Bilenlerin Vazife ve Sorumlulukları
Halkı uyarması, aydınlatması, bilgilendirmesi gereken hocaların kapılarının kapalı, kulaklarının sorulara tıkalı olması düşünülemez.
Meşhur Şeyhülislam Zembilli Ali Efendinin penceresinden aşağıya bir sepet sarkarmış, bir soru yöneltmek, bir fetva almak isteyenler yazıp içine koyar, Müftiü’l-Enam olan muhterem zat sepeti çeker, soruyu cevaplandırır ve tekrar aşağı indirirmiş.
Bu devirde gazeteler, tv’ler, internetler var; sepete falan lüzum yok. Bütün gerçek hocalar, bütün gerçek ziyalılar doğruları söylemek, hakkı tebliğ etmek, halkı uyarmak, aydınlatmak ve bilgilendirmek konusunda seferber olmalıdır.
Pozitif ilimler, fenler=teknikler ilerledikçe din konusunda gaflet ve cahillik artıyor.
Zenginlik, refah, konfor artıyor, ahlak geriliyor.
Şer güçleri insan yığınlarını sersemletiyor, robot ve zombi haline getiriyor.
Din büsbütün ortadan kalkmadı ama bir ism ve resm haline geldi.
İnsanların büyük kısmı dünya hayatının bir sınav olduğunu, hayatın ölümle bitmeyeceğini, ölümden sonra kabir hayatı olduğunu, insanın dünyada yaptığı her şeyin hesabını vereceğini; doğru dürüst iman edenlerin ve salih ameller işleyenlerin kurtulacağını, en değerli ve hayatî şeyin iman olduğunu, ömürleri ölümlerine imanla bitişenlerin ebedî ceza görmeyeceğini, ibadet ederek ve hayırlı işler yaparak ahiret için azık toplamak gereğini ya hiç bilmiyor, yahut doğru dürüst bilmiyor.
Bu temel gerçekleri iyi bilen hocaların ve ziyalı kişilerin, bildiklerini mutlaka halka ulaştırmaları ve aktarmaları gerekir. Bu onlar için büyük bir vazifedir ve bu vazifeyi en iyi şekilde yerine getirmezlerse sorumlu olacaklardır, bilmeyenlerin vebali onların üzerine yıkılacaktır. Bir insan için en büyük felaket ve fakirlik imansızlıktır. Milyonlarca doları var ama imanı yok. Bu adamın serveti ne işe yarar?..
İmanı olan ve imanlı olarak ölen kimse günah işlemiş olsa bile, ahirette ebedi yanmayacaktır.
Allahü Teala dilerse imanlı kulunun günahlarını affeder ve onu ebedî saadet mekanı olan Cennete koyar. Dilerse adaleti ile bir miktar cezalandırır ve sonra Cennete koyar.
Geçici olarak cezasını çeken en son mü’min çıktıktan sonra, Cehennemin kapıları ebediyen kapatılır.
Halka şu temel gerçeklerin anlatılması gerekir:
Ebedî kurtuluş ve mutluluk için imanlı olmak gerekir.
Bu imanın geçerli ve sahih bir iman olması gerekir.
Allah katında tek hak, geçerli, makbul din İslamdır. Başka hak din yoktur. Tek hak ibrahimî din İslamdır.
Kur’an Allahın insanlığa göndermiş olduğu kutsal Kitaptır.
Kur’anın yapılması istediği iyi şeyleri yapmak, yasakladığı kötü şeylerden uzak durmak, onları yapmamak gerekir.
Son Peygamber, Allah tarafından insanlara en güzel örnek ve model olarak gönderilmiştir. Ona=Sünnetine uymak gerekir.
Şeriat Kur’andan ve Sünnetten çıkartılmış hükümlerin tamamına verilen addır. Şeriat kutsaldır ve ona uyulursa dünyada adalet, güven, dirlik ve düzen olur.
Bütün mü’minlerin birlik içinde olmaları farzdır.
Mü’minlerin birliğinin başında İmam-ı Kebir, Emîrü’l-mü’minîn, Halife-i Resul-i Kibriya unvanlarını taşıyan ehliyetli ve liyakatli bir reis bulunması ve herkesin ona biat etmesi gerekir.
Dünya hayatı fânidir, çok aldatıcıdır, gaflete düşürücüdür. Din nasihattir=öğüttür. Bilenlerin bilmeyenlere öğüt vermesi gerekir.
Helal para ve servetin hesabı, haram para ve servetin azabı vardır.
Mü’minlerin beş vakit namazı dikkatle ve dosdoğru şekilde kılmaları gerekir.
Hür ve mukim erkeklerin farz namazları münferiden değil, (yirmi küsur şer’î özür yoksa) cemaatle kılmaları gerekir. Farz namazları cemaatle kılmak ihtiyarî keyfe bırakılmış bir şey değildir.
Cuma ezanı okununca Müslümanların işyerlerini, bürolarını, dükkanlarını kapatıp camilere Allahı anmaya seğirtmeleri gerekir.
Bugün Türkiyede cumanın şartları bulunmadığı için, ayrıca dört rekat zuhr-i âhir namazı kılınması gerekir.
Allah sırf Kendi rızasını kazanmak için ihlasla yapılmayan ibadetleri kabul etmez.
Zekat Kur’ana, Sünnete ve Şeriata uygun olarak verilmelidir.
Kafirler ve münafıklar İslamı tahrif etmek ve Müslümanları bölmek için çeşitli reform ve yenilik hareketleri çıkartmış, Ümmeti yüzlerce İslamcılık fırkasına bölmüştür.
Dinde doğru yol Selef-i Sâlihînin Kitap, Sünnet, icmâ yoludur.
Dinî konularda tefrika çıkınca, akıllı ve şuurlu mü’minlerin Sevad-ı Azam dairesi içinde bulunmaları gerekir.
Kafirleri dost ve velî edinmek haramdır.
Ribanın azı da çoğu da haramdır.
İslamda din ve dünya ayırımı, laiklik yoktur.
Tesettür doğrudur, haktır, farzdır.
Müslümanlar zengin de olsalar israf, aşırı tüketim yapamazlar, lüks bir hayat süremezler.
İnsanların en şereflileri Kur’anın yap dediklerini yapan, yapma dediklerinden kaçınan, insanlığı Kur’an yoluna davet eden kimselerdir.
Kur’anı okuyan, fakat içindeki emir ve yasakları yerine getirmeyenler açık bir çelişki içindedir.
Her Müslümanın kendisini kurtaracak derecede ilmihalini (temel din bilgilerini öğrenmesi, bilmesi, bellemesi) farzdır.
Evet alimlerin, fakihlerin, bilenlerin, başkanların, ziyalı kişilerin bunları halka tebliğ etmesi, öğretmesi gerektir.
Onlar bu vazifelerini doğru dürüst yapmazlarsa halk cahil kalır ve manevî felakete uğrar. Bunun vebali de bilenler üzerine olur.
Bendeniz alim ve ziyalı bir kişi olmadığım halde, bu sütunlarda min gayri haddin sık sık dinî konulara temas etmekte, halka bazı temel gerçekleri öğretmeye çalışmaktayım. Yazdığım bilgileri muteber ve güvenilir Ehl-i Sünnet kitaplarından alıyorum, kendi re’y ve hevama göre yazmıyorum.
İcazetli ulema, fukaha, meşayih hazeratı bendenize, yayınlamak için kısa metinler gönderirlerse memnuniyetle derc ederim. (Açık isim ve adres, tel. no.su, kimden icazetli olduğunun bildirilmesi, gönderilecek metinlerin özlü, kısa ve açık olması rica olunur.)