M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Ayetleri Tahrif ve Kafadan Hüküm mü?

Ayetleri Tahrif ve Kafadan Hüküm mü?

 

“Eve Hapsedilen Dul Kadınlar” başlıklı yazımla ilgili bazı yorum ve mektuplar aldığımı belirtmiştim.
 
Bunlardan, Bakara/240’daki ayeti tahrif ettiğimi iddia eden bir okuyucuya cevap vermezsem hukukumuz ahirete kalır ki, bir mü’min kardeşim için buna rıza gösteremem!
Önce okuyucumuzun ne dediğine bakalım, yorumunda aynen şunları yazmış:
“Sayın yazar hanımların evlerinde 1 yıl iddet ile oturmaları gerektiğine dair ayeti yazmış lakin bunu bile tahrif etmiş ve açıklamamış..Bu ayeti kerimede belirtilen evde oturma emri baki kalarak iddet süresi 4 ay 10 güne indirilmiştir..Ayette,Yazarın iddia ettiği hanımların evlerinden çıkmasının engellenmemesi kısmının manası hanımların başka bir evde iddetinin geçirmek istemesi veya süresi bittiğinde artık zulmedilerek bekletilmemesine dair bir kısımdır..Maalesef yazar aklıyla hüküm koymuştur...”

***
 
Bu ifadelerden Türkçe kapasitemi zorlayarak anladığım şudur:
Bu okuyucuya göre; Bakara/240.ayetteki evde oturma müddeti 1 yıl baki kalmış, iddet süresi de (Bakara/234 ile) 4 ay 10 güne indirilmiştir.
Buna göre biz, iddet bekleyen dul kadınları evlerinden çıkararak (haşa) ayeti tahrif etmiş ve kafamızdan hüküm koymuşuz!
Acaba öyle mi?
Ayeti bu şekilde anlayarak kendi kafasından hüküm koyan kimmiş, bakalım!?
Biz ne demişiz; “Kocasını kaybeden bir kadın, ölen kocasının evinde kalabilir de, çıkabilir de!”
Çünkü, Bakara/240.ayet, kocası ölen dul kadının durumundan bahsetmektedir, boşanan kadından değil!  
Bakara/234.ayet; dul kadınların iddet süresini, Bakara/240.ayet ise; kocası ölen kadının nafaka hakkını anlatmaktadır.
Yani, bu iki ayet birbirinden farklı hükümler içermektedir.
Ayetler, birbirinin zıddı olmadığı gibi, birbirinin aynı da değildir.
Bazılarının savunduğu gibi, bu iki ayet arasında nasih-mensuh ilişkisi de yoktur.
Zira, nesih meselesi ancak aynı konudan bahseden veya hükümleri birbirine zıt olan ayetler arasında söz konusu olabilir.
Açıkça görüldüğü gibi, ayetlerden birisi evlilik engelinden, diğeri de oturma ruhsatından söz etmektedir.
Nitekim, Mücahid de ayetlerin iki ayrı durumdan bahsettiğini nakleder.

***
 
Bu durumda, kocası ölen dul bir kadın, şayet koca evinden çıkmak ve evlenmek istemiyorsa, sanki kocası hayattaymış gibi bıraktığı mirasından 1 yıl boyunca aynı evde oturarak geçimini temin edebilir.
Ama, aynı kadın eğer evlenmek istiyorsa da, bu onun hakkı ve tercihidir, kimse onu koca evinde tutmaya mecbur bırakamaz.
İşte, Bakara/240.ayet buna imkan vermektedir.
Bu ayetin iddetle hiç alakası yoktur.
Aksine, bu ayet; ölmek üzere olan erkeklerin, geride bıraktıkları eşlerinin bir yıla kadar evden çıkarılmamalarını ve geçimlerinin bu süre zarfında sağlanmasını vasiyet etmelerini önermektedir.
Kadın bu hakkını ister kullanır, isterse kullanmaz, yani ölen kocasının bu vasiyetine ister uyar, isterse uymaz.
Nitekim, Abdullah b. Abbas’a göre bu ayet; koca evinde iddet geçirme mecburiyetini de kaldırır.
Ona göre kadın, iddetini dilediği yerde geçirebilir.(Buhari,Tefsir,2/41)
Bu değişikliği nesih gibi değerlendirenlere cevap olarak Şah Veliyullah Dehlevi şöyle demiştir:
“Burada, sonra gelen ayet ve hadislerin ‘öncekilerin hükmünü tamamen yürürlükten kaldırması’ şeklinde bir nesih söz konusu olmayıp, geneli özelleştirme, vacibi müstehaba çevirme kabilinden bir tadil (değiştirme) vardır.”(DİB,Kur’an Yolu,1/380).

***
 
Sonuç olarak, okuyucumuzun iddia ettiği gibi, haşa ne ayeti tahrif vardır, ne de kafadan bir hüküm vaz’ edilmiştir.
Bundan Allah’a sığınırız.
İyi niyetle ve yetkin alimlerin görüşleri doğrultusunda ayetleri anlamaya ve anlatmaya çalışmanın ötesinde bir amacımız yoktur.
Takriben yarım asırdır devam eden bu gayretimizi sürdürme ve bilgileri paylaşma azim ve kararlılığımızdan da zerre inhiraf etmeyeceğiz. 
En doğruyu bilen, yalnız Allah Teala’dır.
 
twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi