Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yüksek yüksek binalara insan koymasınlar

Yüksek yüksek binalara insan koymasınlar

 

“Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” diye bir türkü vardır.
Bu türkünün hikayesi oldukça acıdır.
Uzak bir köye gelin giden Zeynep, ailesini ve köyünü çok özler fakat gidip gelmek imkânsızdır.
Gel zaman git zaman, Zeynep ailesine ve köyüne duyduğu hasretle verem olur ve ölür. Bu ölüm üzerine türkü yakılır.
Hikâye böyle az değil tabii. Uzun ve bol acılı bir kurgusu var ama ben kısa kestim.

¥
 
İstanbul’un hangi yakasına gözatsanız ve hatta hangi mahallesine gitseniz, gökyüzüne bakmaktan boynunuzu ağrıtacak dev binalar görürsünüz.
Allah’ın bir hediyesi ve ikramı olan beş duyu hazinesinin, dünyalık hırslara teslim edilmesi  yüzünden, böyle yüksek yüksek binaların yapıldığını söyleyenler var.
Oysa biz insanlar ne kadar yükseğe çıkarsak çıkalım, henüz gökyüzünde bir mezarlık olmadığına göre ve -eğer nasip olursa- mutlaka bir çukura gireceğiz.
Kendime soru şu:
-“Peki yüksek yüksek binaların kime ne zararı var? Adamların parası vardır, pulu vardır. İster çalar çırpar, ister çalıya takar yırtarlar. Yüksek yüksek binalardan sana ne?”
Pek güzel bir soru ve bir cevabım yok. Ama şunları söyleyebilirim.

¥
 
Yüksek yüksek binaların içinde yaşamak ve çalışmak, ne hayata bir kalite katar ne de iş verimini artırır. Daha da kötüsü insan psikolojisini olumsuz etkiler.
Yüksek yüksek binalar, ister konut olarak, ister iş yeri olarak kullanılsın, bu tür binalarda oturan ve çalışan kişiler bencilleşirler.
Çocuk psikolojisinde bir kaide vardır. Büyüklere denilir ki;
-“Çocuklarla konuşurken onların boy seviyelerine inerek konuşun.”
Çünkü çocuklar kendilerine tepeden bakarak konuşulmasından hiç hoşlanmaz ve korkarlar. İnsana tepeden bakmak bencillik işaretidir.
Yüksek yüksek binalarda oturan ve çalışanlar da orada bulundukları sürede, aşağıdakileri hep kendilerinden düşük görürler.
Beden dilleri, konuşmaları ve insan ilişkileri değişir. Aile ve akrabalarıyla iletişim kuramayarak yalnızlaşır ve sürekli gizli stres içerisinde yaşarlar.

¥
 
Şimdi söyleyeceklerime sadece “iman” eden kişiler “doğru” diyeceklerdir. Ben de onlarla paylaşırım sözlerimi.
Rahmetli dedem derdi ki;
-“Zaman gelecek, yüksek yüksek binalar yapacaklar, insanlar bu binaların yanından geçerken korkacaklar. İşte o binalar, kıyametin yaklaştığına işarettir.”
Dedemin bu tespitini duyduğumda yedi yaşındaydım. Sonra kıyamet meselesine bir açıklık daha getirmiş ve demişti ki;
-“İki türlü kıyamet vardır.
Birincisi; İsrafil’in sura üflediği ve yeryüzünün silinip süpürüldüğü, kimsenin kimseye faydasının olmadığı kıyamet.
İkincisi ise; insanların kendi kıyametlerini hazırlamalarıdır.
Allah’ın bahşettiği ömrü heder etmek için sürekli gerçeklerden kaçar ve bir hırs tufanı içerisinde bocalarlar. İşte yüksek yüksek binalar, bu hırs tufanının bir eseridir.”
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi