“Hasta(ha)ne değil, Şifahane!..”
Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu, Bakan Yardımcımız Agah Kafkas ve İstanbul İl Sağlık Müdürümüz Prof.Dr. Ali İhsan Dokucu misafirimizdi. İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlu, Genel Yayın Koordinatörümüz Hasan Karakaya, Haber Müdürümüz İbrahim Acar ve bendeniz, “Süt Bankası değil Süt Kardeşliği” başlığı altında arz ettiğimiz “hayırlı” bir sohbet gerçekleştirdik.
Sayın Bakanımız, alınacak bütün tedbirlerde “inanç dünyamıza” ters düşmeme hassasiyetinin gösterildiğini ve gösterileceğini net ifadelerle dile getirdi. Yeni Akit kadrosuna da, “Dostane Uyarılarından Dolayı” teşekkür etti.
¥
Sağlık, uçsuz bucaksız bir alan… Şüphesiz en önemli Bakanlık. Aldığımız her nefes, attığımız her adım için Şükürler Olsun. ¥ Bu “Tıp” alanına ne kadar yer ayırsak az… Sayın Erdoğan’ın hareketine büyük ölçüde destek veriyor olmamızın en önemli sebeplerinden biri de, sağlık alanında gerçekten de büyük atılımlar gerçekleştirmeleri… Sayın Recep Akdağ’a ve Sayın Mehmet Müezzinoğlu’na, ortaya koydukları yüksek performanstan dolayı teşekkür ettikten sonra…
Birkaç konuda, dostane uyarı “yansıtmış” olalım… Dün, tanınmış hekimlerden Dr. Suat Arusan ile uzun uzun sohbet ettik… Birçok not almışız… Birçok önemli noktanın altını çizmişiz… Şurası çok önemli: “Sağlık alanındaki problemlerin çözümü için işe temelden başlamak lazım… Taaa temelden…” -Mesela nereden?.. “Mesela hastane kelimesinden. Hastane veya hastahane… Bunlar çok yanlış ifadeler. Niye hastane diyoruz?” -Ne diyelim hastane demeyelim de?.. “Şifahane diyelim efendim. Niye olumsuzluk yüklüyoruz. Hastaneleri kaldırıp atalım, hepsini Şifahane yapalım!..”
¥
Sayın Arusan şöyle devam etti: “Şifa namına ne varsa, bizim kültürümüzde var. Kur’an-ı Kerim ayetlerinde var, Hadis-i Şeriflerde var, Sünnet’te var… Biz bunları, uzun yıllar boyunca göz ardı etmişiz… Bilir misiniz ki, beyin ile ayak baş parmağımızın ucu arasında direkt bağlantı vardır. Namazda, ayak baş parmağımızın üzerine hafifçe yükleniyor olmamızın beynimizin uyarılmasına ve zinde tutulmasına büyük katkısı vardır. Bunları biliyor muyuz?..” Sayın Arusan anlattıkça anlattı… Mesela, “Ben” dedi; “Maydanoz’un tansiyon düşürücü etkisini vermeyen tıp eğitimini ne yapayım!.. Bizler, sırf maaş almak, vizite ücreti tahsil etmek için mi hekim oluyoruz?..
Gidiyorsun, migrenim var, migrenim var. Git, gel… Bir türlü kurtulamıyorsun… Diyorlar ki, ‘Genetik bu, çaresi yok!..” Hayır var, çaresi var ama trilyon dolarlık sektör, bu çareyi örtüyor… Bütün çareleri örtüyor… Cenab-ı Allah hastalığı yarattı da çaresini –hâşâ- unuttu mu? Olur mu böyle şey!.. Sayın Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu’nu çok severim. Ne kadar samimi bir insan olduğunu bilirim. Allah rızası için, AK Parti hükümetinin bugüne kadarki başarılı uygulamalarına yenilerini eklesin. Temeldeki meseleleri halletsin.”
¥
Ben ilgiyle dinledikçe, frekansın tuttuğunu görüp anlatmaya devam ediyor Sayın Arusan: “Kahir ekseriyetimizin dişlerinde dolgu var. Dolgu yaptırmaya gittiğinizde yüzde 90 civayı basarlar…
Eskiden altın dişlerimiz vardı; altın şifadır… Şimdi civayı basıyorlar. Amalgam dolgu denilen bir illet var… Bin çeşit hastalığa yol açıyor… Alzheimer’den tutun, parkinsona, kas hastalığına, ülseratif kolite, depresyona, kısırlığa kadar bin çeşit hastalık… Ya bunu niye basıyorsunuz bize? Öyle öğretildi. Alışkanlıklar öyle… Öyle, öyle, öyle…”
¥
Sayın Arusan, neler anlattı neler… Bir yasak listesi uzattı ki önümüze… “Amalgam diş yasak. Teflon yasak. Zeytinyağı ve tereyağ dışında yağ yasak. Beyaz un yasak. Rafine tuz yasak, (Kaya tuzu kullan), hazır yoğurt yasak, asitli içecekler yasak, doğal olmayan diş macunu yasak… (İlle de misvak, ille de misvak!..”
¥
Baktık, bitecek gibi değil… Köşemizden bir bölümünü yansıtalım dedik… “Bir de Kon TV’deki Bir Fincan Kahve programına davet edelim…” Bu sabah 11.00-12.20 ayrıntıları takip edebilirsiniz… Program, sosyal medyada da paylaşılıyor… Oralara da uzanabilirsiniz… Sağlık işi ihmale gelmez!..