Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Kölelik ve cariyelik sistemi

Kölelik ve cariyelik sistemi

İslam’daki kölelik sistemi ile Osmanlı sarayındaki cariyelik sistemi bazılarının aklına yatmıyormuş, “izah eder misiniz?” diye soruyorlar.

Varsın yatmasın be dostlar! Çünkü her şey akılla kaim değil. Dünyanın gelmiş geçmiş en akıllı ve zeki insanlarından Hz. Âli şöyle diyor:
“Din, akılla, mantıkla olsaydı, mestin üstünü değil, altını mesh etmek gerekirdi. Hâlbuki Resulüllah mestlerinin üstünü mesh ederlerdi.”

Bugünkü mantıktan ve alışkanlıklarımızdan 500 yıl öncesine bakmak, insanı yanıltabilir.
Bu yüzden tarih kendi şartları içinde incelenmeli, dönemin hukuku ve dünyası dikkate alınmalıdır.

Bu iyi niyetliler içindir, kötü niyetlileri hiçbir şart bağlamaz.
Bağlamadığı için de “130 çocuklu padişah” türünden, kaynaksız, dayanaksız yazılar döşenir, söylentiler çıkarırlar.

Böyle bir iddianın hangi temel kaynaktan beslendiğini doğrusu çok merak ediyorum. Çünkü ulaşabildiğim temel kaynakların hiç birinde yok. Yok, çünkü bunu bilmek imkânsızdır.

Kaldı ki, İslam’da çocuk sayısını sınırlayan bir hüküm de hatırlamıyorum. Bu yüzden “olabilir” diyorum.
Çünkü her padişah pek çok cariyeye sahiptir. Cariye “mal” sayıldığı için de isterlerse bunlardan çocuk sahibi olabilmektedirler.
İslam hukukuna göre, bu durum, hür kadınla birlikte olmak gibi “zina” fiili oluşturmaz.
O zaman sorun nedir?..
Padişahın, çocuklarını geçindirmeyeceğinden mi korkuluyor, yoksa yetiştiremeyeceğinden mi?
Açıkça görülüyor ki, bu da, diğerleri gibi karalama kampanyasının bir parçasıdır.
İslam “kölelik” müessesesini getirmemiş, sadece köleler lehine daha insani ve vicdanı yumuşatmalar yapmıştır. Bunları bir çırpıda şöyle sıralamak mümkündür…

1. Köle bedelini ödemek şartıyla hür olmak isterse, para biriktirmek için başka yerlerde çalışmasına efendisi izin verecek, bu amaçla bazı günler köleyi izinli sayacaktır…

2. Kölelerin özgürleşmesini İslâm Devleti de hedeflemiş, bu amaçla zekât bütçesine ödenek koymuştur…

3. Cariyeden dünyaya gelen çocuk “hür” sayılacak, bu durumda annesinin statüsü değişecek, “ümmü’l-veled” (çocuk sahibi anne) diye anılacak ve alınıp satılamayacaktır…

4. İslam Devleti tarafından, bir kölenin ölene kadar köle olarak kalması engellenmiş, özgürlüğüne kavuşabilmesinin şartları oluşturulmuştur…

5. Herhangi hür bir insanı köleleştirmek şiddetle yasaklanmış, Hz. Peygamber “Bunu yapanlar kıyamette karşılarında dâvacı olarak beni bulacaklar” buyurmuştur.

6. Savaş esirlerine yapılacak muamele hakkında karar verme yetkisi devlet yöneticilerine bırakılmış, böylece karşılıksız salma, bedel ile serbest bırakma ya da Müslüman esirlerle değiştirilme yolu açılmıştır.

7. Bazı durumlarda, köle azat etme mecburiyeti getirilmiştir.
Osmanlı sarayında zaten hayat boyu köle kalan kimse yoktur. Cariye bir süre sonra evlendirilip saraydan çıkarılır (çırak çıkma) ve kalan hayatına hür bir kadın olarak devam eder.
Yarın Batı’daki uygulamalara bakacağız inşallah.

NOT: Fazla söze gerek yok. İşin özü ve özeti şu: Geri dönülemez bir yola girdik. İnşallah selamete çıkacağız. Bu süreçte, Diyarbakır Meydanı’nda bayrağımızın olmaması gibi, canımızı sıkan bazı olaylar yaşanabilir. Bunlara takılmamak lâzım. Aslolan barış, dostluk ve kardeşliktir. “Tek vatan, tek millet, tek bayrak” vurgusu ise çok anlamlıdır. Hayırlı olsun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi