Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Şanlıurfa’da İbrahimilerle Birlikte

Şanlıurfa’da İbrahimilerle Birlikte

Anladım işi; sanat Allah’ı aramakmış;

Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış.
Necip Fazıl.
Hafta sonu Urfa’da “İbrahimi” ya da “Halili” ruhu arayan insanların düzenlediği ve katıldığı güzel bir toplantıya şahitlik etme imkânıyla nasiplendirildik.
“I. Hz. İbrahim ve Dostluk Sempozyumu” yapıldı. Peygamberler ve bereket şehri Urfa’da yapılan sempozyum, İbrahim Halil Peygamber (a.s.)’ın dostluğu ve sevgisi çemberinde gerçekleşti.
Sempozyum, Şanlıurfa Valiliği ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın katkılarıyla, Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı tarafından organize edildi.

¥

Sempozyumda dinlediklerimden sonra Balıklıgöl’ün kıyısından yürüyerek, İbrahim Peygamber (a.s.)’ın Nemrut’tan saklandığı makama giderken, Necip Fazıl’ın yukarıdaki sözleri dilimde dolandı durdu.
“Anladım işi; sanat Allah’ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış.”
Kendi adıma ve benim gibi düşünecekler için şunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Şimdiye kadar çelik çomak oynayıp, Allah’ı aradığımı ve kulluk yaptığımı, Peygamberimiz (s.a.v.)’e iyi bir ümmet olduğumu sanıyormuşum.
Meğer yıllarca ben de çelik çomak oynamışım. Meğer Müslümanlık maskesiyle dolaşan milyonlarca insandan birisi de benmişim.

¥

Hz. İbrahim (a.s.)’a, O’nun Nemrut ile olan mücadelesine, sofrasının açıklığına, yüreğinin; dağları, okyanusları, ovaları ve tüm kainatı kuşatan genişliğine, kulluğuna ve Nebiliğine, Bediüzzaman Said Nursi’nin penceresinden bakmak gerekiyormuş.
Bediüzzaman’ın da fasıklarla, fitnecilerle, kominizmle, faşizmle, masonlarla vesair İslam düşmanlarıyla yaptığı mücadelenin yanında; şefkâti, merhameti, sofrası, yazdıkları, yazdırdıkları, söyledikleri, İbrahim (a.s.)’ın metoduyla vuku bulmuş.
Sempozyuma katılan konuşmacılar, Hz. İbrahim (a.s.)’ın mücadelesini ve hayatını değişik yönleriyle ele aldı.
Abdülkadir Menek’in, “Haliliye Mesleği” başlıklı sunumu, benim gibi günümüz Müslümanları için bulunmaz bir reçeteydi.
Yani kendisini Cennet’e hazırlamaktan aciz ama başkalarını Cennet’e hazırlamak gibi gaflette olanlara iyi bir dersti.
Öyle değil mi? Nasihatlere gelince mangalda kül bırakmayan benim gibi Müslüman geçinenler; iş menfaate, siyasete, tarafgirliğe, kayırmacılığa gelince ne hak tanırız ne hukuk.

¥

Allah’ın “dost” seçtiği İbrahim Peygamber (a.s.)’ı, Allah’a kurban olmayı seve seve kabul eden İsmail Peygamberi, fedakârların en fedakârı, annelerin en hası, tüm hücreleriyle Allah’a teslimiyetin en büyük ismi Hacer Validemizi, “anlamaktan” ve “idrakten” aciz bırakıldığımızı, bir kere daha hatta binlerce defa söylemeliyim.
Bunları söylerken kimseye bir kabahat falan yüklemek istemiyorum. Burada bir kabahat varsa, o da bahanelere ve nefislerine yenilen biz Müslüman geçinenlerindir. Mesela;
İman esasları dururken; hurafelere, bid’atlara inanan ve iman eden, diğer taraftan; dini değerleri dünyevi menfaatlere harcayan, “Hakkı” ararken, “Şer”de konaklayan ve maskelerle yaşayıp, “Şerli”ler birlikte olup, onlara şirin gözükmek için dini kimliğinden taviz verenler.
Bunların neresinde İbrahimilik vardır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi