Prof. Dr. Şaban Şimşek

Prof. Dr. Şaban Şimşek

“Ademin ademliği akıl, haya ve ilimledir”

“Ademin ademliği akıl, haya ve ilimledir”

 

Geçenlerde Samsun Tabip Odası Türkiye’deki tüm tabip odalarının katıldığı bir sempozyum düzenledi. Bu toplantıda benden de bir konuşma yapmamı istemişlerdi; konu meslek etiği idi.  Akabinde bir üniversite yine aynı konuda bir sunu talep etti. 
Son zamanlarda sıkça sözünü ettiğimiz ama hayatın akışı içerisinde, yine de çoğu zaman eksikliğini hissettiğimiz, “her insan için aynı, her meslek için ayrı” anlatılması gereken bir kavramdır etik. Konuyu, bir power-point sunumu olarak farklı bir yöntemle; hem sanki bir bilimsel makaleymiş gibi sistematik ve ciddi hem de yaşanılan gündelik olaylarmış gibi kolay anlaşılır ve eğlenceli bir dil, üslup, havayla işlemeye çalıştım. Çok ilgi gördü. Kısaltarak,  tabii burada fotoğrafları kullanma imkânımız yok, ilgi duyan okuyucularımla paylaşmak istedim. Bu aynı zamanda herhangi bir çalışmanın nasıl bilimsel bir temele oturtulabileceğine dair yönteme de  işaret etmektedir.
 
Amaç:
 
Tıp etiğinin ne olduğu ve nasıl anlaşılması gerektiğine dair canlı-yaşanmış örnekler sunarak, özellikle genç hekimlerimizin dikkatini çekmek ve bu vesileyle eğitim-öğretimde yeni bir sunu türünün tanıtımını yapmak. 
 
Giriş:
 
Yukarıdakiler “Giriş” olarak  kabul edilebilir.
 
Gereç ve Yöntem:
 
Konuya dair her türlü kıymetli söz, resim, enstantane, yaşanmış hayat ve diğer tecrübeleri özellikle bugünkü değerlerimize-değersizliklerimize, yaşadıklarımıza-yaşamadıklarımıza yansıtmak. Bunları muhatabına, zengin bir görsellik içerisinde, insanları sıkmadan hatta eğlendirerek sunmak ve böylece akıllarda kalabilmelerini ve vicdanlarda yer edebilmelerini sağlamak.
 
Bulgular:
 
Önce büyüklerin sözlerine kulak verelim: 
     - Aesculap:  
               Ahlaksızlara tıp öğretmeyin.
     - İbn-i Sina:   
               Ahlak ve faziletin esasları (Herkese ve her mesleğe, ŞŞ) iffet, şecaat, adalet, cömertlik, kanaat, sabır, kerem, yumuşaklık, yılmazlık, sadakat, vefa, utanma duygusu, sır saklama, sözünde durma, tevazudur.
     - Mazhar Osman: 
                Şöhreti, serveti huzur, şeref ve haysiyetinizle asla değiştirmeyin. Mevki ve ikbal için kimseye boyun eğmeyin. Namuslu, hür ve cesur olun ki bunun zevki ölçüsüzdür. Korkak olmayın, korkaklar ezilir, kendinizi asla ezdirmeyin ki kimse size acıma ihtiyacı duymasın. Sağlık, terbiye ve namus üç önemli kıymettir. Sağlık tabiatın mirası olabilir, geniş anlamda terbiye ise medeni cesaret kadar her kıymeti kapsar. Namus da hayat yolundaki benliğimizdir. 
      - Yunus: 
               Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep
               Dediler ilim geride, illa edep illa edep. 
 
      - Mesleki Ahlakın Doruğu: 
Van Bölge Tabip Odası Başkanıyım… Yıl sanırım 2002 idi. Şubat ayının ortalarındayız. Akşama doğru telefonum çaldı. Diğer uçta çocuk doktoru ağabeyimiz Dr.Daim Dirican vardı. 
- Aloo! Sayın Şimşek’le mi görüşüyorum?
- Evet buyurun!
- Sayın Hocam, ben Dr.Dirican. Nasılsınız?
- Sağ olun Daim abi, sağ olun. Ne hocası? Rica ederim!.. Siz nasılsınız?
- Çok teşekkür ederim.
- Emredin Daim abi.
- Estağfurullah efendim, bir şey arz edecektim de!..
- Lütfen Daim abi; arz ederim de ne demek? Bizi mahcup ediyorsunuz. Çekinmeyin lütfen!
- Sayın Başkanım, biliyorsunuz meslekte 50 yılını dolduranlara bir hatıra verilir. Bunu da efendim, daha çok meslek odaları yapıyor. Özür dilerim, yanlış anlamayın ama… 14 Mart Tıp Bayramı’nda…
- Yaa Daim abi, aşk olsun yani! Ne demek yanlış anlamak?! Asıl biz böyle bir şeyi fark edemediğimiz için özür dileriz. Derhâl ve en güzel şekilde… Başımız üstüne.
- Çok teşekkür ederim. Çok naziksiniz, lütfedersiniz. Ama küçük bir şey var!.. Yanlış anlaşılırım diye korkuyorum!
- Yahu Daim Abi, ne yanlış anlaşılacak Allah aşkına. Elli yıl hizmet etmiş bir büyüğümüze plaket vermek bizim için ancak şereftir. Kim ne diyebilir ki?
- Efendim, lütfen kusura bakmayın. Şunu arz etmek istiyorum ki… Hesapladım da benim 50 yılımı doldurmama, 14 Mart itibarıyla, 27 gün kalıyor. “Etik olmayan bir iş olur, yanlış yorumlayanlar çıkar” diye bir endişem var!.. Onu dile getirmek istiyorum.
- Hay Allah sizin iyiliğinizi versin!.. Hay Allah size ömürler versin Daim abi! Daha ne diyeyim!?..
 
Tartışma        
 
Metinde geçen ya da mesleğimizi icra ederken kullanılan tüm sözler, davranışlar, resimler vs. insanın kendi aklı ve vicdanında, toplum nezdinde, yasalar önünde tartışmaya açık: Evde, yolda, çarşıda, pazarda, muayenehanede, hastanede, üniversitede, adliyede, Bakanlar kurulunda, TBMM’de… Ve tüm dünyada. 
Hepsinde çıkacak sonuç: “Her mesleğin ahlaki kuralları olmalı.” Bu çerçevede, kendi kutsallarımızı da dikkate alarak ki kendi kutsalını içselleştirmeyen bir ahlak ya da meslek etiği olamaz, bazı şeyler söyleyelim. Mesela; 
- Doktor din ayırımı yapamaz…   (Bir Kilise fotoğrafı…) İnanılması imkânsız ama maalesef gerçek!..     Bu fotoğraf Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ın 70 km doğusundaki Sedlec Kasabası’nda Müslüman kemiklerinden yapılmış bir kilisenin içi. 1218 yılında dönemin papası, Haçlı Savaşlarında öldürülen Müslümanların kemiklerinden kilise yaptırılmasını emretmiş ve 40.000 Müslüman’ın kemikleri toplanarak bu kutsal emir(!) yerine getirilmiştir.
Yani??? Yanisi şu: Zamanın Papası böyle yaptı diye biz o inancın sahiplerine asla diğer hastalarımızdan farklı davranamayız. 
- Doktor ırk-renk ayırımı da yapamaz… (Bir fotoğraf… Önde siyahi kız ve babası, arkalarında ve yanlarında beyaz öğrenciler) ABD'de sadece beyaz öğrencilerin devam ettiği Harry Harding Lisesi'ne kabul edilen ilk siyahi öğrenci olan Dorothy Counts'nin okuldaki ilk günü. Beyaz öğrenciler arkasından tavşankulağı filan göstererek alay ediyor, ona eğlenilecek bir maymun gözüyle bakıyorlar!..  Dorothy, bu tacizlere ancak dört gün dayanabildi ve okulu terk etti. Sonraları benzer zulümler daha da ileri götürüldü… Mesela 28 Ağustos 1963’de yaptığı tarihi konuşmasında "I have a dream”  (Bir hayalim var) diyen, aslında sıradan bir zenci olarak doğup sonradan lider olan siyahi insan Martin Luther King siyasi bir suikast sonucu öldürüldü.  Ancak bu cinayetin zulmü yapanlara hiç de bir faydası olmadı. Onu öldürenler, tetikçi ve arkasındakiler, şimdi ne yapıyor bilemiyoruz ama onun gibi sıradan bir zenci olarak doğan Barak Hüseyin Obama şimdi ABD’nin başkanı!!! Üstelik ikinci dönem!
Yani??? Yanisi şu: Irkçılığın, ayırımcılığın yapana hiçbir şekilde hiçbir faydası olmadı şimdiye kadar. Bundan böyle de olmayacak. Hiç kimse hele hele bir doktor asla böyle davranışlar içinde olamaz. 
- Doktor cins ayırımı da yapamaz…  Laf aramızda ama… Güzellere (genellikle elde olmayan sebeplerle!) daha çok ilgi gösterilse de bu böyle! Mesela, ateşi olan bir kadın hastaya; yaşlı ise sadece “dilini çıkar”, genç ve güzel ise “soyunun lütfen” denmez!
- Doktor espri niyetiyle de olsa…   
“Habib aşığa cevr etmese habip olmaz
Tabip nicesini öldürmese tabip olmaz” 
diyemez.
- Eğer mesleğiniz için; 
             “Kapıyı çalan kimdir, aç bakam gelen kimdir,
Yarem derine düştü, belki gelen hekimdir.”
Ya da;
“Diyorlar ki dünya fani alır da götürür yâri
  Hasta oldum doktor hani bir vefalı yârim de yok.” 
gibi türküler yakıyorsa milletiniz, hiç şüpheniz olmasın, etik değerlerinizi korumuş demeksinizdir.
Peki ya durum öyle değilse…? Etik değerlerinizi koruyamamışsanız?.. O zaman “Mesleki Tükenmişlik Sendromu”  yaşamanız kaçınılmazdır. 
Peki, o zaman, -hiç olmazsa- ne yapalım?.. ,
Mesela;  Shakespeare’e kulak verelim: Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimseden bir şey ummam; beklentiler daima yaralar. Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Ya da daha içinize işleyen bir söz isterseniz,  Mevlana’ya: Ben dostlarımı ne kalbimle, ne de aklımla severim. Olur ya… Kalp durur, akıl unutur. Ben dostlarımı, ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur… (Tabii burada “ruh” yerine “meslek” kelimesini kullanmak gerekiyor)
 
Sonuç-Conclusion (kıssadan Hisse):
Bu konu üzerinde daha geniş araştırmalar yapmak gerekiyor. Bu çalışmamızdan edinilecek ders, bir cümle ile; “Ademim ademliği Akıl, haya ve ilimledir” (Hacı Bektaşi Veli) diye düşünmekteyiz.
   
                                      
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Şaban Şimşek Arşivi