Bu iş tamam İnşallah!..
Milletçe çok acılar çektik. Ülkemizin bölünmez bütünlüğü hedef alınmış, milli birliğimiz bozulmak istenmişti. Her şey, adaletiyle farklılıkları bünyesinde barındıran Büyük Osmanlı Devleti’nin emperyalist güçler tarafından parçalanması ve O; muhteşem ortak medeniyetimizin yok sayılmasıyla başlamıştı.
1071 Malazgirt’te başlayan beraberlik Bizans’a karşı Anadolu’yu ortak vatan edinme mücadelemizin ruhu ile Çanakkale’de bir destan yazıldı. Çanakkale’deki mezar taşları ve mezar taşsız binlerce şehit; bu ülkenin ve bu milletin gerçeğidir.
Biz Kurtuluş savaşını da bu ortak ruhla kazandık ve Cumhuriyet ortak kabulümüz olmuştur.
Ancak; Kurtuluş savaşı sonrası ülke yönetimini elinde bulunduranlar; “reddi miras” üzerine oluşturdukları yeni bir projeyi bu millete dayattılar. Bu proje, milli ve manevi dünyamızla barışık değildi. Farklılıkları birleştiren değerlerimiz bu projeyle yok edildi. Bize yabancı ve dış müdahaleli bu “projenin” mimarları CHP’nin tek parti döneminin siyasi kadrolarının eseriydi.
Milletle beraber değil, millete rağmen oluşturulan bu proje, zorla uygulanmaya başlandı. Tek tip yeni bir millet inşa etme adına Ulus devlet ve laik temel esas kabul edilmiş olup bir devlet politikası olarak benimsenmişti.
Ancak; AK Parti iktidarı, başlattığı açılım projeleri ve gerçekleştirdiği reformlarla geçmişin yanlışlarını sonlandıran yasal düzenlemeler yapmıştır.
Karşılıklı güven içinde bir arada yaşama kültürümüzü zayıflatan ve terör örgütlerine güç veren yasaklar, İnkarlar ve dışlamaların kaldırılmasıyla bölgedeki vatandaşlarımızla yakınlaşıp kucaklaşmamız sağlanmış oldu.
“Silahsız Hak Arayışı”nın yolu açıldıkça bölge halkı hükümetin başlattığı barış sürecine hem inandı hem de destek verdi.
NEVRUZ ATEŞİ İLK DEFA BARIŞ İÇİN YAKILDI
Devlet, kendine göre bir millet inşa etme zorbalığı yerine Milletin istediği bir devlet olmayı kabul etmiştir.
Başbakan Erdoğan’ın ifade ettiği gibi “Büyük devletler geçmişteki yanlışlarıyla yüzleşendir”. Türkiye devleti işte büyüklüğünü bunu yaparak göstermiştir.
Devletin geçmişteki uygulamaları yanlıştı ancak bu yanlışın doğrusu silaha sarılmak, Türkiye’yi bölmek isteyen emperyalist güçlerin taşeronluğuna varacak gizli ve kirli ilişkiler kurmak değildi.
Zafer kazanmak için değil, zarardan dönmek ve bir helalleşme için yeni bir dönemin başladığını belirten Öcalan’ın yeni bir Türkiye, yeni bir Orta Doğu ve yeni bir sürece işaret etmesi onun geçte olsa gerçekleri anladığı anlamına gelmektedir.
Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine dikkat çeken Öcalan’ın,”Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun, noktasına geldik. Yok sayan, inkâr eden, dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu.
Saygıdeğer Türkiye halkı: Bugün kadim Anadolu’yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır.
Gerçek anlamında, bu kardeşlik hukukunda fetih, inkar, red, zorla asimilasyon ve imha yoktur, olmamalıdır.
Bu büyük medeniyet bu kardeş topluluklar, siyasi baskılarla harici müdahalelerle grupsal çıkarlarla birbirlerine düşürülmeye çalışılmış hakkı, hukuku, eşitliği ve özgürlüğü esas almayan düzenler inşa edilmeye çalışılmıştır.
Son iki yüz yıllık fetih savaşları batılı emperyalist müdahaleler baskıcı ve inkarcı anlayışlar, Arabi, Türki, Farisi, Kürdi toplulukları ulus devletçiklere, sanal sınırlara suni problemlere gark etmeye çalışmıştır”
Şeklindeki mesajları önemli tespitlerdir…
Aslında bu tespitinde bir de öz eleştiri var. Çünkü geçmişte emperyalist güçlerin oyununa gelerek kendisi de “Bağımsız Kürdistan” adında ulus bir devlet kurma hayaliyle yola çıkmıştı.
Bu seferki Nevruz kutlamalarında o alışıldık görüntüleri, tehdit, gözyaşı ve kan yoktu. Bu sefer barış ve kardeşlik herkesin ortak söylemi ve özlemiydi. Nevruz ateşi uzun zaman sonra barış için yakıldı. İmralı’dan gönderilen ve meydanda yüz binlerin coşkulu alkışları arasında okunan o tarihi çağrının ruhuna uygun olarak meydanda bir Türk bayrağının olmayışı eksik olan tek şeydi. Ben inanıyorum ki; bu yanlış gelecek Newruz’da telafi edilecek. Newruz ateşi gelecek yıl Türk bayrağının gölgesinde yakılacak.
Şimdi sıra; bu mesajların nasıl kabul göreceğinde ve uygulamaya geçilip geçilmeyeceğinde. Kandil’den gelen cevabi mesajlar, sürecin hedefine ulaşacağı yönündedir.
Bugün yaşananlar hepimizi hem heyecanlandırdı hem de milletçe var olan ümidimizi kat kat artırdı.
Bu sefer tamam İnşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.