanmaya çalışan her devrin liboş ve dönekleri, liboşlukla arasında ince bir mesafe bırakan ama para ve makamı görünce geldiği yerleri unutan kozmopolit İslamcısı, akademik unvanlarını isimlerinden üç punto daha büyük yazdırılmasından haz duyabilenler… Kısaca ne kadar dünyayı kendi işgal ettiği alandan ibaret sayan varsa, hepsi zil takıp oynamaya başladı! 
 
Gaf kotasını zorladığına dair söylenenler ve bunları eğlence konusu yapmak, hayırlı hizmetlerini ortadan kaldırmaz... Zaten bu konuda birinciliği kimseye kaptırmaya niyeti olmayan Bülent Arınç'a ve mikrofonla ne kadar çok haşır neşir olursa gaf yapma ihtimali bir o kadar artan ‘açılımların efendisi’ Beşir Atalay'a ve Abdülkadir Aksu’ya gösterilen hoşgörü ve toleransın Sayın Şahin’e gösterilmemesi, aklı başında herkesi kıllandırmaya yetiyor!
 
Gidişini kutlayanlara bakarsanız kimin canını yaktığını iyi görebilirsiniz. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, İçişleri Bakanlığı’ndaki değişikliğe ilişkin, “İdris Naim Şahin bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felakettir, en büyük beladır, ondan kurtulduğumuz için de şükrediyoruz. Bir daha Allah İdris Naim Şahin’in yüzünü bize göstermesin” demiş… 
 
Hadi onların haklı sebepleri var: KCK en büyük darbeyi İdris Naim Şahin döneminde yedi. O KCK’ ya vurdukça meclisteki ve Medyadaki uzantıları kudurdu!  Bu bakımdan ağzından çıkan her söz 10'la çarpılıp olay haline getirilen İdris Naim Şahin'in kellesini istemeleri mantık dışı durmuyor.
 
Peki, bu kesimin keyfini anladıkta iktidar partisi içersisindeki fırsat bulduğunda etnik damarı kabaran bazı Truva atlarına neler oluyor?
 
Hatırlarsınız… İdris Naim Şahin 23 Mayıs 2012’de bir televizyon programında Uludere ile ilgili yaptığı açıklamalarda "PKK + kaçakçılık = Uludere” denklemini kurmuş, sınır karakollarına katırlar sırtında getirilen ağır silahlar ve yapılan saldırılarla ve onlarca askerimizin şehit edilişini hatırlatmıştır. Dolayısıyla filmin tamamına bakılmasına gerek olduğunu hatırlatarak, doğrudan suçluluk psikolojisine girilmemesi gerektiğini söylemişti. Hemen ertesi gün açılımcı yöneticilerden Hüseyin Çelik " Sayın Bakanın bu yaklaşımını ve üslubunu insani bulmuyoruz. Sayın Bakanın üslubunun ve yaklaşımının AK Parti hükümetine ve AK Parti'ye ait bir yaklaşım ve üslup olmadığı da ortadadır.'' diyerek aranan günah keçisinin kabine içerisinden bulunmasına katkı sağlamıştı!
Neticede Hüseyin Çelik'in bu açıklaması aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık cinsindendi… Şimdi Ak Parti Hüseyin Çelik 'e ve onun gibi düşünen vekillerine hak verse koskoca iç işleri bakanını hiçe saymış olacaktı; vermezse sözcüsünü… Anlayacağınız Hüseyin Çelik’in ince stratejisi neticesinde Hükümet kısa paslarla kendi kalesine bir gol atmıştı!
 
Hülasa,
 
İdris Naim Şahinin İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı 18 ay gibi kısa bir sürede, bir kısım güruhun aleyhinde kampanyalar düzenlemesine ve hedef tahtası haline getirmesine neden olan icraatları:
 
90’lı yıllara geri dönülüyor çığırtkanlıklara aldırmadan etnik fitnenin tuzağına düşerek mesafe alınamayacağı kararlılığıyla, terörün başının ezilmeden huzur ve barış gelmeyeceği gerçeğinin gereğini yapmaya çalışmıştır…
 
Gündüz külahlı gece silahlı olan, PKK da dâhil olmak üzere bütün fraksiyonlarının üzerinde bir konumda olan ve sivil bir yapı gibi gösterilmeye çalışılan KCK'yla verilen mücadeleyi hız kaybetmeden ve suiistimal ettirmeden devam ettirmiş, başka Şemdinli vakalarının yaşanmasına mani olmuştur…
 
İstihbarat, takip, tespit ve elebaşlarını imha görevi yapacak, inisiyatif alabilecek, çok iyi yetiştirilmiş asker ve emniyet personelinden (özel harekat ve özel kuvvetler) müteşekkil, birimleri sahaya yani eşkıyanın karşına dikerek başarılı neticeler almıştır…
‘PKK, Kürt halkının meşru savunma örgütüdür’”imajını topluma enjekte etmeye çalışan, PKK öldürdükçe görmedim-duymadım moduna geçen, ama Mehmetçik eşkıyanın başını ezmeye başlayınca ortalığı ayağa kaldıran bazı yazar-çizer takımını resmen kudurtmuştur…
 
Tüm bu hizmetler, Türkiye’nin menfaati ve maslahatı adına hayırlı işler hanesine kaydolmuştur…
 
Bu kutlu topraklara ‘yalnızca bir ülke’ değil de  ‘vatan’ nazarıyla bakan her vatandaşımız gibi, kınayanların kınamasına aldırmadan, faydalı ve başarılı işlerde bulunanlardan razı ve hoşnut oluruz… 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Ahmet Türk Arşivi