Alttan alttan oyuldun, geçmiş olsun BDP!
Yeni proje de direkten döndü! Yine zincirleme olarak kazdıkları kuyuya düştüler. İmralı üzerinden ortalığı karıştıracaklar, ikinci Oslo skandalıyla süreci baltalayacaklardı ama olmadı. Olamadı. Tam tersine skandal, ellerinde patladı! Birbirlerine düştüler. Kendi başları ağrıdı.
Bu skandalı ilkin iktidara muhalefet malzemesi yapan tabii ki PKK’ydı! Adam yana yakıla, kamuoyunun dikkatini hedefe odaklamak için, “Yahu size ne belgeyi kimin sızdırdığından? Belgeyle ilgilenin” diye bağırdı çağırdı ama nafile! Kim ne derse desin, kamuoyu sızdırılana değil, sızdırana odaklandı!
Peki, “köstebeği” boşverin de bu sızıntı kimin işine yarar?
1-Bilgiyi kapıp reytingi yakalayan Milliyet’in,
2-Bilgiyi iktidara muhalefet malzemesi olarak kullanan CHP’nin,
3- Eğer bu cillop gibi bilgiyi Milliyet’e beleş vermediyse, jurnalcinin,
4-Hakan Fidan’a gıcık MİT’çilerin,
5-Türkiye’nin Ortadoğu siyasetinden alerji olan İsrail’in,
6-AK Parti içerisinde, Başbakan’ın hızını kesmek isteyen bir kısım kifayetsiz muhterislerin,
7- Süreci kontrol altına almak isteyen CIA&MOSSAD siyam ikizlerinin,
8- Ardına yaslanıp bu gürültü patırtının keyfini çıkartan derin devletin,
9-Silivri’deki kızgın darbecilerin,
10-Muhalif basının.
11-Kaybettiği popülaritesini yeniden adam yerine konduğunu kanıtlamak suretiyle kazanan Apo’nun!
12-28 Şubat’la birlikte üzerine odaklanan dikkatleri dağıtan Demirel’in!
Benim asıl merak ettiğim şey ise “Apoleaksin” Milliyet’e kaç paraya patladığı!
Para almadan günahını bile vermeyecek bir jurnalci bu belaya bedava atlamadıysa acaba Milliyet’ten kaç para kopardı? Eğer jurnalci bilgiyi sattıysa Milliyet, teröre kaynak sağlamış sayılmaz mı? Yok, jurnalci bu işi para için yapmadıysa ne için yaptı? Onu buna kim veya kimler zorladı? İktidarı, İmralı süreciyle ters köşeye yatırmaya çalışan ana muhalefet CHP, neden Milliyet’e bunu sormadı?
(Herhalde vardır Milliyet’in bir açıklaması!)
Meseleye diğer taraftan bakıldığı vakit ise, her zaman dile getirdiğim gibi, ne zaman kamuoyunun dikkati böyle bir skandalla bir yere odaklansa, arka planda bir fırıldak döndüğüne inanırım. Çünkü kurt, dumanlı günü arar!
Asıl böyle durumlarda bu psikolojik harp tuzaklarına düşmemeli ve müteyakkız olunmalı!
DEMİREL, DERİN
DEVLETİN KARAKUTUSU
Peki, niye Silivri’de bunca paşa varken onun tırnağı taşa değmiyor? Yaptığı hiçbir şeyin hikmetinden sual olunamıyor? Çöreklendiği yerden derin devleti kumanda etmesine göz yumuluyor?
Bir vakit, Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, bende İsrail muhabbetiyle iz bıraktığı bir konuşmasında, “Demirel, abide gibidir. Çivi dahi çakılamaz. Tayyip Bey de denedi ve farkına vardı” demişti. Demirel abide mi? Kim veya kimler eliyle abideleştirildi? Bu kadar hesap sorulamaz olmasının nedeni ne? Onca üst düzey askerin yargılandığı bir ülkede Demirel’e neden soru sorulamıyor, niye?
Demirel’i kim ya da kimler koruyor? Türkiye’deki İsrail hayranları, neden abideleştiriyor? Ayrıcalığı ne? 28 Şubat’ın güncellendiği şu günlerde, tam da kamuoyunun dikkatleri üzerine toplanmışken bir çırpıda sıyrılıvermesi tesadüf mü? İmralı bahane mi? Bu “sızıntı”, diğer bir yönüyle de Demirel’i kurtarma girişimi sayılabilir mi?
YENİAKİT’E YÖNELİK
NEFRET SÖYLEMLERİ
“Hedef gösterdi” derken, hedef gösterdikleri Yeniakit! Müslüman mahallesinde dahi salyangoz muamelesi gören Yeniakit! LGBT’lileri kuşatan hoşgörü ikliminden sürgün edilen Yeniakit! Provokatifçi diye mimlenen Yeniakit!
Görüldüğü üzere, kamuoyunda ortak nefretin odağı haline gelen biri varsa Yeniakit Gazetesidir. Bundan böyle “Nefret söylemi” mottolarınızın yegâne odağı Yeniakit’e söz söyleyeceğiniz vakit, zahmet buyurup biraz aynaya bakın! Nefret söyleminin dibini sıyıran gerçekte kimmiş, görelim bakalım!
Başta muhafazakar camiayı kastederek söylüyorum, utanın!