Saçlarımı 28 Şubat beyazlattı!
Hemşehrim Temel İstanbul’a gider; işini bitirdikten sonra acıkır, bir lokantaya girer. Siparişini verir.
Uzun müddet beklediği halde bir türlü siparişi gelmez. Garsonun birisini çağırır:
“Bizim sipariş ne oldu?”
“Hangi garsona verdin, beyaz saçlıya mı?”
“Vallahi siparişi verduğum zaman saçları siyah idi, ama bu zaman zarfında beyazladıysa bilmem!”
***
28 Şubat 1997’ye kadar saçlarım simsiyah idi. O tarihten sonra beyazlamaya başladı. Zira, 5 sefer DGM’de 312’yi ihlâlden yargılandım.
Mahkemenin biri, bir Ramazan-ı şerif günü idi. 1,5 sene ceza aldım. “Yahudilerle ‘dostluğa’ dikkat!” başlıklı bir yazımdan dolayı “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla hakkımda dâvâ açılmıştı. Şöyle demiştim: “Ne kadar fitne, fesat ve yıkıcı bir faaliyet varsa, çoğunlukla onun arkasında—ki, Kur’ân’ın da bir mucizesini teyit ediyor bu—Yahudi vardır: Fransız İhtilali’nden, Marksizm, Komünizm hareketinden tutunuz, hemen her bozgunun, fesadın arkasında Yahudi parmağı izi bulmak mümkündür...”
Nihayet, 17 Kasım 2001’de yayımlanan yazıma kovuşturma, 18 Ekim 2006’daki karar duruşmasında aklandı. Ama o zamana kadar da saçlarıma aklar düştü! Eşim ve çocuklarımın her seferinde ne korkular, ne endişeler, ne heyecanlar geçirdiklerini tarif edemem.
Yeni Asya camiası olarak topyekün darbecilere, darbelere karşı hukuk ve demokrasi mücadelesi verirken, nice hacılar, hocalar, efendiler tanırım ki ve şimdi iktidarda olup mangalda kül bırakmayanlar, o günlerde onlara alkış tutuyordu, köşe dönmenin yollarını arıyor ve camiden çıkan hacılar, hocalar, başörtüsü yasağını protesto eden başörtülülere şöyle çıkışıyorlardı:
“Kızım açın başınızı, devlete karşı diretmeyin. Askerler içtihad eder, isabet ederlerse iki, etmezlerse bir sevap alırlar, imam-hatipler kapatılabilir, başörtüsü füruattır (teferruat), ben olsaydım başörtüsünü çıkarırdım, siyasetçiler hırslıdır, koltuğa yapışmışlar, askerler iyidir; hoşgörülü bakmak gerekir!”
İşte Yeni Asya dağa taşa sindirilen korkuyu atmak için çabalarken, bir taraftan 28 Şubatçılara karşı mücadele veriyordu. Ki, 28 Şubat döneminde kurulan BÇG, “Nurcu Yeni Asya Grubunun; Said Nursî’nin ölümünden sonra eserlerini çoğaltarak geniş kitlelere ulaşmasını sağladığı” gerekçesiyle takibata alıyor, mahkemelere baskı yapıyor, ceza yağdırıyor, hapse atıyordu.
28 Şubat mağduru olduğunu iddiâ eden güçlü bir iktidar var. O halde, BEM-BİR-SEN Genel Başkanı Mürsel Turbay’ın sözleriyle, niçin “28 Şubat’ta görevine son verilen, zorla istifa ettirilen, terfi ve ilerlemesi durdurulan on binlerce kamu görevlisinin mağduriyeti sürüyor. Onların yaraları sarılmadan, yok edilen itibarları iade edilmeden, darbe artığı anayasa ortadan kaldırılmadan kimse 28 Şubat’tan hesap soruyoruz demesin.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.