İki Büyük Tehlike: Laiklik ve Liberalizm 1
Bilindiği gibi batıl demek, hakka uymayan, haklı olmayan, gerçeğe ters düşen, dolayısıyla da geçersiz ve hükümsüz olan, hukuki bir sonuç doğurmayan demektir. Boş şey yani.
Ancak batıl ehli de zaman içinde hep var olagelmiş, hatta hak ile sürekli mücadele etmişlerdir. Tarih bir bakıma hak ile batılın mücadelesidir aynı zamanda.
Buradan bir hakikat daha ortaya çıkar: Batıl çoktur, çeşitlidir. Fakat “Hak” tekdir. Çünkü “Hak Rabbindendir.”( Bakara 2/147.)
Hak, her türlü eğrilik, aşırılık ve sapıklıktan uzak, dosdoğru, adaletli, ölçülü, ılımlı ve dengeli bir orta yol, vasat bir inanç ve yaşama biçimidir. Bunu anlamak ve uygulamak haliyle ilim ister, terbiye ister, disiplin ister.
Batıl ehli ise, keyfine ve şehvetlerine göre yaşar. Belli bir disipline, ölçüye, uygulamaya, terbiyeye girmek istemez. Bu yüzden cahil cühelanın, keyfine göre yaşamak isteyen disiplinsiz ve ölçüsüz insanların hoşuna gider.
Onun için batıl ehli sayı itibariyle hep çoğunlukta olmuştur. Çünkü batıl, eğitimsiz cahil insanların nefs-i emarelerine hoş gelir. Onlar da bildikleri, diledikleri gibi bir hayat yaşamak isterler. Hatta hakkın kendi hayatlarını beğenmediğini ve değiştirmek istediğini bildikleri için de, içinde bulundukları batılı muhafaza etme, koruma adına yürütülen bir “muhafazakarlık” duygusu ile hak ile mücadele etmekten çekinmezler. Bu da batılın en cahil ve çekilmez yanıdır.
Çağımızda batılı en iyi temsil eden iki kelime vardır; liberalizm ve laiklik.
Liberalizm, birey, toplum ve devlet ilişkilerinde kişilerin özgürlüğünü öne alan, toplumun örgütlenmesinde özgürlüğü temel prensip olarak kabul eden, kişi özgürlükleri karşısında devletin yetkilerini sınırlamayı savunan ve devletin ekonomik hayata müdahalesini kabul etmeyen bir felsefe, ekonomi ve siyasal düşünce akımıdır. Felsefî düşünce olarak çok eskilere dayanmakla birlikte, kavram olarak XIX. yüzyıl başlarında İspanya'da kurulan "Liberales" adlı siyasal partiden gelmektedir.
Bu “bir felsefe, ekonomi ve siyasal düşünce akımı” olan liberalizm, bizim için niçin tehlikelidir?
Açıklayalım. Liberalizm, “insanın özgürlüğü ve bağımsızlığı” düşüncesine dayanır.
Nereye kadar?
Sonuna kadar!
Yani insanın “Tanrıdan dahi özgürlüğüne ve bağımsızlığına kadar.”
İnsanın kainatı ve kendisini yaratan Allah ile bütün bağlarını, evet, iman, ibadet, hukuk ve ahlak gibi bütün bağlarını koparıp atması, bundan ötürü de kendisini bağımsız ve özgür hissetmesi, en büyük kafirliktir.
Hele bunu bir de marifetmiş gibi anlatması var ya, cehaletinin üstüne bir de tüy dikmesinden başka bir şey değildir.
İşte bu kafirler şöyle söylerler: “Allah varsa var! Yarattıysa yarattı. Artık gökte otursun, bizim hayatımıza karışmasın. Biz özgür ve bağımsız, bildiğimiz gibi yaşayalım.”
İşte burada laiklik denilen kafirlik devreye girer.
Nasıl mı?
Gelecek yazımızda inşallah.