Bugün 28 Şubat!
28 Şubat’ın üzerinden kaç yıl geçti..
Bin yıl geçmedi değil mi? 1997’den bugüne tam 16 yıl geçmiş. O gün ilkokul son sınıf talebeleri bugün 21 yaşındalar.. Ya askere alındılar, ya alınmayı bekliyorlar, ya da üniversite 2 ya da 3. sınıfta okumaktalar..
28 Şubat’ı da, diğer darbecileri de asla unutmamamız gerekir. Affetsek bile unutmayalım ki, ülkemiz ve milletimiz, düşman başına böyle badirelerle bir daha karşılaşmasın..
Darbelerin etkisi değil ama, darbe tehdidi her zaman varolmaya devam edecektir. Bin yıl değil, dünya durdukça bu tehdit varolacaktır. Çünki Şeytan tatile çıkmayacak. Şeytana kıyamete kadar mühlet verildiğine göre, bu Şeytani planlar da hep varolmaya devam edecek. Aklını Şeytana kiraya veren birileri de her zaman varolacaktır..
28 Şubat bu anlamda bizim için bir bilinç okulu olmalı..
28 Şubat’ın izleri hâlâ silinmedi..
Geçen gün Mirzabeyoğlu için TYB’de idik.. Onun gibi, hatta 12 Eylül’den bu yana ömürleri hapishanede geçen birçok insan var..
12 Eylül ve 28 Şubat yargısını yargılamak zorundayız. O dönemin siyasi davaları, başvuru halinde yeniden görülmeli.
Af bu anlamda bana pek anlamlı gelmiyor.. Affetmekle bu kişilerin suçluluğunu kabul etmiş oluyoruz.. Yeniden yargılansınlar ve aklansınlar. Ya da gerçek cezaları ne ise o cezaya çarptırılsınlar. Aynı zamanda bu haksız cezaları reva görenler yargılansın ve verilen haksız cezalar karşılığında tazminat ödensin.
İlle de mahkeme kararı ile cezalandırılmaları gerekmiyor. İdari yönden haksızlığa uğrayanların da zararları karşılanmalı ve bu ceza, bedeli ile ilgili olarak zarar verenlere rucu edilmelidir.
Darbeciler, 28 Şubat öncesi ve sonrası yaşananlar sebebi ile birçok kişi bugün sanık sandalyesinde, ama kişilerin yaptıkları Anayasalar, yasalar ve yönetmelikler büyük ölçüde yürürlükte.
Keşke, hemen ve en azından darbe dönemlerinde yayınlanan genelgeler, topluca, tek bir kararname ile ortadan kaldırılsa.. Eksiklikleri, varlıkları kadar zararlı olmayacaktır..
Elbette Anayasa da değişmeli, yasalar da. Ama yönetmeliklerin sorunlu maddeleri ve genelgeler topluca sistemden ayıklanabilir..
28 Şubat, Erbakan hükümetine karşı bir topyekun savaşın, post modern bir darbenin, demokrasiye yapılan bir balans ayarının adı idi, kendi literatürlerindeki karşılığı ile.. Aslında Erbakan hükümetine karşı imiş gibi gösterilse de, “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden, “Bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir” anlayışı ile milli iradeye karşı Kemalist, laikçi, kendilerine ulusalcı diyen, özünde, siyasi emellerini müstevlilerin emelleri, şahsi çıkarlarını finans-kapitali kontrol eden, kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı siyaset çevrelerinin tetikçiliğini üstlenen kadroların bir meydan okuması idi..
Bu işler Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK, Yargı içine gizlenmiş bir avuç mutlu azınlığın başının altından çıktı. Resmi ideoloji, Resmi tarih ve Resmi din anlayışını dayatarak, aslında topluma ilahlık ve rablik taslamaya kalkıştılar, sonunda olan oldu..
Bugün hâlâ meydan okumalarını sürdürüyorlar.. Teslim olmayı kabul etmiyorlar..
Bana kalırsa içeridekilerin dörtte biri, emir komuta halkası içinde, güçlülerden yana olan işin aslı ile pek de alakası olmayan tipler. Ama dışarıda, içeridekinin birkaç katı adam var.
Unutmamak gerekir ki, darbe Ankara’da yapılır, İstanbul’da değil.. Bu işin Ankara ayağı daha yeni yeni gündeme geliyor..
Tutuklananların çoğu, ABD’nin kontrolü dışında kalan, ABD’nin ılımlı İslam’la yola devam kararına karşı çıkan, laikçi, Kemalist tipler.. Düne kadar bunların silahlarını, paralarını, eğitimlerini hep ABD belirledi. Bugün ABD’ye kafa tutuyorlar..
Batılı güçler değişen şartlara uygun olarak, soğuk savaş sonrası yeni bir yapılanmaya gidiyorlar.. Derin devlet yeniden yapılandırılmaya çalışılıyor.. Aslında bu konuda derin güçler arasında örtülü bir savaş yaşanıyor. İktidar bu dehşet dengesi üzerinde ince bir yol üzerinde yol almaya çalışıyor..
Bu gün hâlâ 312 General davası devam ediyor. Erkaya davası devam ediyor. Cuma dergisi davası (Hurşit Tolon-Çetin Doğan davası) AİHM’de karar aşamasında bekliyor.. Daha bir sürü dava. Eskisine göre çok azalsa da hâlâ davalar devam ediyor..
Eskiden haftada beş gün, günde beş kez duruşmaya çıktığım oluyordu.. 42 yıldır, kesintisiz sanığım. Bu durum hâlâ da devam ediyor.. Dünden bugüne çok şey değişse de, hâlâ süreç tamamlanmış değil.. Şimdi bu zulümleri yapan brifinglenmiş 28 Şubat yargıçlarının hesab verme zamanı geldi.. Hasan Karakaya ve Hasan Maden’i düzmece bir senaryo ile hapsetmeye çalışan, komplocu kanun teknisyenlerinin hesap vermesine geldi sıra. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.