Bu hafta kitap yerine sinema filmlerinden söz edeceğim. Milli sinemanın öncülerinden ve hâlâ milli sinema için çırpınan yönetmen Mesut Uçakan; “Sinema mı beni değiştirecek, ben mi sinemayı” derken, sinema sektöründe 30 yılını tamamladı.
Otuz yılın sonuna geldiğimizde sinema Mesut Uçakan’ın milli sinema adına “milli duruşunu” değiştiremedi. Mesut Uçakan da sebepleri kendisinden kaynaklanmayan nedenler yüzünden maalesef sinemada tam istediğini yapamadı.
Toplumumuzun tarihini, kültürünü, dilini, edebiyatını ve değer yargılarını karalayan filmlere karşı filmler yapıp, milletin sesi soluğu oldu. Yalnız kaldı, çaresiz kaldı, parasız kaldı ama bu duruşunu hiç bozmadı.
Mesut Uçakan sinemada bir “duruşun” adıdır. Fikir ve estetik planda 30 yıldır verdiği saf temiz bir mücadele ile büyük kitleleri etkilemiş, eserleriyle büyük yankılar uyandırmış, her türlü olumsuz şartlara direnen ender sanat adamlarından biridir.
“Milli sinema” tabirini ilk önce o söylemiştir. Sinemada millilik mücadelesi vermesi, kendisinin de yerli bir insan olmasından kaynaklanmaktadır. Bu memleketin sesinin, soluğunun, kültürünün, edebiyatının, şiirinin, sanatının, tarihinin emekçisi ve bekçisidir.
“Hepimiz sonsuz karelerden oluşan bir filmin içindeyiz” diyerek, sonu değil, sonsuzluğu özleyen, asıl gerçeklerin sonsuzlukta karşımıza çıkacağına inanan ve mümkün mertebe bunu filmlerinde anlatmaya çalışan Uçakan’ın; azmi, gayreti, düşüncesi, fikri, “sonsuzluktaki müjdelere” kavuşmaktan ibarettir.
İşte böyle bir insan, borçla, dertle, yarı aç, yarı tok bir şekilde sinemadaki “duruş” mücadelesini ısrarla sürdürmektedir. 30 yıldır verdiği mücadeleyi bilmeyen yoktur. Pek çok dostu, arkadaşı vardır. Her biri kendisini gördüğünde öve öve göklere çıkarır ve mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu söylemeyi de ihmal etmezler.
Lakin Uçakan, dostlarına, arkadaşlarına, tanıdıklarına ve daha doğrusu parası pulu olanlara ve sinema işine inananlara hitaben; “Haydi şu işin ucundan da siz tutun ve bu mücadeleyi birlikte yapalım” dediğinde, herkesin o kadar yoğun işi ve az vakti olduğu anlaşılır ki, mazeretlerin her biri gökteki yıldızların sayısını geçer.
Bu tecrübeleri yaklaşık 30 yıldır yaşayan ve binlerce defa hüsrana uğrayan Uçakan’ın mücadele azmi gerçekten takdire şayandır. Aynı kulvarda yürümek isteyen kimler gelip geçmemiştir ki, bu sinema sevdasından.
Pek çoğu sinemanın cazibesine kapılıp kayboldu, kiminin adı unutuldu, kimi bir iki filmle kaldı, kimi tamamen sinema dışına çıktı ve söylemleriyle eylemleri arasında dağlar kadar farklar oluştu ve direnemediler. Bu yük ateş çemberinde yürüyerek taşınır ancak.
Ama Mesut Uçakan’ın sinema adına “hizmetten” başka beklentisi olmadı. En yakın şahidi olarak bunu her fırsatta söylerim. Sinemadan para kazanamadığı gibi, evini, arabasını kaybetti, şimdi de borç harç içinde yüzerek mücadelesinde ısrar ediyor.
Bugün para bulsa yine sinema filmi çekecek ve elinde çok güzel projeler var fakat henüz Anka Kuşu’nun borçlarıyla uğraşıyor. Son çare olarak 10 filmden oluşan “Mesut Uçakan Sinema Filmler Seti” hazırlanarak satışa sunulmuş.
Filmleri pazarlayan Sinemajans yetkilileri şu bilgileri verdiler; “Setimiz, Mesut Uçakan’ın seçme 10 filminden oluşan 5’er filmlik iki paket halindedir. Dileyen setin her iki paketinden, dileyen ise eserlerden bir seçme yaparak 5 filmlik bir paketten talep edebilir.
Set, işadamlarına, resmi ve sivil toplum kuruluşlarına dönük özgün bir koleksiyon çalışması olarak toplu talepler gözetilerek hazırlanmıştır. Hem usta yönetmenimizin gerçekleştireceği yeni sinema filmine katkıda bulunmak, hem dostlarına ve arkadaşlarına klas bir hediye sunmak isteyen gönül adamlarımızın dikkatine sunulmuştur.
Sette şu filmler bulunuyor. “Anka Kuşu,” “Anne ve Leyla,” “İskilipli Atıf Hoca,” “Yalnız Değilsiniz 1,” “Yalnız Değilsiniz 2,” “Sevdaların ölümü,” “ölümsüz Karanfiller,” “çöküş,” “Gönül Dosta Gider,” “Sonsuz Karelerde Bir çığlık.”
Bilgi için: 0212- 361 72 45-46-47 / E-mail: [email protected]