Asılsaydı ne olurdu?!
İsrail ve diğer emperyalist ülkelerin yakalatarak teslim ettikleri teröristbaşı Öcalan’ın Kenya’dan getirildiği sırada daha uçakta ve ardından mahkemede de “Beni dış güçler kullandılar. Şimdi siz kullanın.
Ülkeme hizmette bana fırsat verin” şeklindeki ifadeleri ancak yıllar sonra dikkate alınmaya başlandı. Doğu, Ortadoğu ve Afrika’yı işgal ve sömürü planlarında Osmanlı Devletini en büyük engel gören çevreler, o gün Ermeni vatandaşlarımızı kışkırtarak kirli emellerine alet etmişlerdi.
Asırlarca aynı ülke ve bölgede beraberce, kavgasız, birbirleriyle iyi geçinerek yaşamış bir topluluğu kışkırtarak “Devlet olacaksınız” vaatleriyle silahlandırıp ayaklandırmışlardı. Sonunda Osmanlı Devletini iç ayaklanmalarla ve putlaştırdığımız hainler eliyle çökertmeyi başardılar. Ama dış güçler Ermenilere verdikleri sözde durmadılar. Çoğu evdeki bulgurdan da oldular.
Komşuları olan bizlere yaptıkları ihanetler sebebiyle kimi Fransa’ya kimi Amerika’ya kaçmaya mecbur kaldılar. Şimdi tıpkı PKK terör örgütü gibi kullanıldıklarını biliyorlar. Daha evvel Ermeni hakları adına yapılan eylemlerle başarılı olamayacağını anlayan ASALA terör örgütü, Kürt hakları maskesiyle PKK’ya dönüştürüldü.
Bu örgütün başına da Kürtçe konuşmayı bile hiç bilmeyen soyadıyla müsemma Öcalan getirildi. Bebek katili başterörist Öcalan, kendisi Kürçe konuşmayı bilmediği halde Ermeniler gibi sözde Kürdistan hayaliyle ayaklandırılan Kürtçü hareketin başına kimler tarafından getirildi? Öcalan soyadı kendisine tesadüf mü verildi? Kimlerden, kim adına öc almaya devam ediyor? Daha evvel Mossad ve CIA terörist istihbarat örgütlerin kontrolünde olan MİT’in bir görevlisi değil miydi? Her ne kadar İsrail’in talimatıyla da olsa idam edilemeyen Öcalan’ın asılmayışı, gerçekleri görmek açısından isabetli olmuştur.
Yani MHP’nin görevi gereği Öcalan’ı asmayışı doğru bir karardır. Onu asmamak terörist başına en büyük ceza ve teröre vurulan en büyük darbedir. Çünkü o asılsaydı kahramanlaştırılacak ve putlaştırılacaktı. Cüce iken Atakürt ismiyle yüceleştirilecekti. Kürtçülüğü aklının ve imanının önüne geçirenler, çocuklarını onun intikamı ateşiyle yetiştirecekti. Asıl o zaman ülkemizdan öc alma imkanına kavuşacaklardı. Bu, başta Güneydoğu vilayetlerimizi kendi haritalarında gösteren İsrail’in ve Van vilayetimizi Ermenistan’ın başkenti yapma hayaliyle tutuşan Ermenilerin hedeflerine varmalarının yolunu açacaktı.
Türkiyemizi çekemeyen Almanya, Fransa, İtalya ve Hollanda gibi sömürgeci devletlerin iştahlarını kabartacaktı. Öcalan’ı kullanma sırası artık Türkiye’nin elindedir. Terör örgütü köşeye sıkıştırılmıştır. Beslendikleri özel harb dairesi ve taşeronu ergenekon kendini kurtarma derdine düşmüştür. Bu sebeple PKK, Ankara’daki bazı sivil ve askeri bürokrasiden gelen lojistik desteklerini her geçen gün kaybetmektedir. PKK’nın bir Kürdistan örgütü olmadığı, şer güçlerin ülkemizi bölme ve Doğu’nun imanlı Kürt kardeşlerimizi dinsizleştirme projesi olduğu gerçeğini Müslüman Kürt halkının çoğu anlamıştır.
Şimdi tam barış ve kucaklaşma zamanıdır. Tam yüz yıl evvel ülkemizi işgal edip yüzbinlerce Türk ve Kürt Müslüman dedelerimizi şehid eden katil İngiliz, Yunan, İtalya ve Fransa gibi haçlı ordularıyla Lozan’da barış antlaşması yapılmadı mı? Bu ülkelerle Nato’ya girilmedi mi? Onlarla AB’ne girme kapısını açan ittihad terakkinin günümüzdeki versiyonu CHP, MHP ve BDP gibi partilerin Çanakkale ve istiklal savaşımızda ülkemizi düşmana karşı cephelerde birlikte koruduğumuz Türk ve Kürt dedelerimizin bugünkü torunlarının barışını sabote etmek için uğraşmaları, görevlerinin gereğidir. Bugün sokaklarda oy avcılığı için teröre karşı gösteriş yapan MHP ve CHP, kaç defa teröristlere pişmanlık yasasıyla af çıkararak, hapisteki teröristin tekrar Kandil’e çıkmasını sağlamadı mı? Başbakanımızın doğu gezilerinde dükkanlara kepenk kapattıran PKK’nın, MHP liderinin doğu gezilerinde emniyetinin sağlanmasına gayret gösterdiğini ne çabuk unuttuk? Tarihi anayasa referandumunu reddettirmek için Meclis içinde ve dışında BDP, MHP ve CHP’nin birlikte çalıştıklarını ne çabuk unuttuk? PKK terör örgütüyle mücadelede en sert davranan İran bile, KADEK ve PKK ile anlaşarak Suriye’de mazlum Müslümanların kanını akıtmaya devam etmiyor mu? Ne pahasına olursa olsun ülkemiz mutlaka iç barışı sağlamalıdır.
Bu barışın temini için gerekirse sadece devlete karşı işlenen suçlarda Silivri dahil herkese şartlı salıvermeğe dayalı şartlı bir af bile ilan edilebilir. “Barışta hayır vardır” ayeti kerimesi ışığında Allah (cc) daima yar ve yardımcımız olsun.
¥ Not: Başöğretmenimiz ve Sevgili Peygamberimizin doğum gününü 20 Nisan’da Medine-i Münevvere’de kutlamak isteyen kardeşlerimize sadece Vakfımıza destek gayesiyle kurulan NADİDE HAC-UMRE VE KUDÜS organizasyonlarının uygun fiyatlarla ilan ettiği ve bizim de nasip olursa iştirak edeceğimiz UMRE programlarına katılmalarını tavsiye ediyorum. Bilgi için: www.nadidehac.com Tel: 0212 6169226 – 0262 3240533-0532 2179042 -