Yine 28 Şubat, yine yasak
Sayın Başbakan yaptığı bir konuşmada Kavakçı Olayı’na da değinmiş, yaşanan zorlukları hatırlatmış, partimin gerekli desteği vermediğine atıfta bulunmuş. Konunun genel olarak zorluğuna dikkat çekmiş. Doğrudur, yalnız kalıverdim, sağolsun Sayın Başbakan da eşi de yalnız bırakanlardan olmadılar o dönemde. Aksini yapanların bir kısmı da AK Parti’nin baş köşelerindeler şimdi, o da ayrı mesele. Konuşmasında biz başörtülü kadınlara da sabır tavsiye etmiş… Konu ile ilgili haberi, birisi arayıp da haber verince, öğrendim. 28 Şubat’ın baş aktörü olan kaptan gazetede gördüm haberi. İnancım gereği fasıktan gelen haberi çek etmem gerektiği için de belli bir rezervasyonla değerlendiriyorum şimdi, çünkü muhtemeldir ki haberi kuşa çevirmiş, Başbakan’ın sözlerini orasından burasından kırparak vermiş, çarpıtmıştır da. Başka haber kaynaklarında da gözüme ilişmedi. Ama diyelim ki konu ile ilgili değerlendirmesi bununla sınırlıydı, akla gelen bazı sorular olmaz mı? Nasıl oluyor da Türkiye bu kadar hızlı, bu denli büyük bir oranda değişiyor da Sayın Başbakan’ın başörtüsü konusunda 2002 itibariyle kurduğu cümle hiç değişmeden aynı kalabiliyor: “Toplumsal mutabakat” diyor Sayın Başbakan. On iki senede toplumsal mutabakat sağlanmadı mı? Ben mi bir şey kaçırıyorum bu süreçle ilgili tartışmada. Memur Sen’in topladığı on iki milyonu çoktan aşan imzayı nereye koyacağız o zaman? Hala toplumsal mutabakat yoksa, bize bir yol gösterebilir mi Sayın Başbakan, ne yapması lazım başörtülü kadınların bu toplumsal mutabakata ulaştırmak için bu ülkeyi.
Nasıl oluyor da o gün, on iki sene önce de başörtülü kadınlara “sabır” tavsiye ediliyor da bugün, aradan geçen bu kadar zamana rağmen, herşey değişiyor, herkes değişiyor, öyle ki o gün başbakanın ve partisinin kuyusunu kazanlar, şimdi AK Parti’ye en yakın yayın organlarında köşe başlarındalar, bu denli değişiyor Türkiye. Sayın Başbakan Yağmur Atsız’ı bilir mi mesela? Star gazetesi yazarı. Basın danışmanına bir arşiv taraması yaptırır mı mesela, yazılarına, Faziletmeab yazısına, mesela, bakabilir mi acaba. Listemi genişletmeli miyim bu konuda… Bendeki uzunca da zira…
Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, ama başörtüsü konu olunca, hiçbir şey değişmemişçesine, statik, konstant yani sabit bir konumda, AK Parti’nin iktidar olduğu on iki sene önceki argümanların aynısı, ve yine aynı tonda, başörtülü kadının karşısına konuveriyor. “Sabır!” Vahye atıfta bulunuyor Sayın Başbakan, yirmi üç yıl diyor, elimizi kolumuzu bağlıyor. Amenna! doğrudur, ama bunun başörtüsü ile nasıl bir ilişkisi olabilir, ben mi bir şey kaçırıyorum acaba… Başörtülü avukatların girişine atıfta bulunuyor Sayın Başbakan. Ancak yanılıyor, problem hala çözülmedi. Sadece avukat kadınlar için değil, öğrenciler için bile sorun devam ediyor. Çankaya Üniversitesi’nde yasağın devam ettiğini biliyor mu Sayın Başbakan? Başörtülü öğrencilere ne gibi zorluklar çıkartıldıkları konusunda bir bilgisi var mı acaba, diplomalarını bile zorla aldılar daha çok yakında, haberi var mı acaba? Koç Üniversitesi’nde neden bir tek başörtülü öğrenci yok, merak eder mi mesela? Koç ailesiyle buluştuğu onlarca programda sebebini sorgular mı mesela? Ufuk Üniversitesi Rektörü Rıdvan Ege’nin başörtülü öğrencilere yaptığı eziyetten haberdar mı mesela? Çok değil, daha sadece bir kaç ay önce, dönemin Sağlık Bakanı Sayın Akdağ’ın da katılımıyla gerçekleşen program sırasında bile, başörtülü öğrencilere zulmetmekten çekinmeyen Ufuk Üniversitesi’ni nereye koyacağız şimdi biz, biri çıkar da açıklar mı biz başörtülü kadınlara mesela….
AKDER’den Fatma Benli’yle konuyu hiç görüşmüş müdür Sayın Başbakan mesela? Çünkü o, yasağın bitip bitmediğini, nerede, nasıl yaşandığını çok iyi bilenlerdendir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.