Tutunmak ve kalkmak (3)
Yaşadığımız dünyada bağlandığımız ve güç aldığımız bazı nesneler vardır. Bunlardan bir kısmı maddi bir kısmı ise manevidir.
İnsan ailesine ve çevresine bağlı olduğu kadar işine, evine, arabasına, yazlığına, paralarına, statüsüne, mesleğine de bağlıdır. Bu tür bağlılıklar, itidal sınırını aştığında dünya sevgisine dönüşür ve kişi artık hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya başlar.
İnsan dünyaya meylettiği kadar dünya malına da meyleder. Oysa mal, zekat, infak ve sadaka ile değer yüklenmediği sürece boş bir avuntudan başka bir şey değildir. Fakat yine de maddi kayıplar bir düşüşü ve yoksunluğu beraberinde getirir.
Maddi kayıplar, kişinin fiziksel olarak varlığını sürdürebilmesi için gerekli olabilecek maddi imkanları kaybetmesi olarak tanımlanır. Elbette maddi kayıplar yani yoksulluk da kişi için bir imtihandır. Çünkü yaşanan yoksulluğun sonucunda büyük bir meşakkat vardır.
Yoksulluğun bir imtihan olduğunu bilen ve mücadeleyi elden bırakmayıp Allah’a sığınan kimseler, bu tür kayıplar karşısında teslimiyet gösterdiklerinden daha dirençlidirler. Bunu yaşamı tehdit edecek bir yoksunluk olarak görüp dünyevi sebeplere yüklenen kimseler ise bu süreci atlatmakta epey zorlanırlar. Çünkü sebepler üzeriden sürekli suçlu aramakta ve öfke duymaktadırlar.
Maddi düşüşler bir zalim tarafından gerçekleşiyorsa, hak aramak gerekir, fakat imtihan gereği bir musibet ile birlikte gerçekleşmişse, o zaman Allah’ın bize bahşetmiş olduğu güç ve direnç ile birlikte mücadeleye devam etmeli ve O’na sığınmalıyız.
İnsanız elbette, düşeriz, kalkarız, hasta oluruz, yoksullaşırız, iflas ederiz, ağlarız, güleriz, öfkeleniriz, severiz, nefret ederiz, para kazanırız, kaybederiz...Aslında bütün bunlar, bazı zorlukları beraberinde getirse de, hayatımızın sıradanlığını, monotonluğunu ortadan kaldırmakta ve bizim insan kalitemizi ölçmektedir. Böyle durumlarda ya yaşadığımız olayın bir imtihan olduğunu bilir ve sabırla karşılık veririz ya da sebeplere yönelir ve suçlu aramaya devam ederiz. Oysa hayat denen şey bu imtihanlar ile birlikte vardır ve bize neyin ne zaman isabet edeceğini bilemeyiz. Ama Allah’a tevekkül edip düştüğümüz yerden kalkabilmek için çaba gösterdiğimizde yeni bir sabaha doğabilir ve her şeyin insan için olduğunu anlarız. Zaten bunun dışında da elimizden bir şey gelmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.