İhlâsı nasıl koruyabiliriz? (2)
Çocuk, babasına sorar:
“Baba, yeryüzündeki bütün insanlar ölecek mi?”
“Tabiî ki ölecek yavrum!”
“Peki baba, ben de ölecek miyim?”
“İleride hepimizin kaçınılmaz sonu, ölümdür!”
“Baba, sen de ölecek misin?”
Hiddetle oğluna dönen baba söylenir:
“Ağzını hayra aç!”
Dünkü yazımızda ihlâsı muhazafa etmenin önemli vesilelerinden birinin “ölümü düşünmek” olduğunu ifade etmiştik.
Hz. Peygamber’in (asm) “Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz” buyurmasının bir hikmeti de budur.
* Ayrıca sosyal varlıklarız ve birlikte yaşamaktan zevk alırız. Bizi birbirimize kaynaştıran paylaşmak ve yardımlaşmaktır. Maddî menfaat ise, paylaşmayı ve yardımı kökünden keser. Bu da ihlâsı kıran manilerdendir.
* İnsanların aşırı ilgisini beklemek, şan şöhret damarı da ihlâsı mahveden ruhî bir hastalıktır. Hatta “gizli şirk” sayılır. Son derece âciz ve zayıf bir varlık olan insan kendisini firavun gibi güçlü sanır. Nefsi de, “rablık, ilâhlık” iddiasında bulunur.
* “Korku” da—eğer dozunu aşarsa—insanı riyaya/gösterişe/yapmacıklığa sokabilen ve dolayısıyla ihlası eriten, yiyip bitiren sebeplerdendir.
* “Tamah” denen, şiddetli hırsla bir şeyi istemek, açgözlülük yüzünden gelecek zararlar ile de ihlâs kırılır.1 Yani bir şeyi elde etmek için Allah’tan bekleyip O sonsuz güce dayanarak işe sarılma yerine, geçici ve aldatıcı makam-mevki sahiplerine sarılarak dalkavukluk yapılır. Bu da mânevî dilencilik kapısını açar ve ihlası kırar.
* Hırs: Enaniyet ve gurur, hayatımızı mahveden iki dehşetli olumsuz haslet olduklarından ihlâsı kıran unsurların başında gelir.2 Hırs, “bir şeyi ölesiye, kuralları çiğneyerek istemek, elde etmeye çalışmak”tır. İhlâs pozitif bir haslet olduğundan, bulunduğu yerde, negatif özellikler barınamaz. Hırs, tamah ve riyanın yaptırmayacağı pespayelik/dalkavukluk, çevirtmeyeceği dolap yoktur.
Şu halde, gerçek insânî özellikler kazanmanın ve gerçek bir güç kaynağı elde etmenin yolu, ihlâstan geçer. Manevî ilgi de ihlâs üzerine gelir. (Çünkü ihlâsın bir cazibe gücü vardır; teveccühleri de çeker.) Eğer bilerek bu ihlas kırılırsa, teveccüh edenlerin manevî tokatları zaten peşindir.
Dipnotlar: 1- Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, s. 389. 2- Nursî, age., s. 150.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.