Eski CHP’den milliyetçilik, ırkçılık ve faşizm çeşitlemeleri (2)
Bundan önceki yazımda, eski CHP’yi yönetenlerin faşizm ve ırkçılıkla ne kadar içli-dışlı olduklarını görmüştük…
İtalya’nın Faşist diktatörü Mussolini’yi heyet halinde ziyarete gitmiş ve dönüşlerinde övgü yağdırmışlardı…
CHP’nin yayın organı pozisyonunda bulunan Cumhuriyet gazetesinin sahibi ve başyazarı, aynı zamanda Muğla Mebusu Yunus Nadi’nin “Başlı başına bir tarih” başlıklı yazısı tam bir ibret vesikasıdır. Şöyle diyor:
“Türkiye’de biz umumî harp neticesinde tasfiye olunan Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazından yepyeni ve tamamen asrî inkılâpçı ve milliyetçi bir Türk milleti çıkarırken, İtalya da İtalyan milletini asrın en mütekâmil bir cemiyeti haline yükselten Faşizmin gittikçe artan takdirlerine ve muhabbetlerine mazhar olmaktan kuvvet buluyordu.
“…
Hakikat şu idi ki, evvel ve ahir hakka riayet şeklinde Türk dostluğunu tutan İtalyan milleti idi ve Faşizm idaresi İtalyan milletinin en hakikî hüviyeti ile tebarüz ettiği bir rejim idi… Bu hususta Yeni İtalya’nın Başbuğu M. Musolini’nin hissesi büyüktür.” Faşizmin babası ve devlet çapında ilk uygulayıcısı olan İtalyan diktatör Mussolini’yi seven eski CHP’nin ideologları, yöneticileri, bakanları ve milletvekilleri, Nazizm’in kanlı mimari Hitler’i sevmez olurlar mı hiç?.. Onu da çok sevdiler.
O kadar ki, CHP, Hitler’in ellinci doğum gününü kutlamak için Türkiye’den Berlin’e özel bir heyet gönderdi. Cumhuriyet gazetesinde yazılanlara bakılırsa, Orgeneral Ali Fuat Cebesoy başkanlığında Asım Gündüz, Yunus Nadi ve Falih Rıfkı Atay’dan oluşan “CHP heyeti”, Hitler tarafından “pek samimi bir şekilde” karşılandı. Falih Rıfkı Atay imzalı yazıda şöyle deniyor: “1939 de ellinci doğum yıldönümü töreninde bulunmak üzere Berlin’e gittiğimizde Tanrının bu dünyayı yaratmak için yedi gün uğraşmış olmasına (bu Müslüman inancı değil, Yahudi inancıdır. Y.B) bile gülecek kadar kibirli Hitler, bütün heyetleri bir büyük salonda kabul etmişti.
“Kendisi ortada yapayalnızdı. İkincisi Georing beş on adım, üçüncüsü Gobells de bu sonuncudan beş on adım geride durmuşlardı. Hitler Romanya heyetine reislik eden Dışişleri Bakanını, verdiği işi iyi yapmayan bir hususi kalem müdürü gibi paylıyordu. “Sıra bizim heyete geldi. Mavi gözlerinin bakışları yumuşak ve tatlı: ‘Atatürk bir millet bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi kendisini kurtaracak olan vasıtaları yaratacağını öğreten liderdir.
Onun birinci talebesi Mussolini, ikinci talebesi benim, demişti.” Bu sevginin karşılık bulduğunu, Mahmut Soydan’ın çıkardığı Milliyet gazetesinde yer alan bir beyanatta okuyoruz: “Alman Başvekili (Hitler kastediliyor) diyor ki: ‘Türkiye’de doğan ve parlayan yıldız bize takip edilecek yolu gösterdi. Gazi öyle bir şahsiyettir ki, ebediyen asrımızın en büyük adamlarının en ön safhında bulunacaktır. Bu mevki, tarihin ona verdiği bir haktır.” (Milliyet, 16 Temmuz 1933). Hitler kendisine, Türkiye’nin hayrete şayan gelişmesinden takdirle bahsetmiş ve “Faaliyet gayeleri aynı olan Büyük Türk milleti ile Alman milleti arasında sempati çok kuvvetlidir” demiş.
Mahmut Esat Bozkurt’dan: “Zamanımızın bir Alman tarihçisi gerek nasyonal sosyalizmin ve gerek faşizmin Mustafa Kemal rejiminin az çok değiştirilmiş birer şeklinden başka bir şey olmadıklarını söylüyor. Çok doğrudur. Çok doğru bir görüştür. Kemalizm otoriter bir demokrasidir ki, kökleri halktadır. Türk milleti bir piramide benzer. Tabanı halk, tepesi yine halktan gelen baştır ki, bizde buna şef denir. Şef otoritesini yine halktan alır. Demokrasi de bundan başka bir şey değildir.”
Hakikat şu idi ki, evvel ve ahir hakka riayet şeklinde Türk dostluğunu tutan İtalyan milleti idi ve Faşizm idaresi İtalyan milletinin en hakikî hüviyeti ile tebarüz ettiği bir rejim idi… Bu hususta Yeni İtalya’nın Başbuğu M. Musolini’nin hissesi büyüktür.” Faşizmin babası ve devlet çapında ilk uygulayıcısı olan İtalyan diktatör Mussolini’yi seven eski CHP’nin ideologları, yöneticileri, bakanları ve milletvekilleri, Nazizm’in kanlı mimari Hitler’i sevmez olurlar mı hiç?.. Onu da çok sevdiler.
O kadar ki, CHP, Hitler’in ellinci doğum gününü kutlamak için Türkiye’den Berlin’e özel bir heyet gönderdi. Cumhuriyet gazetesinde yazılanlara bakılırsa, Orgeneral Ali Fuat Cebesoy başkanlığında Asım Gündüz, Yunus Nadi ve Falih Rıfkı Atay’dan oluşan “CHP heyeti”, Hitler tarafından “pek samimi bir şekilde” karşılandı. Falih Rıfkı Atay imzalı yazıda şöyle deniyor: “1939 de ellinci doğum yıldönümü töreninde bulunmak üzere Berlin’e gittiğimizde Tanrının bu dünyayı yaratmak için yedi gün uğraşmış olmasına (bu Müslüman inancı değil, Yahudi inancıdır. Y.B) bile gülecek kadar kibirli Hitler, bütün heyetleri bir büyük salonda kabul etmişti.
“Kendisi ortada yapayalnızdı. İkincisi Georing beş on adım, üçüncüsü Gobells de bu sonuncudan beş on adım geride durmuşlardı. Hitler Romanya heyetine reislik eden Dışişleri Bakanını, verdiği işi iyi yapmayan bir hususi kalem müdürü gibi paylıyordu. “Sıra bizim heyete geldi. Mavi gözlerinin bakışları yumuşak ve tatlı: ‘Atatürk bir millet bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi kendisini kurtaracak olan vasıtaları yaratacağını öğreten liderdir.
Onun birinci talebesi Mussolini, ikinci talebesi benim, demişti.” Bu sevginin karşılık bulduğunu, Mahmut Soydan’ın çıkardığı Milliyet gazetesinde yer alan bir beyanatta okuyoruz: “Alman Başvekili (Hitler kastediliyor) diyor ki: ‘Türkiye’de doğan ve parlayan yıldız bize takip edilecek yolu gösterdi. Gazi öyle bir şahsiyettir ki, ebediyen asrımızın en büyük adamlarının en ön safhında bulunacaktır. Bu mevki, tarihin ona verdiği bir haktır.” (Milliyet, 16 Temmuz 1933). Hitler kendisine, Türkiye’nin hayrete şayan gelişmesinden takdirle bahsetmiş ve “Faaliyet gayeleri aynı olan Büyük Türk milleti ile Alman milleti arasında sempati çok kuvvetlidir” demiş.
Mahmut Esat Bozkurt’dan: “Zamanımızın bir Alman tarihçisi gerek nasyonal sosyalizmin ve gerek faşizmin Mustafa Kemal rejiminin az çok değiştirilmiş birer şeklinden başka bir şey olmadıklarını söylüyor. Çok doğrudur. Çok doğru bir görüştür. Kemalizm otoriter bir demokrasidir ki, kökleri halktadır. Türk milleti bir piramide benzer. Tabanı halk, tepesi yine halktan gelen baştır ki, bizde buna şef denir. Şef otoritesini yine halktan alır. Demokrasi de bundan başka bir şey değildir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.