Tunus’ta Hükûmet Krizi
Müslüman halkları köleleştirip, uluslararası emperyalizmin çıkarlarına hizmete zorlayan işbirlikçi dikta rejimlerinin devrilmesinden onlara yön veren güçlerin rahatsız olduğu gelişmelerle birlikte her gün daha net bir şekilde anlaşılıyor.
Bu gelişmeler halkların özgürlük mücadelelerini de aynı emperyalist güçlerin yönlendirdiği yönündeki komplo teorilerinin tutarlı olmadığını belgeliyor. Arap dünyasının koordine edilmesinde önemli yeri olduğu gibi siyonist işgalin güvenliği açısından da hassas bir konumda yer alan Mısır’da değişimin önünü kesmek isteyenler aylardan beri, “Ulusal Kurtuluş Cephesi” adını verdikleri fitne çetesiyle ortalığı karıştırıyorlar.
Tunus’ta da nispeten trenin rayına oturduğu sırada önemli bir siyasi cinayet işlenmesi her şeyi alt üst etti. Şimdi bu cinayetin neden olduğu krizin aşılması için çaba harcanıyor. Cinayetin hemen bir siyasi krize yol açmasında perde arkasında duranların olayla beraber hızla devreye girerek fitne bombalarını patlatmalarının önemli rolü var.
Çünkü hadisenin aklı selimle değerlendirilmesi halinde, böyle bir suikastın siyasi iktidarın hiçbir yönden lehine olmadığı ve muhaliflerini cinayetlerle tasfiye etme politikası olmayan bir hükûmetin istikrar ve güveni hâkim kılmaya öncelik vereceği kanaatine varılacaktır.
Siyasi krize neden olan ve ülkedeki sol kesimin başını çeken radikal komünist liderlerden Şükri Beliyd’in öldürülmesinden daha önce söz etmiştik. Bu olaydan sonra hükûmete yüklenilmesi üzerine geçici olarak bir teknokratlar veya Arapçadaki isimlendirmeyle uzmanlar hükûmeti oluşturulması önerildi. Nahda hareketinin fikir önderi Raşid el-Gannuşi böyle bir hükûmete önce itiraz etti ve bunun halkın tercihini hiçe sayma, nazarı dikkate almama anlamına geleceğini söyledi.
Ancak oluşan krizin aşılabilmesi için Başbakan Hammadi el-Cibali bir “teknokratlar hükûmeti” çözümü arayışı içine girdi. Yaptığı girişimlerden ve bu konuda mecliste temsil edilen siyasi partilerin liderleriyle görüşmelerden sonuç alamaması üzerine 19 Şubat Salı akşamı Cumhurbaşkanı Munsif el-Marzuki’ye istifasını sundu. İstifa eden başbakan el-Cibali, seçimlerde en fazla oy alarak parlamentoya giren Nahda (Diriliş) Hareketi Partisi’nin kurucularından ve bu harekete mensubiyetinden dolayı dikta döneminde on beş yıl hapiste kalmış biridir.
1949 doğumlu el-Cibali, Nahda adını almadan önce İslâmî Yöneliş Hareketi adıyla faaliyet yürüttüğü dönemden itibaren bu akım içinde yer aldı ve Burgiba döneminde birçok ileri geleniyle birlikte hapse girdi. Son siyasi krizin aşılması için yapılan girişimlerde bir uzlaşma sağlanamaması teknokrat hükûmet formülünde ittifaka varılamamasından kaynaklanıyor.
Bu, bir siyasi koalisyon hükûmeti üzerinde de uzlaşmanın önünün tamamen kapanmış olduğu anlamına gelmiyor. Yürürlükteki Anayasa gereği Başbakanın istifasından sonra Cumhurbaşkanının yeni hükûmeti kurma görevini yine parlamentoda en fazla sandalyeye sahip olan Nahda Hareketi’ne vermesi gerekiyor. Bu hareketin de yeni hükûmeti kurma görevini tekrar Hammadi el-Cibali’ye vermesi ise kuvvetli ihtimal olarak görülüyor. Hareketin siyasi lideri Raşid el-Gannuşi de Başbakanın istifasından sonra Cumhurbaşkanının davetiyle onu ziyaret ederek istişare görüşmesi yaptı.
Ancak bu yazıyı yazmamdan önce yaptığı açıklamada belli bir isim üzerinde anlaşmadıklarını, bunun için biraz daha istişareye ihtiyaçlarının olduğunu söylemişti. el-Cibali ise görevi yeniden devralması halinde parlamentoda temsil edilen tüm siyasi partilerle irtibat kurabileceği geniş çaplı bir ulusal diyalog çemberi oluşturma niyeti taşıdığını, bunun için kapının açık tutulmasını talep ettiklerini ortaya koymuştu. Fakat yeni hükûmeti oluşturma görevinin bir başka isme verilmesi ihtimali de var.
Bunların başında da mevcut hükûmette Sağlık Bakanlığı görevini yürüten Abdüllatif Mekki ile Ulaştırma Bakanı Abdülkerim Haruni’nin ismi geçiyor. Bir başka ismin seçilmesi ihtimali de var. Aslında yeni bir koalisyon hükûmeti oluşturmaya yetecek siyasi çoğunluğun mevcut olduğunu sanıyoruz.
Ancak tahminimize göre el-Cibali teknokratlar hükûmeti konusunda, siyasi krizi tamamen sonlandırmayı amaçladığı ve bir ittifak arayışı içine girdiği için yeterli uzlaşma sağlanamadığını duyurdu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.