Dost 2013 İslam’a Hizmet Ödülleri
İnsanın insanla, insanın tüm kainatla kaynaşabilmesi için, yerine ikame edilebilecek başka bir ifade bulunamayan “dost” sözcüğünü çok seviyorum.
Dost ve dostluğun şekli, tarifi, başı sonu, altı üstü, azı çoğu, gecesi gündüzü, fakiri, zengini, büyüğü küçüğü olmaz.
Dostluk, nice özellikleri yanında elbet sınırsız da değildir. İki konuda iki kesime sınır koyar.
Birisi “zalimliktir” ve “zalimlerdir.” Diğeri “cahilliktir” ve “cehaletinde ısrar edenlerdir.” Bunların ikisini zehir kabul eder ve dostluğun bu zehire yaklaşmamasını ister.
Dost kişiler derler ki; “Sözünü süzde söyle, dokunmasın zülfü yare.” Yazarken aklıma geldi, bir konuya açıklık getireyim.
“Cahilden” kastedilen; “sözüyle, özüyle ve hal diliyle zalimleri aratmayan, fitne, fesat, riya ve ikiyüzlülükte ısrar eden ve sürekli nifak halinde olan kişi ve kişilerdir.”
¥
Sözün hakikisini Hakk kitabımız söylesin.
-“Kişi dostunun dini üzeredir. Öyle ise her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Kütübi Sitte 10/238)
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
-“Size yemin ediyorlar ki kendilerinden râzı olasınız. Siz onlardan râzı olsanız bile Allah, fâsık topluluktan râzı olmaz.” (Tevbe, 96)
Rasûlullah (s.a.v) buyurdular:
-“Onlarla (münafıklarla) oturmayın ve konuşmayın!” (Süyûtî, ed-Dürru’l-mensûr, IV, 266)
¥
Öyle bir zaman diliminde yaşıyoruz ki, insanımız kelimeler üzerinde buz pateni yapıyor ve “hayret” kelimesine bile “hayret ettiren” anlamlar çıkarabiliyor.
Buyurun işte dostluk üzerine birkaç satır yazayım dedim, mevzu aldı başını gitti. Neyse konuya döneyim.
Hafta sonu İstanbul’da güzel bir ödül töreni vardı.
Cenan Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı, Türk Kadınları Kültür Dreneği İstanbul Şubesi ve Altay Kültür ve Sanat Eğitim Vakfı’nın organizesinde; “Dost 2013 İslam’a Hizmet Ödülleri” verildi.
Mevlid Kandili münasebetiyle verilen bu ödülün ana temasını; “Çihar Yâr-ı Güzin, Dört Halife” Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali (r.a.) efendilerimiz oluşturdu.
Ödüllerden birisi Türkiye’den diğeri de yurtdışından iki dosta verildi.
¥
Türkiye’den ödül; bütün hücreleriyle Allah’a, Kur’an’a ve Efendimize dost olan, bu dostluğunu hem yaşayarak hem yazarak hem söyleyerek; bıkmadan, usanmadan, rızayı ilahiden başka bir kazanç gözetmeyen Prof. Dr. Yaşar Kandemir hocamıza verildi.
Yaşar hocamızı ne zaman görsem, şunu hep söylerim. “Allah’ım eğer Müslüman olunacaksa Yaşar Kandemir gibi olunmalıdır.”
Bir ahlak abidesi, bir edep abidesi, bir Peygamber (s.a.v.) aşığı. Daha söylenecek çok şey var lakin hocam bunları yazdığıma bile razı olmayacağı için kısa kesiyorum.
Bir diğer ödül ise Yurtdışından “First Muslims” adlı kitabı vesilesiyle Prof. Asma Afsaruddin’e verildi.
Sözün özü; “Allah’a dost olan, dostlarını seçmesini de bilir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.