“Esad, Cengiz Han’dır… İktidardan indirmek farzdır!”
“Esad, Cengiz Han’dır… İktidardan indirmek farzdır!” Halep’ten bir Âlim… Dedi ki; “Yakın tâkip var. Sizinle görüşmenin tehlikeli olduğunu biliyorum… Ama, Türkiyeli dostlarım, Esad zulmüne ilişkin yazılarınızdan bahsedince, katkım olabilir diye düşündüm.” “Âlim” zat ikide bir camdan bakıyordu… “Korkmayın” dedim; “Burası emin bir yer!.” • “Esad” dedi dost; “Cengiz Han’dır!..”
“Nasıl yani?” diye sordum… “Şöyle” dedi… Ve bir kağıt uzattı… Sınırlı Türkçesine destek olsun diye bir metin getirmişti: “Cengiz Han, rezil bir adamdır. Bir zâlimdir. İlk önemli icraatı medeniyet diyarı Buhara şehrini yerle bir etmesidir. Buhara’da ne kadar İslam âlimi varsa katlettirmiştir. Bütün Kur’an-ı Kerimleri ve dini kitapları yaktırmıştır. Aynı haltları Semerkant’ta ve Bağdat’ta da işlemiştir. Cengiz Han’ın yaptıkları, Deccal’ın yaptığı veya yapacağı kadar vardır… Gaddar, cani bir adam. ” Cengiz Han!.. “Esad” dedi misafir; “Cengiz Han’dır!..” “Deccaldir!..” “İktidardan indirmek farzdır.”
• Son yazımızda, “Nusayriliğe” vurgu yapmıştık… Dedi ki; “Nusayrilik evet, Kur’an’ın pek hükmüyle çatışma halindeki bir akım. Ancak, Esad, Nusayri de Hıristiyan da değildir!..” “Ya nedir?..” “Bir ateisttir!..”
• Doğrusu, “ateist” değilim diyen bir adama “öylesin” demeyi çok da uygun görmem… Misafirimiz olan “âlim” zat ise kesin ifadeler kullanıyor: “Özel olarak Müslümanları seçiyorlar! Dikkat edin katlettikleri bütün ilim adamları Ehl-i Sünnet’tir.”
• Dedi ki… Yusuf El Karadavî’nin çağrısından haberdar mısınız? “Evet” dedim. İslam Âlimleri Birliği Başkanı Yusuf El Karadavî, Suriye yönetimine destek veren herkes ile savaşılması gerektiğini söylemişti. Dedi ki; “Türkiye’de de Suriye yönetimine destek veren isimler var!..” Karşılık verdim: “Biz istikrarı yakalamış bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla Suriye için söyledikleriniz Türkiye için geçerli değil.” “Doğru” dedi; “Sizin savaşınız da sadece kalemle olsun. Dostlarımızın aktardığı kadarıyla, Esad’a destek veren bütün çevrelere karşı kaleminizle mücadele veriyorsunuz… Buna devam ediniz lütfen.”
• Sordum: “Sayın Erdoğan’ın tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?..” Dedi ki; “Bize Osmanlı’nın kıymetini bilememenin utancını hatırlatıyor sürekli olarak!..” Bir kez daha “Nasıl yani?” dedim: “Ne zaman ki Osmanlı başımızdan gitti, perişan olduk. Müslüman Arap İlim Adamları, Osmanlı idaresinde baş tacı idi…” “Şimdi?..” “Siyonizm kıskacında.”
• Şöyle devam etti: “Hazret-i Peygamber’in yolundan yürüyen Rahmetli Abdülhamid Han’a sâdakatte kusur etmemiş olsaydık, onu anlayabilseydik Allah bilir, bugünkü duruma düşmezdik!..”
• Şöyle bitirdi dost: “Türkiye Osmanlı’yı bulmak üzere… Biz ise Osmanlı’yı arıyoruz… Türkiye Osmanlı’yı bulursa, bize buldurur!..”
• Ne ağır bir yük Anadolu’nun omuzlarındaki!